Bir gün biri hokkabazlığın tarihini yazacak olursa, hiç şüphem yok seni “tarihin en usta hokkabazları” listesinin başına koyacaktır! Gelmiş geçmiş hokkabazların hiç birisi, cehaleti bilgi, yalanı hakikat diye pazarlamada senin yanına bile yaklaşamaz… (Bu yazının PDF nüshasını indirebilirsiniz. İndirmek için buraya tıklayınız.) Hayatın yalan senin; söylediklerin, yazdıkların, anlattıkların, jestlerin, mimiklerin… Utanma hissinden mahrum bırakılmış bir insandan beklenebilecek her anormallik sende; hem de “dip” seviyesinde.. Görmeyi bilenler için “ibretlik”sin! Hadis meselesini hadsizce dolamışsın yine o çatal diline; bir … Devamını Oku
Usul İlimleri ve Müslümanlığımız
Müslümanların ahir zamanda –sadece– karşılaştığı fer’î/cüz’î meselelerin değil, aynı zamanda maruz kaldığı kimlik problemlerinin çözüm adresinin de İslamî İlimler olduğu, ayrıca delillendirilmeye ihtiyaç bırakmayacak kadar açık bir hakikattir. Zira “Müslüman” olmanın en tabii ve vazgeçilmez gereği budur. İslamî ilimlerin bize bekleneni vermesi de hiç şüphesiz, üzerine oturdukları “usul”lerin ihya edilmesiyle mümkün olacaktır. Usul zeminine otur-tul-mayan bir “İslamî İlimler tahsili/tedrisi”nin ete-kemiğe bürünüp hayatın içine girmesi, bizde beklenen zihnî dönüşümü sağlaması ve daha da önemlisi bize, bugünün dünyasına hakim … Devamını Oku
Modern Kalıpları Mutlaklaştırmak
Nurettin Yıldız hoca bağlamında son yaşadıklarımız, problemin ne kadar ciddi olduğunu bir kere daha gösterdi. Linç psikolojisi bu kez Hz. Aişe (r.anha) validemizin evlilik yaşı “problemi” üzerinden kendini dışa vurdu. Açık ki, “karşı taraf”ın Hz. Aişe (r.anha) validemizin evlilik yaşı konusunda “gerçeği ortaya çıkarmak” gibi bir derdi yok. Maksat Müslümanları, hatta İslam’ı itibarsızlaştırmak. Müslümanların ne kadar “çağ dışı” olduğunu ortaya koymak, “çağdaş dünya”yı bu suretle korumak ve kollamak… Bir kısım çevrelerin, “Aslında Hz. Aişe’nin evlilik yaşı 18’di, … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe ve Allah Teala’nın Cihet ve Mekândan Tenzihi-2
Bir önceki yazıda İmam Ebû Hanîfe’den, “Allah Teala-mekân ilişkisi” konusunda aktardıklarımdan çıkan sonuçları şöyle maddeleştirebiliriz: Allah Teala, mahlukların sıfatlarıyla tavsif edilemez. Allah Teala, ihtiyaç duymaksızın ve üzerine yerleşmeksizin Arş’a istiva etmiştir. Allah Teala’nın arş’a istivası ihtiyaç dolayısıyla olsaydı, Arş’ı yaratmadan önce de bir başka mekânda olması gerekirdi? (Oysa) “nerede”, “mekân”, “şey” (gibi kavramlar ve medlulleri) yokken de Allah Teala vardı. Allah Teala’nın mahlukatına uzaklığı ve yakınlığı, mesafe uzunluğu ve kısalığı tarzında değildir. O’na dua edilirken aşağıya değil, … Devamını Oku
İki Hadis – 2
Bir önceki yazıda sorulan iki hadis üzerinde durmaya devam ediyoruz. Okuyucu sorusunda “Vatan sevgisi imandandır” hadisinin İmam-ı Rabbânî hz.nin Mektûbât’ında ve Mevlana’nın Mesnevi’sinde geçtiğine işaret ediliyor ve durumun hakikati soruluyordu. Evet, bu söz İmam-ı Rabbânî’nin Mektubat’ında geçmektedir. Adı geçen eserde 78 ve 155 numarayla yer alan mektuplarda bu sözün zikredildiğini görüyoruz. Ancak burada şunu belirtelim ki, İmam-ı Rabbânî bu sözü “hadis” diye zikretmemektedir. Numarasını zikrettiğim ilk mektupta (I, 133) bu sözü sadece zikredip geçmektedir. (Mektûbât’ın Türkçe çevirilerinden … Devamını Oku
Çocuklarımız Kime Teslim?
Türkiye’nin yaşadığı tam anlamıyla “baş döndürücü” değişim ve dönüşüm süreci, “İslamî kesim”in de paralel bir değişim ve dönüşüm geçirmesi anlamına geliyor. Sadece çevreden merkeze doğru bir akışı değil, aynı zamanda “din algısı”ndaki kırılmayı da ifade ediyor bu süreç. İlahiyat fakültelerinin sayısı her geçen gün artıyor. Yanılmıyorsam 63’e ulaştı rakam. Yanı sıra İmam Hatip okullarına rağbet de, buna bağlı olarak İmam Hatip okullarının sayısı da artıyor. Halkın tercihini inanç ve değerleri lehine kullanmasında şaşılacak bir durum yok. Yaşananlar, … Devamını Oku
Muhtelefun Fih-2
İtikadî konularda “muhtelefun fih”lerden bahsetmenin son derece tehlikeli, yerine göre ucu küfre kadar varabilecek yanlış tutumlara kapı aralamak anlamına geldiğini, buna mukabil fıkhiyyat alanında ihtilafın bu ümmet için rahmet olduğunu bir önceki yazıda izah etmeye çalışmıştım. Ağırlıklı olarak IV ve V./X ve XI. asırlardan sonra görülmeye başlayan bir olgu, zaman zaman Ehl-i Sünnet kesimler arasında bir ayrışma ve fırkalaşma konusu olarak öne çıkartılıyor: Hadislerin, sened sistemi dışında keşif, rüya vb. gibi vasıtalarla tashih/taz’ifi meselesi. Hadislerin sened kritiğine … Devamını Oku