“Anlama Problemi”nden Müşteki Bir Yazara Hatırlatmalar-9

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Mart 2003, Mustafa İslamoğlu, Şahıslar

  1. Hz. Peygamber (s.a.v)’in Miraç’ta Rabbini görüp görmediği konusundaki ihtilaf malum. İslamoğlu bu konuda Kadı Iyâd’ın tavrını şöyle veriyor: “Yazarımız, görme olayını böylesine sınırsız ve serbest bir yaklaşımla tartışıp kendi tezini yukarıda örneğini verdiğimiz rivayetler yardımıyla galip ilân ettikten sonra, tartışmayı görüşme platformuna taşıyor. Yani Hz. Peygamber’in Rabbini baş gözüyle gördüğü tezi yazarımıza göre isbatlanmış bir tezdir…” (Üç Muhammed, 118)

Acaba Kadı Iyâd gerçekten bu kanaatte midir? Birlikte okuyalım:

“(Allah Teala’nın) görülebilmesinin cevazı konusunda şüphe yoktur. Zira ayetlerde Allah Teala’nın görülemeyeceği konusunda nass (açık ifadeli delil) mevcut değildir. Hz. Peygamber için Allah Teala’yı görmüş olmanın gerekliliğine ve O’nun Allah Teala’yı gözleriyle gördüğünün söylenmesine gelince, bu konuda da kesin ve açık bir delil yoktur. Zira bu görüşün dayanağı, en-Necm suresinin iki ayetidir ve (fakat) bu iki ayetin delaleti konusunda ihtilaf bulunduğu nakledilmiştir. Bu iki ayetin her iki görüşe de delalet ettiğini söylemek mümkündür. Bu konuda (Hz. Peygamber (s.a.v)’in Rabbini gördüğü konusunda) Hz. Peygamber (s.a.v)’den nakledilmiş kesin ve mütevatir bir rivayet de yoktur. (Hz. Peygamber (s.a.v)’in Rabbi’ni gördüğünü anlatan) İbn Abbâs (r.a) hadisi, İbn Abbâs’ın kanaatini haber vermektedir; İbn Abbâs bu hadisi Hz. Peygamber (s.a.v)’e dayandırmamıştır ki, onun gereğiyle amel etmek vacip olsun! İlgili ayetin tefsiri sadedindeki Ebû Zerr rivayeti de böyledir. (Konuyla ilgili) Mu’âz hadisi ise te’vile ihtimallidir, ayrıca hem isnad, hem de metin yönünden muzdarib (çelişkili)dir. Ebû Zerr’den gelen bir diğer rivayet de ihtilaflı, te’vile ihtimalli ve problemlidir. Zira bu rivayetin bir varyantı “Nûrun ennâ erâhu” şeklinde rivayet edilmişken, bazı hocalarımız bu cümlenin “Nûrâniyyun erâhu” tarzında da rivayet edildiğini nakletmiştir. (İslamoğlu bu ifadeyi, Kadı Iyâd’ın bu ikinci rivayet şeklini benimsediği izlenimini verecek tarzda naklettikten sonra bu yazının başında yer verdiğim yoruma geçiyor. Oysa görüldüğü gibi Kadı Iyâd bu varyantı, Hz. Peygamber (s.a.v)’in Rabb’ini gördüğünü anlatan rivayetlerin problemleri meyanında gündeme getirmiştir.) Yine Ebû Zerr’in başka bir hadisinde “O’na (Rabb’ini görüp görmediğini) sordum, “Bir nur gördüm” dedi” ifadesi bulunmaktadır.

“Hz. Peygamber (s.a.v)’in Rabb’ini gördüğü kanaatinin sıhhati için bu rivayetlerden hiçbiriyle ihticac mümkün değildir. Her ne kadar “Bir nur gördüm” rivayeti sahih ise de, bu rivayette Hz. Peygamber (s.a.v) Allah Teala’yı görmediğini, ancak kendisini perdeleyip Allah Teala’yı görmesine engel olan bir nur gördüğünü haber vermektedir. Hz. Peygamber (s.a.v)’in “Nûrun ennâ erâhu”, yani “Gözü örtüp kaplayan nur perdesine rağmen O’nu nasıl görebilirim?” sözü de bu anlama göndermedir. “O’nun örtüsü nurdur” ve “O’nu gözümle görmedim, ancak iki kere kalbimle gördüm dedi ve “sonra yaklaştı ve sarktı” ayetini okudu” rivayetleri de böyledir.

“Allah, gözdeki idraki kalpte veya nasıl dilerse öyle yaratmaya kadirdir, O’ndan başka ilah yoktur. Eğer bu konuda açık bir hadis varit ise ona inanılır; onun bildirdiği anlama dönmek gerekir. Zira Allah Teala’nın görülmesi muhal değildir, bunun söylenmesine engel kesin bir delil de yoktur.”

Bu ifadelerden “isbatlanmış bir tez” çıkarmak için ya “özel bir husumet” veya “özel bir kabiliyet” gerektiği ortada…

(Devam edecek)

Milli Gazete – 8 Mart 2003