Okuyucu soruyor: “… Evvela Hocam, içine bid’at karıştırmadan meşru ölçüler içinde Mevlid Kandili nasıl kutlanacaktır? Buna günümüzden örnekler verebilir misiniz? Ayrıca bu günün bu şekilde de olsa kutlandığına dair Peygamber (sav)’den nakledilen bir hadis, ya da sahabeden ve tabiundan bize bildirilen herhangi bir haber var mıdır? “Bir de hocam, kullanılan bid’at kavramının kelimenin sözlük anlamında kullanılmasından dolayı bu olaya meşruiyyet sağlar mı? Bid’at kavramının, sözlük anlamında kullanıldığı yerler, o yapılan işin aslının Kur’an ve Sünnet’te bulunmasından dolayı … Devamını Oku
İslamî Kimliğin Muhafazası
“Literarüte “eş-Şurûtu’l-Ömeriyye” [1]Metni için bkz. İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, II, 177-84; el-Beyhakî, es-Sünenu’l-Kübrâ, IX, 202; İbn Kesîr, Müsnedu’l-Fârûk, II, 489; İbnu’l-Kayyım, … Continue reading diye geçen ve –el-Kevserî merhumun da vurguladığı gibi– kaynağını Sünet’ten alan uygulamaların en temel vasfı nedir?” diye sorulacak olursa, en kestirme cevap “Kimliğin muhafazası”dır. Müslümanlar’hla gayrimüslimlerin, birbirlerinin ibadetlerine törenlerine, bayramlarına… iştirak etmemeleri, birbirlerinin şiarlarını (kendine mahsus kılık-kıyafet ve alametleri) kullanmamaları ve diğer hususlar hep bu amacın gerçekleşmesine yöneliktir. Belirtilmesi gerekir ki, bu uygulama sadece Müslümanlar’ın değil, … Devamını Oku
Salaten Tüncînâ Duası ve Duada Ellerin Durumu
İki hafta öncesinden sarkan sorunun devamı şöyle idi: “İkinci sualim Allah Resulu (sallallahu aleyhi vesellem ) e yapılan bir salavat ile ilgili. Özellikle bazı İslami cemaate mensub kardeşlerimiz arasında bir uygulama görüyorum. Her farz namazın arkasından Salaten Tüncina isimli salavatı okuyorlar ve ‘…ve’l afat….’ kısmında avuçlarını aşağıya doğru çeviriyorlar. Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) bazı durumlarda ellerini ters çevirip dua yaptığıyla ilgili hadisleri okudum. Fakat bu salavat bize hadislerle mi gelmiştir ? Ben hadis kitablarında böyle bir … Devamını Oku
Kutlu Doğum ve Bid’at
Efendimiz (s.a.v)’in dünyayı teşrifinin “Mevlit Kandili” adıyla özel bir şekilde kutlanması her ne kadar Fatımîler’e (hükümranlık dönemi: 910-1171) mal edilirse de, aşağı yukarı aynı dönemde bugünkü Irak coğrafyasında Mevlit Kandili kutlamalarının yapıldığını görüyoruz. Bu kutlamaların özellikle günümüzde ayrı bir anlam ve fonksiyon taşıdığı inkâr edilemez. Gerek Mevlit Kandili’nin, gerekse diğer kandillerin, içine mezmum (yerilmiş) bid’at karıştırmadan, meşru ölçüler içinde kutlanmasında çok büyük fayda ve maslahatlar vardır. Özellikle toplumumuzun binbir yöntemle değerlerinden uzaklaştırılmaya ve sekülerleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde, … Devamını Oku
Gayrimüslim Erkeklerle Evlilik
“… Buna mukabil müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle, isterse bu erkek Ehl-i kitap olsun evlenmesi dinen mümkün değildir. İslam hukukçuları bu konudaki görüşlerini Mâide sûresinin 5 ve Mümtehine sûresinin 1. âyetlerine dayandırmaktadırlar. İslâm hukukçularının bu âyetleri gayrimüslim erkeklerle evlenmeyi yasaklayacak biçimde yorumlamaları, Ehl-i kitap da olsa başka bir din mensubuyla evlenmenin kadının ve doğacak çocukların dinini menfi olarak etkilemesi endişesine dayanmaktadır. Ancak tabiatıyla bu engeller geçicidir. Gerek erkeğin gerekse kadının müslüman olarak bu engelleri bertaraf etme … Devamını Oku
Ahit Sandığı
Rivayete göre Hz. Musa (a.s), Tur dağından, aldığı vahiylerin yazılı olduğu taş levhalarla geri döndüğünde, İsrailoğulları’nın buzağıya tapındıklarını görmüş ve sinirlenerek taş levhaları elinden yere atmıştı.[1]el-Kurtubî, el-Câmi’, III, 236. Bilahare bu kırık levhalar, başka bazı eşyayla birlikte bir sandıkta (tabut) muhafaza edilmeye başladı. Kur’an’da, bu sandığın içindekilerden, “Rabb’inden bir sekinet, Musa ve Harun hanedanının bıraktıklarından kalanlar” diye bahsedilmektedir.[2]2/el-Bakara, 248. “Ahit Sandığı” diye anılan bu sandık, İsrailoğulları için müstesna bir anlam ve öneme sahiptir. Bu sandığın (tabut) menşei, hususiyeti ve … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ın Ecri
“Daha önce kendilerine Kitap verdiklerimiz buna (Kur’an’a) da inanırlar. Kur’an onlara okunduğu zaman, “Ona inandık, doğrusu o, Rabbimiz’den gelen gerçektir; biz şüphesiz daha önce müslüman olmuş kimseleriz” derler. İşte onlara, sabırlarından dolayı ecirleri iki kere verilir. Onlar kötülüğü iyilikle savarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.” (28/el-Kasas, 52-4) Ehl-i Kitab’a neden “iki kere ecir” verilir? Hatta daha önce şu sorunun cevabını arayalım: Buradaki “Ehl-i Kitap” kimdir? Ayetlerin ifadesinden anlaşılan odur ki, burada kastedilenler Ehl-i Kitab’ın tamamı olmayıp, … Devamını Oku
Teşehhüd’de İşaret
Soru (…) Size ibadet ile ilgili bir iki sualim olacaktı. Birincisi , Hanefi fıkıhına göre Namaz oturuşundaki Teşehhüdlerde “La İlâhe” denirken, sağ elin şehadet parmağı kaldırılıp “İllallah” denirken indirilmesi sünnettir. Bunu yaparken baş parmak ile orta parmak halka edilip diğer iki parmak bükülmelidir. Birçok kimseler bu sünneti gereği üzere yapamayacaklarından dolayı bunun terk edilmesini uygun görenler vardır.” deniliyor kaynaklarda. Fakat Hanefi fıkhında böyle geçtiğini hangi dönem hanefi eserlerden anlıyoruz? Bizzat İmam Ebu Hanife, İmam Muhammed , İmam … Devamını Oku
Sultan 2. Abdülhamid’in Bir Mektubu
Tarihçi de değilim, okuduğu bir-iki kitabın etkisiyle, ihtisas sahibi olmadığı hususlarda iddialı laflar edenlerden de. Sadece ilgimi çektiği için paylaşmak istedim. Okuyacağınız mektup, konuyla ilgili Türkçe çalışmalarda yer almış olabilir. Dolayısıyla bu yazı “malumun ilamı” dışında bir anlam ifade etmeyebilir. Dedim ya, sadece ilginç bulduğum için paylaşmak istedim: “Ya Hû! Bismillâhirrahmânirrahîm. O’ndan yardım dilerim. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a; salatların en efdali ve selamların en tamamı Efendimiz, Alemlerin Rabbi’nin Elçisi Muhammed’e, âline ve bütün ashabına, ta Din … Devamını Oku
Şuzuz ve İnfirad-2 Tuz Kokunca…
Serinin ilk yazısında “Cemaat” kavramı üzerinde durarak “şazz tutum”u tersinden anlatmaya çalışmıştım. Sahabe döneminde, “fitne” dediğimiz kargaşalar dizisi yaşanmadan önceki birlik-dirlik durumu “Cemaat” kavramının ilk anlam katmanını oluşturur. Fitneler baş gösterdikten sonra ve takip eden zamanlarda, doğru tavır, hep fitne öncesi dönemlerle refere edilmiştir. Ehl-i Sünnet’in, fitneler dönemini okuma tarzı da bu anlam katmanına ibtina eder. Öyle ki, o dönemden tevarüs eden anlayış sebebiyle, tek kişi elinde de kalsa “Hakk”ın bulunduğu yer “Cemaat”in adresi olmuştur. Tabii böyle … Devamını Oku