Kaza Namazları-1

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2004, Kasım Ayı 2004 OS, Okuyucu Soruları

Soru.1: Hanefi haricinde diğer üç mezhebin hem özürle kılınmamış hem de terk edilmiş namazlar için hükmü, kaza borcu olanın sünnet kılmayıp kaza kılması istikametindedir. Hanefî mezhebi ise özürle kılınmamış namazların kazası için sünnet kılınabileceğine hükmetmiş. Benim gibi namazı terk etmiş olanların sünnet kılmasıyla ilgili Hanefî mezhebinin hükmü nedir? Bununla ilgili bana Dürül Muhtar, Reddül Muhtar gibi saygın bir fıkıh kitabından hüküm ve delil gösterebilir misiniz? “Kılabilir” mi, “kılmalıdır” mı yoksa “kılamaz” mı diyor? Namazlarını terk etmiş bir … Devamını Oku

Muhtelif Meseleler – 15

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2004, Kasım Ayı 2004 OS, Okuyucu Soruları

Soru: Allah her yerde hazır ve nazırdır sözü, sanki o cisim imiş gibi, bir yer kaplıyormuş gibi bir imaj bırakıyor. Haşa bu söz caiz midir, doğrusu ilmi ve kudretiyle her yerde hazırdır ve nazırdır desek daha isabetli olmaz mı? Cevap: Allah Teala‘ya mekân isnadı konusundaki iki “uç” tavırdan birisi, O’nun her yerde hazır ve nazır olduğunu söylemek şeklinde ortaya çıkmıştır. “Vahdet-i vücut” görüşü ile yakından irtibatlı olan bu yaklaşımın karşısında ise Allah Teala‘nın Arş‘ın üzerinde bulunduğunu, “ilmiyle” … Devamını Oku

Hadis/Sünnet, Cevşen, Keşif

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2004, Kasım Ayı 2004 OS, Okuyucu Soruları

Soru: 1. Hadis ve sünnet arasında fark var mıdır? “Kim ahir zamanda sünnetime ittiba ederse…” hadisi için “Buradaki sünnetten kasıt İslamiyet’tir diyorlar, doğru mudur? Cevşen sahih midir? Ehl-i Sünnet kanalıyla gelmemiş olması ve Buhari v.s. ehadis-i kütübiyede namevcut olması sıhhatine ilişilmesine sebep olmaktadır. Şii duası diyorlar. Zeynel Abidin hazretlerinden mervidir. Ama Zeynel Abidin r.a. Sünni değil mi? O zat Sünni ise bu hadiste Sünni kanalıyla bize intikal etmiş demektir. Neden Şii kanalı diyorlar. Ayrıca Cevşen sırlı hadislerden … Devamını Oku

Faiz ve Hac

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2004, Kasım Ayı 2004 OS, Okuyucu Soruları

 Soru: Kısmet olursa bu sene hacca gitmek istiyorum. Bu konuda size danışmak istediğim önemli iki şey var.1. Hazlihazırda nakit param bir devlet bankasında vadesiz hesapta dövizdedir, yani faiz işletmiyorum. Ancak geçmişte paramı enflasyona karşı korumak amacıyla bir kaç yıl Türk lirasında vadeli hesapta işlettim ve ayrıca biraz da borsada yatırım yapmıştım. Yani parama faiz ve dolayısıyla haram bulaştı, Allahü Teala affetsin. Hacca gideceğim için aklıma hile-i şer’iyyeye başvurmak geldi. Babam emekli, üç aylık emekli maaşını aldığında o … Devamını Oku

Dinde Zorlama

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2004, Kasım Ayı 2004 OS, Okuyucu Soruları

Soru: Kur’an’daki İslam kelimesini ağzından düşürmeyen bir milletvekili olan profesör, La ikrâhe fiddîni… (ila ahiril ayeh) ayetini izah ederken diyor ki: “Buradaki harf-i cerr olan “fi”, içinde demektir, içinde manasını taşıyor. Bazıları dinin dışında icbar yok, içinde vardır, diyorlar. Gayr-ı müslime icbar yok, müslime var diyorlar. Bu yanlıştır. Müslime de icbar yoktur. Çünkü ayet “fi” harfini istimal etmekle dinin içinde de icbar yoktur diyor.” Peki eimme-i erbaanın içtihatları ne olacak? Terk-i salat eden Hanefi’de celdelenir, Şafii, Maliki … Devamını Oku

Muhtelif Meseleler – 14

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: “Sübutu ve delaleti kati, sübutu ve delaleti zanni, sübutu zanni-delaleti kati, sübutu kati delaleti zanni ne demektir, örnek verir misiniz? Cevap: Naklî delillerin durumu hakkında kullanılan bu tabirler, delilin sabit ve delaletinin açık olup olmadığını anlatır. Soruda zikredilen sıraya göre izah edecek olursak; Sübutu ve delaleti kat’î: Delilin mevcudiyetinin sabit ve delaletinin herhangi bir yoruma mahal bırakmayacak kadar açık ve kesin olduğunu anlatır. Usul-i Fıkıh‘ta “muhkem” tabir edilen Kur’an ayetleri buna en güzel örnektir. Sübutu ve … Devamını Oku

Hadislerin Mana İle Rivayeti – 2

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları

Soruda adı geçtiği ve bir makalesine atıfta bulunulduğu için kendisiyle irtibata geçmem üzerine buraya alamayacağım kadar uzun bir yazıyla bu bahse katkısını esirgemeyen değerli kardeşim Arş. Gör. A. Tahir Dayhan kısaca şöyle diyor: “Mana ile rivayeti tecviz eden rivayetlerden birisi uydurma, diğeri ise “çok zayıf” görünüyor. (Soruda zikri geçen makalenin 32. numaralı dipnotunda geçen) ifademden kasıt, bu rivayetlerin “teknik olarak” ihticaca elverişli olmadıklarını belirtmektir…” es-Sehâvî’nin, Muhammed Ebû Şehbe merhum tarafından yer verilen ifadesinde ise gerçekten bir problem … Devamını Oku

Hadislerin Mana İle Rivayeti-1

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bir önceki yazıda yer verdiğim iki maddelik okuyucu sorusunun –önemine binaen– ikinci maddesinin cevabı ile başlayalım: Hatırlanacağı gibi okuyucum, mana ile rivayetin caiz olduğunu ifade eden rivayetlerin sahih olup olmadığını soruyordu. Soruda el-Cûzekânî ve İbnu’l-Cevzî‘nin, konuyla ilgili iki rivayeti –ki merfu hadis olarak nakledilen başka rivayetler de mevcuttur– uydurma olduğunu söylediği nakledilmişti. İbnu’l-Cevzî‘nin el-Mevdû’âtu’l-Kübrâ‘sında ve el-İlelu’l-Mütenâhiye‘sinde bu rivayeti bulamadım. Dolayısıyla İbnu’l-Cevzî‘nin, mana ile rivayete müsaade edildiğini bildiren hadisi hangi gerekçeyle uydurma saydığını bilmiyorum. (Aşağıda İbn Hacer‘den konuyla … Devamını Oku

Tevessül Meselesinde Doğru Tavır – 4

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Tevessül meselesinde birkaç gündür bu köşede okuduğunuz yazılara e-posta adresime gönderilen itirazlara değinerek bu bahsi bitireceğim. Bir kısım okuyucular, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, insanların kendisiyle tevessülde bulunmasını istediğine veya bulunabileceğine dair herhangi bir beyanı bulunmadığını söylüyor. Önceki yazılarda sadece işaret edip geçtiğim bir kısım rivayetler bunun doğru olmadığını söylüyor. Kasdettiğim, ilk olarak Hz. Ömer (r.a)’in, Hz. Abbas (r.a) ile tevessülde bulunurken kullandığı bir ifadedir ki, şöyledir: “Allah’ım! Biz daha önce sana Hz. Peygamber (s.a.v) ile tevessülde bulunurduk ve … Devamını Oku

Tevessül Meselesinde Doğru Tavır – 3

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Cesareti ve savaş sanatındaki dehası ile ünlü sahabî Hâlid b. el-Velîd (r.a), Yermuk savaşı günü takkesini kaybetmişti. Askerlere onu aramalarını emretti. Uzun aramalardan sonra takke bulundu. Bu oldukça eskimiş takkeyi ısrarla aratmasını yadırgayarak sebebini soranlara şöyle karşılık verdi: “Hz. Peygamber (s.a.v) umre yapmış ve başını tıraş ettirmişti. Etrafında bulunanlar, O’nun saçının yanlardan kesilen uçlarını almak için atıldılar. Bense atik davranarak O’nun alnının perçeminden kesilen kısmı aldım ve onu bu takkemin içine koydum. Bu saç yanımdayken girdiğim her … Devamını Oku