Soru
Bazı hocalar dinde reformun gerektiğini, hatta geç bile kalındığını söylüyor. Ancak, bunu böyle iddia edenlerin; halk arasında alışılagelmiş İslam anlayışına ters düştüğünü düşünüyoruz. Acaba eskiler mi Kur’anı anlayamadı, bizler mi Kur’anı yanlış anlıyoruz ?
Düzeltilmesi gereken şeyler şöyle sıralanmaktadır.:
- Kadının boşanma hakkı vardır, mahkeme iledir.
- Kuranda kadını dövme yoktur.
- Boşanma erkeğin elinde değildir, mahkeme iledir.
- Kuran’da erkek kadından daha erdemli değildir.
- Kuran’da miraç olayı yoktur.
- Kuran’da kadere iman yoktur.
- Kuran’da şefaat yoktur.
- Kuran’da kadınların çalıştıkları kendilerinindir.
- Kuran’da boşanmanın tek nedeni geçimsizliktir.
- Kuranda idare sistemi şuradır.
- Farz namazların kazası yoktur, tövbesi vardır.
- Kadınların başı açık, Kur’an okumaları, namaz kılmaları caizdir.
- Başı örtmek, namazla ilgili değildir.
- İsa ölmüştür, tekrar gelmeyecektir.
- İslamda mehdi inancı yoktur.
- İslam inancında deccal yoktur. Ama her ulusu düşüren fasık, facir, deccaller zaman zaman çıkabilir.
- Kadınlar erkeğin eğe kemiğinden yaratılmamışlardır.
- Kuran’da eşcinselliğin hükmü bulunmamaktadır.
- Gusül’de ağza, burna su vermek gerekmez.
- Oruçta kefaret yoktur.
- Kuranda İslam ve iman ayrıdır.
- Tövbe kefaretten daha büyük cezadır.
- İslam’ın din bilgisi kaynağı akıl ve Kurandır.
- İslam’ın şartı beş değildir.
- Kuran’ın bütün emirleri İslamın şartıdır.
- Kuran’a gidip fıkhın, tasavvufun, kelamın, hüküm ve kurallarını gözden geçirip değiştirmenin temel kuralı şudur:
Günümüzün şartlarına göre ayetleri insanın, toplumun, yararına göre yorumlamak. Kuran’ın amacı insanın yararıdır.
Cevap
Yukarıda dile getirilen hususların tek tek cevaplarını vermek kadar, belki ondan daha önemli olarak bu sorulara vücut veren anlayış üzerinde durulmalıdır. Gerek genel olarak “Kur’an Müslümanlığı” dediğimiz tavır, gerekse yukarıda zikredilen hususların bir kısmı bu köşede muhtelif yazıların konusunu teşkil etti.
Şimdilik şu kadarını söyleyelim: Bu anlayış, kendi içinde son derece önemle çelişki ve tutarsızlıklar barındıran, neresinden tutsanız elinizde kalır dedirten arızalarla malul bir bakış açısının ürünüdür. Kur’an’da şu yoktur, İslam’da bu yoktur tarzındaki tesbitlerin nereden kaynaklandığını ve nasıl bir zemin üzerine ibtina ettiğini bilirsek, kalbimize şüpheler soktuğunu düşündüğümüz, bizi tereddütlere sevk eden bu bakış açısının örümcek ağı misali nasıl çürük ve temelsiz olduğunu kolayca anlayabiliriz.
Haftaya devam edelim.
Milli Gazete – 17 Şubat 2008