Muhammed Hamidullah ile ilgili son birkaç yazım üzerine hemen hemen aynı muhtevada mesajlar gelmeye devam ediyor. Hepsinde de doğrudan Hamidullah’ın eserleri yerine, ona reddiye olarak kaleme alınmış birkaç kitap referans gösteriliyor. Kitaplardaki itirazlardan kimi yerinde iken, kimi de yanlış/eksik anlamaya dayanıyor. Ancak onun tekfir edilmesi gerektiği tezinin güçlü bir dayanağa sahip olmadığı ortada. En önemli delillerden birisi olan Miraç konusuna bugün de devam edeceğim. Onun, Mekke’den doğrudan semaya “urûc” edildiği, Beyt-i Makdis’e ise Miraç dönüşü gidildiği görüşünü … Devamını Oku
Muhammed Hamidullah
Aslında bugün BBC’nin Hz. Meryem validemiz ile ilgili “belgesel”de (hangi “belge”ye dayanarak yapıldıysa!) sergilenen iğrençlikten bahsetmeyi planlamıştım. Ama Salı günkü yazımın sonunda Muhammed Hamidullah’a rahmet dilemiş olmama sinirlenen bir okuyucumdan gelen mesaj o yazıyı ertelememe sebip teşkil etti. Mesajda şöyle deniyordu: “Sayın Sifil, bugünkü yazınızın sonunu okurken gerçekten çok üzüldüm. Kendi kendime, “mezhepsizlerle mücadele eden mümtaz bir hocaefendi nasıl olur da Hamidullah’a rahmet okur? (…) Halbuki Ehl-i Sünnet alimleri onun mezhepsiz olduğunu bildirmişlerdir. (…) Yine İslam alimleri … Devamını Oku
Şimdi Hermenötik Zamanı-2
Dr. Mustafa Öztürk’ün bir önceki yazıda kısa alıntılarla özetlemeye çalıştığım tebliğinden hareketle bugün hermenötik konusunu irdelemek istiyorum. Herşeyden önce Kur’an’ı nasıl tanımladığımızın burada merkezi bir yer tuttuğunu tesbit etmeliyiz. Hatta bundan da önce şu temel “mesele”yi gündeme almak gerekiyor: Nasıl bir Allah’a iman ediyoruz? Eğer mutlak kudret sahibi, ilmiyle bütün zaman ve mekânları kuşatan, mutlak hikmet ve adalet sahibi bir Yaratıcı’dan söz ediyorsak, insanlığı son kez dalaletten hidayete sevk etmek üzere gönderdiği ve sadece “göndermek”le de yetinmeyip, … Devamını Oku
Şimdi Hermenötik Zamanı-1
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tertip ettiği Birinci İhtisas Toplantısında hermenötik konusunu cesurca ele alan tebliğinde Dr. Mustafa Öztürk, “Kur’an’ı anlama ve yorumlama sorunu, her zaman olduğu gibi güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir sorun olarak karşımızda durmaktadır” diyor. “Kur’an’ın ne dediği, hatta ne demek istediğinin gayet açık olduğu ve yapılması gereken tek şeyin Allah’ın adeta bir prospektüs tarzında beyan ettiği emir ve yasaklarına gore hareket etmek olduğu” tezine karşı, “Biz, Allah’ın doğrudan doğruya miladi yedinci yüzyılın Arap Yarımadası’nda yaşayan … Devamını Oku
Burhanettin Ağabeyin Ardından
Bazı ölümler vardır; duyduğumuzda dudaklarımızdan “İnnâ lillâh…” cümlesi dökülür, ama hayatımızı çepeçevre kuşatan “dünyevilik” (yani “gaflet”), öleni de ölümü de hayatımızda herhangi bir iz bırakmasına izin vereden çabucak unutturur. Ölüm gerçeğini idrakimizde canlı kılan mekanizmadaki temelli arıza, ölenin ve ölümün bize uzak olduğunu fısıldayan “gaflet”in bizi ayartmasına geçit verir. Ancak benliğimizi güçlü bir sayha olarak sarsan ve şuurumuzdaki bütün zaaflara rağmen büyük bir etkiyle ruhumuzu titreten ölüm haberleri de vardır. Gözlerimiz buğulanır, adımlarımız dolaşır, kulaklarımız çınlar, inanamayız… … Devamını Oku
Hadis Tarihi Bağlamında Bir Fazlur Rahman Eleştirisi(*)
Bismillâhirrahmânirrahîm Bu çalışmanın çerçevesi, Fazlur Rahman’ın “Tarih Boyunca İslami Metodoloji Sorunu” adıyla dilimize çevrilen kitabında konuyla ilgili olarak yer alan görüşleriyle sınırlandırılmıştır. Onun özellikle İslamî disiplinlerin –ve tabii bu arada Hadis ilminin– metodolojisi ve tarihî gelişimiyle ilgili görüşlerini oluşturan temel argümanlar büyük ölçüde bu eserde ortaya konduğu için bu çalışmanın bu başlık altında sunulmasında bir sakınca görmedik. Bilindiği gibi Fazlur Rahman’ın Hadis ve Sünnet ile ilgili görüşleri, otantik anlayış ile büyük ölçüde bağdaşmazlık arz eder. Bu özelliği … Devamını Oku