Modernleşme maceramız ile birlikte baş gösteren belli başlı akımlardan birisi olan “İslamcılık”ın bizzat kendisi modern bir ifade biçimi olması dolayısıyla benim anlam dünyamda hep “iğreti” durmuştur. Bu, tıpkı Hristiyanlar’a “İsevî”, Yahudiler’e “Musevî” denmesi gibi Müslümanlar’ın da “Muhammedî” ve İslam’ın “Muhammedîlik” şeklinde nitelendirilmesi kadar “netameli” bir durumla karşı karşıya olduğumuzun ifadesidir. İslam dünyasında özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Batı’nın ekonomik ve fizikî üstünlüğü karşısında “ne yapılması” gerektiği konusunda tavrını İslamî çözümden yana koyan bir kısım ilim adamı ve … Devamını Oku
Kavramların Gücü
Herhangi bir paradigmanın hakimiyetini tesis etmesi de, başka bir paradigmaya teslim etmesi de aslında kavramlar temelinde yürütülen bir faaliyetin/mücadelenin sonucunu işaret eder. Kavramlarını kabul ettirebilen paradigma, düşüncenin parametlererini belirlemiş olmakla kendi bakış açısını yerleştirir ve mücadeleyi kazanır; tersi durumda da bir kenara bırakılmakla yüzyüze kalır. Modern zamanlarda Müslümanlar’ın, modernitenin köklü meydan okuyuşu karşısında atması gereken birincil ve en önemli adım, “doğru stratejiyi” belirleme olmalıyken, bunun henüz yeterince başarılamamış olması dolayısıyla taşlar bir türlü yerli yerine oturmuyor. Modernite’nin … Devamını Oku
Mehmed Arif’in Tesbitleri
Mehmed Arif (1845-1897), görevi icabı İslam dünyasının ve Avrupa’nın muhtelif yerlerinde bulunmuş ve döneminde hem Doğu’yu, hem de Batı’yı yakından müşahede imkânı elde etmiş bir devlet adamı. Dr. İbrahim Hatiboğlu tarafından Osmanlı‘nın 8. cildinde tanıtılan Bin Bir Hadis-i Şerif Şerhi adlı çalışmasında, döneminde Osmanlı devleti ve Mısır gibi bazı İslam ülkelerinin içinde bulunduğu durumu resmetmiş, çözüm yolları önermiştir. Bunu, mezkûr eserinde yapmış olması da, şerhine ayrı bir özellik kazandırıyor. Problemi temelinden ele alan Mehmed Arif, medrese talebelerinin, … Devamını Oku
İslam Hukuku ve Osmanlı
Osmanlı‘nın 8. cildinde (196-205) yer alan ve Osmanlı’nın, sanayi döneminin ortaya çıkardığı yeni sorunlara cevaplar üretemediği için çöktüğünü savunan yazı üzerindeki değerlendirmelere devam edeceğim. Çöküş döneminin global çapta cereyan eden çok yönlü gelişmelerini göz ardı ederek Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilişini bir tek sebebe irca etmenin, fazlaca “kestirme” bir istintaç olacağında kuşku yok. 1789 Fransız ihtilaliyle birlikte dünyayı saran, ekonomide liberal, düşüncede pozitivist, ideolojide milliyetçi akımlar Osmanlı’yı içeriden ve dışarıdan bir ağ gibi kuşatmışken, “içtihat yapılsaydı Osmanlı kurtulurdu” … Devamını Oku
“Osmanlı”
Yaşayan en ünlü Osmanlı tarihçilerinden Prof. Dr. Halil İnalcık editörlüğünde hazırlanan 12 ciltlik Osmanlı‘yı ilim aleminin ve araştırmacıların istifadesine sunan Yeni Türkiye Yayınları’na, onu yeniden basarak faydasının umumileşmesine katkıda bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ve bu muhteşem eseri müstesna bir hediye olarak kütüphaneme kazandıran Eğitim Kültür Dairesi Başkanı Hayati Kırlı beyefendiye teşekkür ederek başlamam gerekiyor. Sahasında büyük bir boşluğu doldurduğunda kuşku bulunmayan ve içeriğini oluşturan araştırma mahsulü yazılardan, baskı kalitesi ve cildine kadar konusuyla mütenasip bir ciddiyet ve … Devamını Oku
Din’e Bakış
“Nefis muhasebesi” diye bir kavram vardı bizim kültürümüzde. Modern zamanlarda günlük hayatımıza yön vermesi şöyle dursun, neredeyse hafızamızdaki lugatten bile silindi bu kavram; tıpkı hayatımızı anlamlı ve “ölçü”lü kılan diğer kardeşleri gibi… Muhasebe yapabilmeniz için elinizde “şaşmaz bir ölçü”nün bulunması zorunludur. Eğer ölçüyü yitirmişseniz, ya da neyin ölçü olduğu konusunda bilincinizde bir netlik yoksa, muhasebeyi “neye göre” yapmanız gerektiği gibi “hayatî” bir problemle karşı karşıyasınız demektir. Adına “kimlik bunalımı” denen olgunun en somut tezahürlerinden birisini bu durum … Devamını Oku
Tarihsellik ve Hermenötik
Geçen yazıda hermenötik ve tarihselciliğin Kur’an bağlamında kaçınılmaz olarak şu iki sonuçtan birine varacağını söylemiştim: 1) Kişi kendisini Allah Teala’nın yerine koyabilir, 2) Kur’an Allah kelamı değildir. Bu hususlardan ilki, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun kabul edilmesi halinde söz konusu olacaktır. Böyle bir kabul ise, kişinin vahye “iman” ettiğinin ifadesi olacağından, hermenötik ile temel bir çatışma oluşturur. Zira vahye inanan insan, Kur’an’ın –haşa– her türlü müdahaleye açık ve maruz bir “kadavra” değil, varlığın tümü için bir “hidayet” kaynağı, … Devamını Oku
Kur’an ve Tarihsellik
Kur’an “vahiy” midir, insan ürünü müdür? Böyle bir sorunun bir Müslüman için “saçma” olmaktan öte, “hakaret” olarak algılanmasının doğal olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Çünkü mesele temelde bir “iman” meselesidir ve vahiy kaynaklı olduğuna iman eden bir kimse için Kur’an ile herhangi beşerî bir metin arasındaki fark –teşbihte hata görülmesin–, insan ile Allah Teala arasındaki fark gibidir. Burada ikinci bir soru daha sorarak, başlığın yazı ile tektabukunu biraz daha açık hale getirelim: Kur’an’ın vahiy olduğuna iman eden bir … Devamını Oku
İslamileşme Projelerinin Temel Handikapı
Bir önceki yazıda devrim sonrası İran’ın temel gündem maddesinin reform talepleri olduğunu, güncel iki alıntı ile ifade etmeye çalışmıştım. Bundan kısa bir zaman önce İslam ülkeleri arasında yapılan bir şura toplantısı için İstanbul’a gelen delegasyon arasında bulunan Mısır’lı Hasan Hanefi ile yapılan bir söyleşi okumuştum. “el-Yesâru’l-İslamî” (İslamî Sol) projesi ile tanınan Hanefi, İran Cumhurbaşkanı Hatemi’nin, kendisine, kitaplarından oldukça istifade ettiğini, hatta kendisini İran’a davet ederek, istediği herhangi bir üniversitede ders vermesi için kapıların kendisine açık olduğunu söylediğini … Devamını Oku
Modern Çağ, İslam ve Dönüşüm
Dünya görüşünü, varlık ve hayat telakkisini İslamî referanslara dayandırma hassasiyeti içinde olanların, modernitenin müdahaleci ve dönüştürücü global meydan okumaları karşısında şu ana kadar sergilenenden çok daha özgün ve derinlikli çabalar ortaya koymak gibi bir zaruretin muhatabı olduğu açık. Modernite’nin ürettiği ve “bilgisayar virüsü” gibi bilinç altımıza hissettirmeden zerkettiği kavramlarla düşünme va algılama handikapından kurtulmadan özgün ve otantik bir İslamî bilinç oluşturmanın imkânsızlığını keşfedememiş olanlar, İslam’ın tarihler ve coğrafyalar üstü mesajını kavramak, içselleştirmek ve “sunmak” gibi “birkaç beden … Devamını Oku