Bugün ve yarın İmam el-Mâturîdî‘nin Te’vîlâtu’l-Kur’ân‘ının neşredilen ciltlerinden seçtiğim bahisleri paylaşalım istiyorum: * Kur’an‘ın Hz. Peygamber (s.a.v)’e lafız ve mana olarak mı, yoksa sadece mana olarak mı indirildiği konusunda bazı modernistlerin (mesela Fazlur Rahman‘ın) tavrı ikinci şıktan yanadır. İmam el-Mâturîdî de Te’vîlât’ta 2/el-Bakara 97 ayetinin tefsiri esnasında, Kur’an‘ın sadece mana olarak indirildiği, lafızların Efendimiz (s.a.v)’e ait olduğu iddiasının Batınîler‘e ait olduğunu vurguluyor ve karşı delillerle geçersizliğini ortaya koyuyor. (Te’vîlât, I, 185) * “Nesh“in, önceki hükmün uygulanma süresinin … Devamını Oku
Te’vîlâtu’l-Kur’ân ve “Hanefî-Mâturîdî Çizgi”
Geçen yılın 9 Temmuz’unda İmam el-Mâturîdî‘nin Te’vîlâtu’l-Kurân isimli tefsirinin neşriyle ilgili bir yazı yazmıştım. O tarihten geçtiğimiz haftaya kadar Te’vîlât‘ın neşrinin ne durumda olduğu konusunda doğrusu herhangi bir fikrim yoktu. Geçen hafta İzmit/Derince‘deki konferansı vesile edinerek yarım günlüğüne de olsa yolumuzu İstanbul‘a düşürdük. Zaman darlığı sebebiyle kimseyle görüşemeden ve bir yere uğrayamadan kısa kesmek zorunda kaldığım bu İstanbul “kaçamağı”ndan, yanımda, bütün yorgunluğumu alan güzel bir hediye ile döndüm: Te’vîlat‘ın ilk 5 cildi. Burada hemen, bu eşsiz eseri … Devamını Oku
Bu Tarihi Kim Yazacak?
Milat’tan önceki son ve sonraki ilk yüzyılın net bir fotoğrafının çıkartılmasının, en az İslam Tarihi yazmak kadar önemli olduğunu söylemek abartı sayılır mı? Günümüze kadar Yahudiliğin ve Hristiyanlığın resmî/kurumsal tarih yazıcıları tarafından intikal ettirilmiş bulunan tarihin, büyük bir kurgunun ve manipülasyonun neticesi olmadığını kim garanti edebilir? Her şeyden önce şunu belirtelim ki, resmî Hristiyanlığın iddia ettiği –ve maalesef kabul ettirdiği– gibi, Havariler de dahil olmak üzere İlk İsevîler ile “Yahudi” olarak anılan kitlenin tamamı arasında bir kopma, … Devamını Oku
Ölü Deniz’in Diri Şahitleri-2
Ölü Deniz Parşömenleri Gerçeği‘nin yazarları, parşömenlerin haykırdığı gerçeğin dünya kamuoyundan yarım asır boyunca gizlenmesinde Vatikan‘ın (ve şimdiki Papa‘nın) rolünü ısrarla ve isabetle vurguluyor. Ancak bunu yaparken, 1967’deki meşhur “6 gün savaşları” neticesinde bölgeye hakim olan İsrail‘in, bu tarihten itibaren parşömenler üzerindeki tekelci tutumun devamına –en hafif tabiriyle– seyirci kalması konusunda hayli “hoşgörülü” davrandıkları da dikkatten kaçmıyor. Oysa bu durum, 1950’lerin başında Hristiyan ekipteki parçaların ele geçirilmesi için Moşe Dayan ve Ariel Şaron’un, Kudüs‘ün lağım kanallarını kullanarak saldırmayı … Devamını Oku
Ölü Deniz’in Diri Şahitleri-1
5 gün süren bir İsviçre seyahatinin araya girmesiyle geçen haftanın yazılarını yazamamıştım. Şükür kavuşturana… İsviçre izlenimlerimi daha sonraki bir zamanda aktarmak üzere bugün bir başka konuya değineceğim. Murat Hafızoğlu, İnkişaf‘ın 4. sayısında yer alan “İncil-i Şerif ve Havariler’in Öyküsü” başlıklı makalesinde şunları söylemişti: “Muvahhid İsevîlik Hristiyanlığa dönüşmeden önce ya da “erken Hristiyanlık” döneminde neler olup bittiğinin ortaya çıkarılmasında Nec’u Hammâdî ve Ölü Deniz yazmalarının son derece büyük önemi bulunmaktadır. Ancak dinî/tarihî tecrübelerimiz, bu yazmaların gerek tarihlenmesi, gerekse … Devamını Oku
Nüzul-i İsa (as) Meselesi Ve Kelam Alimleri-3
“Nüzul-i İsa (a.s)” meselesinde Kelam alimlerinin ne dediğini görmeden ikna olmayanların içine düştüğü çelişki anlaşılır gibi değil. Ayet veya hadislerin sarahaten delalet etmediği ve fakat Kelam alimlerinin kabul edip savunduğu bir mesele getirilse “naklî delil isterim” ısrarında olmayı anlamak mümkün. Ancak burada durum tam tersi bir mahiyet arz ediyor. Diyelim ki ortada bazı Kelam alimlerinin “Nüzul-i İsa (a.s)” ile ilgili bir tasrihatı yok. Öyle de olsa Ehl-i Sünnet akaidi konusundaki otoritesi müsellem bulunan İmam Ebû Hanîfe‘nin bu … Devamını Oku
Nüzul-i İsa (as) Meselesi ve Kelam Alimleri-2
Kelam kitaplarını nasıl okumalıyız? Herhangi bir meselenin herhangi bir Kelam aliminin herhangi bir eserinde yer almamasını nasıl değerlendirmeliyiz? Hatta herhangi bir meselenin herhangi bir Kelam aliminin herhangi bir eserinde bir şekilde yer almış olması, o meselenin o alim tarafından nihaî olarak o şekilde değerlendirildiği anlamına gelir mi? Küçük bir örnek: Modern zamanların hakim kanaatine göre, İmam el-Eş’arî, insanda bir kesb kudreti bulunduğu ve fakat bu kudretin, fiillerin meydana gelmesine herhangi bir surette tesirinin söz konusu olmadığı görüşündedir. … Devamını Oku
Nüzul-i İsa (as) Meselesi ve Kelam Alimleri – 1
Bundan bir süre önce TV5‘te katıldığım bir programda kısmen de olsa “Nüzul-i İsa (a.s)” meselesini konuşmuştuk. Diyalog konusuyla aynı programa “sıkıştırdığımız” bu mesele hakkında söylenmesi gerekenler elbette o kısa süre içinde tam anlamıyla söylenemezdi. Başlıklar halinde değinip geçmek zorunda kaldık. Ardından Dâru’l-Hikme‘de bu konu hakkında geniş bir söyleşi yaptık. Nüzul-i İsa (a.s) meselesinin hemen her veçhesiyle ele alındığı o söyleşinin metni www.ebubekirsifil.com ve www.darulhikme.org.tr adreslerinde mevcut. Sözünü ettiğim programdan önce bir başka televizyon kanalında Prof. Dr. Y.N. … Devamını Oku
İmanın Anlamı Var Olmanın Anlamıdır-3
Kişi hakkıyla iman etmekle, eşyanın künhüne inebilme, sebepleri ve olayları birbirine bağlayan rabıtayı sezebilme ve zahir-i halin ötesine uzanabilme yetisine kavuşabilir. Bu, “hikmet” dediğimiz şeydir ki, “mü’minin yitiği“dir[1]et-Tirmizî, “İlim”, 19; İbn Mâce, “Zühd”, 15. Zayıf olduğu belirtilmiştir. ve nerede bulursa bulsun, mü’min onu öz malı olarak alır. Burada bir parantez açarak belirtelim ki, hikmetin mü’minden başkasında da bulunabileceğinin ifade buyurulması, hikmetin cevherinin imandan başka birşey oyduğunu göstermez. Bunu, “… nice fıkıh taşıyan kimse vardır ki fakih değildir“[2]Ebû Dâvûd, … Devamını Oku
İmanın Anlamı Var Olmanın Anlamıdır-2
İmanın hayatın temel anlamı ve amacı olduğunu kavrayan kişi “sırat-ı müstakim“e adım atmış demektir. Sonrası, “dosdoğru” yolu “dosdoğru” yürümeye kalıyor. Ne var ki en az birinci merhale kadar dikkat ve hassasiyet isteyen bir aşamadır burası. Efendimiz (s.a.v)’in, “Beni Hûd (suresi) ve kardeşleri… ihtiyarlattı“[1]et-Tirmiz”i, “Tefsîr”, sure: 56 (el-Vâkı’a); el-Hâkim, el-Müstedrek, II, 343 (ez-Zehebî, İmam el-Buhârî’nin şartlarına uyan sahih bir rivayet olduğu … Continue reading buyurduğunu biliyoruz. Yaygın bilgi, Efendimiz (s.a.v)’in, 11/Hûd suresinin 112. ayetinde geçen “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emr-i … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2