Raşid el-Gannuşi AA muhabirine verdiği özel mülakatta son derece dikkat çekici bir noktanın altını çizmiş ve İslamî hareketlerin devlet tecrübesinin az olduğunu, fikrî altyapının ve literatürün yönetmek değil, tebliğ ve davet etmek üzerine inşa edildiğini vurgulamış. Üzerinde ciddiyetle durulması gereken, bugüne ve yarına dair hayatî önemi haiz bir projeksiyon bu. İslamî hareketlerin devlet yönetme tecrübesine sahip olmaması, buna imkân buldukları halde başarısız oldukları anlamına mı geliyor? Elbette hayır. Meseleye objektif olarak bakıldığında ilk önce söylenmesi gereken şu … Devamını Oku
Toplumsal Hayat ve Kadın
Bir hanım kardeşimizden, kadının toplumsal hayattaki rolü konusunda zikre değer tesbitler ihtiva eden bir e-posta aldım. Uzunca bir metinden oluşan o e-postanın önemli yerlerini aşağıya alıyorum: “(…) Dr. Muhammed Ekrem Nedwi veya Muhammet Yılmaz’ın “İbn Hacer’in Hocaları Bağlamında Kadın Hadisçiler” kitaplarını okuduğumuzda, kadının İslami ilimler bağlamında İslam toplumunda ne kadar aktif olduğunu görüyoruz. Daha doğrusu soru şu: Görüyor muyuz hocam, görmeli miyiz? Kadınların ağırlıkta hadis rivayet etmeye ve ezberlemeye yoğunlaştıklarını ve muhaddis olmalarını delil olarak kullanarak kadının … Devamını Oku
“Evrensel İlkeler”, Arap Baharı Ve Batı
“Evrensel” olduğu söylenen bir takım kalıp ifade, kavram ve değerlerin aslında sadece Batı’ya ait olup, iletişim araçları, propaganda teknikleri ve enformasyon mekanizmaları vasıtasıyla “açık toplumlara” evrensel olarak kabul ettirildiğini dile getirmeyi amaçlayan bir önceki yazının sonunda, “Arap Baharı” denen sürecin bu çerçevede nasıl açıklanabileceğine dair düşüncelerimi bu gün açıklayacağımı vaat etmiştim. Evet, Batı, ekonomik ve stratejik bakımdan kendisi için “açık kapı” hüviyetini haiz bulunan ülkelerin nasıl yönetildiğiyle hiçbir zaman ilgilenmedi. Bu sebeple Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelerin … Devamını Oku
Evrensel ilkeler??
Bazı kalıp ifadeler vardır; vahyin süzgecinden geçirmeden ve gereği gibi muhakeme etmeden zihin dünyamıza buyur ettiğimiz. Üzerine fikir, kanaat bina eder sonra yerli yersiz dile dökeriz. Gerçekten bize ait olup olmadığını sorgulamadan içselleştirdiğimiz bu kalıp ifadeler, hangi inanç, düşünce ve medeniyet havzasına ait ise düşüncelerimizde, kanaatlerimizde ve giderek inançlarımızda o havza lehine dönüşümler gerçekleştirmeye başlar. Müslümanların modern zamanlarda geçirdiği dönüşüm de, postmodern zamanlarda el’an yaşamakta ve müşahede etmekte olduğumuz dönüşüm de onlar vasıtasıyla cereyan ediyor. “Evrensel ilkeler” … Devamını Oku
İki “Uç” Arasında
Gün geçmiyor ki Şiilik ya da Vehhabilik propagandasıyla kafası karıştırılmış gençlerle muhatap olmayalım. Bu toprakların dinî hassasiyet sahibi gençlerinin kaderi oldu sanki bir uçtan öbürüne savrulmak… Biri “Selef” adına, diğeri “Ümmet’in birliği” söylemini maske edinerek ayağımızın altındaki zemini kaydırıyor. Yanlış yaptıklarını söyleyenleri biri Kur’an ve Sünnet’e muhalefetle, diğeri Ümmet’i bölüp parçalamakla, “mezhepçilik” yapmakla suçluyor. Nerede hata yapıyoruz? Kestirmeden söyleyeyim: Yüzyıllar boyunca bu ümmeti her türlü savrulmadan muhafaza ederek istikamet üzere tutan Ehl-i Sünnet çizgi bize “ağır” geliyor. … Devamını Oku
Mizahın Ciddiyeti
“Ciddiyet”le “mizah” bir araya gelmez gibi görünen iki farklı, hatta “zıt” olgudur. Aslında var olduğu zannedilen zıtlık “ciddi” meselelerin “mizah” konusu yapılarak sulandırılmasından kaynaklanmaktadır. Oysa madalyonun bir de öbür yüzü var: Mizahın ciddiyetle yapılması! Ülkemizde “mizah” denince akla gelen isimler, mizah anlayışları ve mizah konusu yaptıkları şeyler, İslamî hassasiyet sahibi insanlar tarafından tabii olarak hep olumsuz çağrışımlarla anılmıştır. Bu tür işlerle uğraşanlar genellikle ne yapıp eder, sözü İslam’a, onun şiarlarına ve dindar insanlara getirir, ince ince, hatta … Devamını Oku
“Yılbaşı” ve “Kutlamak”
Yarın miladi 2012 yılının ilk günü. Hristiyan dünya yanında dünyanın oldukça büyük bir kısmı “yeni bir yıla” girmenin heyecanını yaşıyor. Yeni bir yıla girmek insanda niçin bir heyecan oluşturur? Doğrusu işin bu yanını düşünen pek kimse yok. Oysa burada üzerinde durulması gereken iki önemli nokta var: “Yeni bir yıl” ve onu “kutlamak.” Hemen belirtelim ki işbu “yeni yıl” sadece Hristiyan dünyaya ve onların etkisi altında bulunan kültürlere ait bir zaman algısını yansıtıyor; dolayısıyla izafi ve hatta “muhayyel.” … Devamını Oku
Tevatür Meselesi
Ameliyat olduğum günlere denk gelen birkaç yazısında Prof. Dr. Hayrettin Karaman hoca kıyamet alametlerini ele almış. Yazıların ana temasını, kıyametin birtakım alametlerinin bulunduğu vurgusu ile Dabbetu’l-ard’ın S. Hawking olduğu yolundaki spekülatif yorumların reddi oluşturuyor. Görebildiğim kadarıyla ilgili yazılarının sonuncusunun başlığı “Hz. İsa ve Mehdi” olduğu halde, yazıyı hemen tamamen Hz. İsa (a.s)’ın ref’ ve nüzulü meselesine tahsis etmiş, Mehdi’den ise başlıkta yer vermesinin oluşturduğu beklenti ile mütenasip bir tafsilat vererek bahsetmemiş. Hz. İsa (a.s)’ın ref’ ve nüzulünü … Devamını Oku
“Kadın Fitnesi”
Rıhle’nin “Kadın” dosyasında yer alan yazıya da bu başlığı atmıştım. Orada kısmen dile getirdiğim birkaç noktaya burada biraz daha açıklık getirmek istiyorum. Batı, dünyanın herhangi bir ülkesinin “geliştirilmesi ve kalkındırılması” gerektiğine karar verdiği zaman işe önce “kadını özgürleştirmek”le başlıyor. Daha doğrusu öncelik verdiği hususlardan birisi bu. Mesela Afganistan’da vaki işgalle birlikte öne çıkartılan ana temaların ne olduğuna baktığımızda bu hususu net olarak görebiliyoruz. Acaba bu niçin böyle? Batı’nın diğer coğrafyalardaki kadınlar üzerinde bu kadar hassasiyetle durması, onların … Devamını Oku
Kadın Üzerinden Din Sorgulaması Yapmak
Her zaman söylüyorum; bir kere daha söyleyeyim: Modernite insanlığın karşılaştığı en tehlikeli virüstür. Girdiği her alanı tekeline alır ve hızla dönüştürür. Girmedik alan bırakmak onun tabiatına aykırıdır. Dolayısıyla hayatın bir alanında modernitenin hakimiyetini kabul ederek o istikamette dönüşmeye rıza göstermek, diğer alanlarda da açık veya örtülü olarak aynı durumu tescillemek demektir. Moderniteyi niçin “virüslerin en tehlikelisi” olarak nitelemeliyiz? Bu soruya değişik açılardan değişik cevaplar verilebilir. Ama sanıyorum bunların hepsini şümulüne alan cevap şudur: Çünkü modernite, dönüştürdüğü insanda … Devamını Oku