Bir önceki yazıda, İmam el-Buhârî‘nin İmam Ebû Hanîfe‘yi niçin eleştirdiği sorusu üzerinde bugün durmayı vaat etmiştim. Konuyla az-çok ilgili olanların gizlisi olmayan ve üzerinde epeyce kalem oynatılmış bulunan bu meseleyi kısaca arz etmeye çalışayım. Bilindiği gibi İmam Ebû Hanîfe hakkında birçok Hadis tenkitçisi olumsuz görüş beyan etmiştir. Bu görüşlerin bir kısmının gerekçesi İmam Ebû Hanîfe‘nin mürciî olarak görülmesi iken –ki İmam el-Buhârî de et-Târîhu’l-Keibîr‘inde bu ithamı zikretmiştir–, bir kısmı da onun, hadislerle amel konusunda gerekli titizliği göstermediği, … Devamını Oku
İmam el-Gazzâlî’den Emile Boutroux’ya
Tıpkı İmam el-Eş’arî‘nin kulun iradesini inkâr ettiği iddiasında olduğu gibi, İmam el-Gazzâlî‘den önceki Eş’arî kelamcıların, “sebep-sonuç ilişkisi“ni reddettiği tarzındaki genel kabulün de, üzerinde ciddiyetle çalışıldığında aksi ortaya konabilecek hususlardan olduğunu belirterek “zorunsuzluk” meselesi üzerine kaleme alınmış iki çalışmadan bahsedeceğim bugün. Ancak önce kavramı biraz açalım: “Zorunsuzluk“, sebep-sonuç ilişkisinin her zaman ve her hal-u kârda aynı şekilde cereyan etmeyebileceğini anlatıyor. Tıpkı İmam el-Gazzâlî gibi E. Boutroux da (1845-1921) “sebep-sonuç ilişkisi“nin “aşkın kudret“in müdahalesine açık bir zemin olduğunu söylüyor … Devamını Oku
İbn Teymiyye Hakkında
Birçok başka konu gibi İbn Teymiyye hakkındaki sorulara da muhatap olmadığım gün yok gibi. Konu hakkında bugüne kadar yazılıp çizilenlerin –dolayısıyla benim yazdıklarımın– sadra şifa olmamasından mıdır, yoksa meselenin tabiatından mıdır, İbn Teymiyye soruşturmasının sonu gelmeyecek gibi… Galiba öncelikle şu temel tesbiti tekrar hatırlamamız gerekiyor: Şari‘den başkasının sözleri alınabilir de, terk edilebilir de. Yeter ki bu “ahz ve redd” faaliyeti, tutarlı ve makul bir “sistem” (bilgi sistemi/metodoloji) muvacehesinde yapılsın. Ancak şunu da belirtmemiz gerekiyor: Hiçbir sistem vahiy … Devamını Oku
“Anlama Problemi”Nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-10
“Hz. Cebraille ilgili olduğu tüm hâl karineleriyle sabit olan Necm Suresi’ndeki “yaklaştı ve eğildi” ayeti, bağlamından koparılarak anlam dönüşümüne tâbi tutulur. Oysaki “yaklaşma” ve “eğilme”, naklen de aklen de Allah’a, lafzi anlamında atfedilemez. Olsa olsa mecazen atfedilebilir. Fakat, müellifi ikna etmemektedir bütün bunlar. O Cebrail’in kastedildiği ayetleri Allah’a atfetmenin ille de bir yolunu bulmak için çırpınır. Bu, “hukuku’l-Mustafa” gereğidir. Bu tezin “hukukullaha” aykırı olup olmadığı âdeta konu haricidir.” (Üç Muhammed, 118) (Vurgular İslamoğlu’na ait.) Bir önceki yazıda … Devamını Oku
“Anlama Problemi”nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-9
Hz. Peygamber (s.a.v)’in Miraç’ta Rabbini görüp görmediği konusundaki ihtilaf malum. İslamoğlu bu konuda Kadı Iyâd’ın tavrını şöyle veriyor: “Yazarımız, görme olayını böylesine sınırsız ve serbest bir yaklaşımla tartışıp kendi tezini yukarıda örneğini verdiğimiz rivayetler yardımıyla galip ilân ettikten sonra, tartışmayı görüşme platformuna taşıyor. Yani Hz. Peygamber’in Rabbini baş gözüyle gördüğü tezi yazarımıza göre isbatlanmış bir tezdir…” (Üç Muhammed, 118) Acaba Kadı Iyâd gerçekten bu kanaatte midir? Birlikte okuyalım: “(Allah Teala’nın) görülebilmesinin cevazı konusunda şüphe yoktur. Zira ayetlerde … Devamını Oku
“Anlama Problemi”nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-8
Kadı Iyâd’ın eş-Şifâ‘sına yazdığı haşiyede (“zeyl” değil) eş-Şumunnî’nin, “Zekera Muhtâr b. Mahmûd el-Hanefî şârihu’l-Kudûrî ve musannıfu’l-Kunye fî risâletihi’n-Nâsıriyye…” diye başlayıp devam eden cümlesine İslamoğlu şöyle gönderme yapmış: “Ünlü Kuduri’nin şarihi ve el-Kabiyye fi Risaleti’n-Nasıriyye yazarı Muhtar b. Mahmud el-Hanefî…” (Üç Muhammed, 73) İslamoğlu’nun bu kısa cümlede yaptığı iki hatadan biri, kullandığı eş-Şifâ nüshasındaki bir baskı hatasından kaynaklanıyor. Kaybolmaya yüz tutan “rical bilgisi”nin yerini alması beklenen “aşinalığın” bile İslamoğlu’nun semtinden uzak kalması, (tıpkı “Mahled”e “Muhalled”, “Ğunder”e “Ğander”, “Sağânî”ye … Devamını Oku
“Anlama Problemi”nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-7
“Şifa sahibi Hz. Peygamber’in beşerliği konusunu ele alırken hayli ikirciklidir: “Onun özellikleri meleklerin özelliklerine benzemekte, değişimden berî bulunmaktadır.” (…) Bu kez içi rahat etmez ve der ki: “Her ne kadar bir bedenleri ve görünür varlıkları var idiyse de, meleklerin özellikleriyle donanmışlardır. (…)” (Üç Muhammed, 78) İslamoğlu bu pasajda parantez içi üç nokta ile verdiğim yerlerde, Kadı Iyâd’ın ifadelerinin orijinalini zikretmiş. Ancak görüldüğü gibi cümleler bağlamdan kopuk verildiği için Kadı Iyâd’ın maksadı tam olarak anlaşılmıyor. İslamoğlu’nun “ikirciklilik” çıkardığı … Devamını Oku
“Anlama Problemi”vden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-6
Bir önceki yazıda İslamoğlu’nun, el-Buhârî ve Müslim’den naklettiği İbn Sayyâd kıssasının sonunda geçen “İn yekunhu felen tusallata aleyhi; ve in lem yekunhu felâ hayre leke fî katlihî” ibaresinin geniş açılımını, ilgili dipnotta nasıl verdiğini görmüştük. Metin kısmında verdiği tercüme ise şöyle: “Eğer o (kendisinde) ise onun aleyhinde hüküm verilmez, eğer o (kendisinde) değilse onu öldürmek senin iyiliğine olmaz.” (Üç Muhammed, 31) Ancak bu çeviride İslamoğlu’nun “atladığı” ve metinle tetabuk etmeyen birkaç “küçük” ayrıntı var: 1) “İn yekunhu … Devamını Oku
“Anlama Problemi”nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-5
es-Süyûtî, el-Hasâisu’l-Kübrâ‘da (II, 464) İbn Mâce’den naklen, Hz. Peygamber (s.a.v)’in oğlu İbrahim ile ilgili –senedinde mecruh bir ravi bulunan– bir rivayete yer vermiştir. İslamoğlu bu rivayet üzerinde dururken el-Aclûnî’den naklen ulemanın bu hadis hakkındaki değerlendirmeleri aktarmış: “Üç sahabeden rivayet edilmiş olması gerçekten şaşkınlık vericidir” diyen İbn Abdi’l-Berr biraz da çekinerek şöyle söyler: “Bu nedir, ben de akıl erdiremedim? Nuh aleyhisselamın oğlu da peygamber değildi. Oysaki, eğer peygamberden her doğan peygamber olsaydı Nuh’un oğlu da peygamber olurdu!” (Üç … Devamını Oku
“Anlama Problemi”nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-4
Söz hadislerin miktarından açılmışken bu konuya devam edelim. İslamoğlu bu konuda bir CD’den şu ifadeleri aktarıyor: “… Zehebi der ki: Bu, Ebu Abdullah’ın (Ahmed b. Hanbel, E.S) ilminin çapının genişliği konusunda sahih bir rivayettir. Onlar, bu sayıya tekrarları, eserleri, tabiin görüşlerini ve yorumlarını ve buna benzer şeyleri de katıyorlardı. (…) İmam es-Sehavi, Fethu’l-Muğis isimli eserinde İmam Buhari’nin “Sahihinden 100.000 hadis ezberledim” sözüyle alakalı olarak der ki: Bununla tekrarları, mevkufları, yine sahabe, tabiin ve diğerlerinin sözlerini ve öncekilerden … Devamını Oku