Ekber Şah Kimdir?

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Temmuz 2003

Y.N.Öztürk‘ün, “anadilde ibadet” uygulamasını, “Türk dünyasının hayati meselesi olarak” başlatan kişi nitelemesiyle kendisinden sitayişle bahsettiği Ebu’l-Feth Celâluddîn Ekber b. Hümâyûn, 1526-1858 yılları arasında Hindistan‘da hüküm sürmüş olan Babürlüler devletinin 3. hükümdarı olarak, 1556’dan, ölüm tarihi olan 16 Ekim 1605’e kadar tahtta kalmıştır. Abdülhayy el-Hasenî‘nin verdiği bilgiye göre (Nüzhetu’l-Havâtır, V, 84 vd.) önceleri ulema ve sulehaya karşı son derece saygılı ve ilme düşkün birisi olan Ekber, 1575’te başkent Fetihpur Sikri‘de inşa ettirdiği ve “ibadethane” adını verdiği mekânda Müslüman, … Devamını Oku

Ekber Şah ve Anadilde İbadet

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Temmuz 2003

“21. yüzyılda tartıştığımız anadilde ibadet meselesi, “Türk dünyasının hayatî meselelerinden biri” olarak, ilk kez, Hindistan Türk-Moğol Devleti’nin dirayetli hakanı Ekber Şah (ölm. 1605) tarafından ele alınmıştır. “Ne yazık ki, Ekber’in gayretleri, kutsallaştırılmış Arap kültür hegemonyasını yıkacak gücü gösterememiştir.” Yukarıdaki satırlar, “anadilde ibadet“i, Türkiye için ve hatta Türkî Cumhuriyetler için “varlık-yokluk meselesi” olarak gören Y.N. Öztürk‘e ait. (Anadilde İbadet Meselesi, 68) Yapılması gereken, “anadilde ibadet“in, bir önceki yazıda da vurgulamaya çalıştığım gibi, sırf İslam Fıkhı’nın bir iç meselesi … Devamını Oku

“Adem-i Cevaz” ve “Hak İhlali”

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Temmuz 2003

Şimdi milletvekili olarak Meclis’te CHP sıralarında oturmakta olan sabık İstanbul İlahiyat Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk‘ün Anadilde İbadet (Çiğnenen Bir Kitlesel Hakkın Savunulması) isimli kitabı hakkında epeydir bir şeyler yazmayı tasarlıyordum; kısmet bugüneymiş… Kitabın bana en ilgi çekici gelen yönü, “anadilde ibadet“i bir “kitlesel hak” olarak ele alması ve o bildik “Arapçılık”, “klikçilik“… edebiyatıyla meseleyi “ideolojik” zemine çekmesi. Bugüne kadar “iki ucu keskin” kılıcını dilediği gibi sallayarak istediği her şeyi, kendisine “sonuna kadar” açılan her türlü … Devamını Oku

Kur’an’da Namaz Vakitleri

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Temmuz 2003

Geçen gün bir kardeşim “haberx” sitesinde rastladığı Hürriyet menşeli bir haberden söz etti. Prof. Dr. Süleyman Ateş, Kur’an‘da “üç vakit” namaz zikredildiğini söylemiş. Haberde aynen şöyle deniyor: “Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş, Kuran’da 5 değil, 3 vakit namazın farz kılındığını söyledi. İsra Suresi’nin 78 ve 79. ayetleri ile Hûd Suresi’nin 114. ayetinde bu konunun gayet net bir biçimde ortaya konulduğunu ifade eden Prof. Ateş, fıkıh (İslam hukuku) okulları ile birlikte 3 vaktin 5 vakte … Devamını Oku

Tabakat Kitapları

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Temmuz 2003

“İmam Ebû Hanîfe’yi nasıl bilirsiniz?” diye bir soruya muhatap olsak, sanıyorum çoğumuzun ilk etapta yaşayacağı durum “şaşkınlık” olacaktır. Zira ondan bize kadar intikal eden Fıkhî ve Kelamî miras, Ümmet‘in çoğunluğunu teşkil eden kitlede ortak bir “Ebû Hanîfe imajı” oluşturmuştur: O, yaşayan Sünnî Fıkıh mezhepleri içinde en kadim ve yaygın olanın kurucusu ve Ehl-i Sünnet‘in itikadî çizgisini yansıtan –ve alanında yine “en kadim” olma vasfını taşıyan– risalelerin sahibidir. Ondan tevarüs ettiğimiz Fıkhî ve Kelamî mirasın, yukarıdaki soruyu “anlamsız” … Devamını Oku

Fıkıh ve Toplumsal Kimya

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Haziran 2003

“Müslüman” olarak nitelendirilmeyi hak etmiş bir toplum için Fıkıh, “illet-i mucibe”dir; onun bulunduğu yerde Müslümanlık vardır, bulunmadığı yerde yoktur. İlk dönemlerdeki kullanımını itibara alarak konuşacak olursak, “itikadiyat”tan “ameliyat”a, hatta “ahlakiyat”a kadar (“zaruriyat-haciyat-tahsiniyat” bölümlemesini hatırlayalım) hayatın her alanını kuşatan yapısı Fıkh’ı herhangi bir sosyal disiplinden ayıran en temel vasıf olarak karşımıza çıkıyor. Bu şumullü yapısı ve formel bir “kurallar manzumesi”ne asla indirgenemeyecek dikey ve yatay derinliğiyle sadece Müslümanlar’a özgü bir sistemdir o. Fıkıh herşeyden önce Alemlerin Rabbi’ne itaatin … Devamını Oku

Web Sayfası

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Haziran 2003

Uzun zamandır gerek bu köşenin takipçilerinden, gerekse yazdığım birkaç derginin okuyucularından, gazete ve dergi yazılarıyla diğer çalışmalarıma toplu halde ulaşılmasını mümkün kılacak bir web sayfası konusunda talepler geliyor. Konunun teknik boyutunun yabancısı olduğum ve doğrusu maliyet hesabı yapmak zorunda bulunduğum için –hep arzu etmeme rağmen– şu ana kadar bu talepleri karşılama imkânım olmamıştı. Sevinerek belirteyim ki, bu düşünceyi kuvveden fiile çıkarma yolunda ilk adımı kısa bir zaman önce çok şükür attık. Katkı verenlerden Rabbim razı olsun… Muhammed … Devamını Oku

Ölçü Kaybolunca…

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Haziran 2003

“Nefis muhasebesi” diye bir kavram vardı bizim kültürümüzde. Modern zamanlarda günlük hayatımıza yön vermesi şöyle dursun, hafızamızdaki lugatten bile silindi bu kavram; tıpkı hayatımızı anlamlı ve “ölçü”lü kılan diğer kardeşleri gibi… Muhasebe yapabilmeniz için elinizde “şaşmaz bir ölçü“nün bulunması zorunludur. Eğer ölçüyü yitirmişseniz, ya da neyin ölçü olduğu konusunda bir kararsızlık içindeyseniz, muhasebeyi “neye göre” yapmanız gerektiği gibi “hayatî” bir problemle karşı karşıyasınız demektir. “Nefis muhasebesi” kavramının hayatla içiçe olduğu zaman dilimlerinde “neyin neye göre” hesaba çekileceği … Devamını Oku

“Veren El-Alan El”

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Haziran 2003

Genellikle “Veren el-alan el” tarzında çevrilen “el-Yedu’l-Ulyâ-el-Yedu’s-Süflâ” tabiri –ki başta el-Buhârî ve Müslim olmak üzere pek çok Hadis imamı tarafından nakledilen bir hadiste geçmektedir–, zenginliğin yoksulluğa mutlak üstünlüğünü ispat sadedinde kullanılmakta. Doğrusu Efendimiz (s.a.v)’in ve Sahabe‘nin ileri gelenlerinin, sırf “veren el” olmak için herhangi özel bir gayret sarf etmediği yolunda bende mevcut bulunan kanaatin, ed-Debûsî‘nin el-Emedu’l-Aksâ‘sını okuduktan sonra kesin yargı haline dönüştüğünü söylemem gerekiyor. Hadisin muhtelif varyantlarının bir arada değerlendirilmesi sonucu anlıyoruz ki, Efendimiz (s.a.v) –evet bu … Devamını Oku

“Akıl ve Nass”

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Haziran 2003

Başlık, Dr. Kâmil Güneş‘in Konya (Selçuk) İlahiyat’ta yaptığı ve İnsan Yayınları tarafından neşredilen Doktora çalışmasının adını yansıtıyor. Dr. Güneş‘in çalışması, el-Bâkıllânî ve Kadı Abdülcebbâr örneklerinde Ehl-i Sünnet ile Mu’tezile‘nin temel bazı görüşlerini ele alıyor ve bu arada ilahî sıfatlar ve halku’l-Kur’an meselesine tarafların bakışını, arka plan vermeyi de ihmal etmeden detaylı bir şekilde işliyor. Aynı yıllarda (4/10. asır) ve aynı coğrafyada (Mezopotamya) yaşamış, her ikisi de kadılık yapmış olan bu iki alimin seçilmiş olması, çalışmanın tek özgün … Devamını Oku