Şeyh Abdullah el-Hererî el-Habeşî hakkında talebeleriyle yaptığımız oturumda Daru’l-Hikme olarak ifade ettiğimiz hususların ikincisi de Hz. Mu’âviye (r.a) hakkındaki tutumu idi. Şeyh el-Hererî, Cemel ve Sıffin vakalarında Hz. Ali (r.a)’a muhalefet edip baş kaldırdıkları için Hz. Aişe validemiz ve onunla birlikte hareket eden, Hz. Mu’âviye (r.a) ve onun safında yer alan birçok sahabîyi (Allah hepsinden razı olsun) “baği” ve “fasık” olmakla itham ediyor. Şu kadar ki, el-Hererî’ye göre Hz. Aişe (r.anha) validemiz ve Cemel vakasında onunla birlikte … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-9
İki aydır üzerinde durduğumuz okuyucu sorunsun son fıkrası şöyleydi: “Abdullah el-Harari diye bir şeyh veya alim ve Ahbaş/Habeşiler diye bilinen bir grup var. Bunlardan uzak durmak gerekir mi? Çünkü herkesi ve her şeyi tekfir ediyorlar. Hz. Muaviye’ye fasık diyorlar. Vehhabileri tekfir etmiyoruz diye bizi de tekfir ediyorlar.” Abdullah el-Hererî el-Habeşî, halen Lübnan’da ikamet eden bir zattır. 110’u geçkin yaşına rağmen telif faaliyetlerine devam etmektedir. 2005 baskısı bir kitabında verilen listede irili-ufaklı eserlerinin sayısı 34 olarak verilmektedir. Şu … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-8
Ali el-Karî. “Benim hoşnutluğumu (fakir ve) zayıflarınız(a yardım)da arayın. Sizler ancak zayıflarınız sebebiyle rızıklandırılırsınız –veya zafer/yardım görürsünüz–” mealindeki hadis-i şerifi[1]Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 77; et-Tirmizî, “Cihâd”, 24. şerh ederken, İbn Melek’in şöyle dediğini nakleder: “Yani onların hukukunu korumaya ve kalplerini hoş tutmaya bakın. Zira ben fiilen bazen, kalben ise daima onların yanındayım. Allah Teala nezdinde onlarınkinden daha üstün ve yüce bir mevki bilmiyorum. Kim onlara ikramda bulunursa, bana ikram etmiş, kim de onlara eziyet ederse, bana eza vermiş olur.”[2]Ali … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-6
Cevaplamaya devam ettiğimiz okuyucu sorusunun bir diğer maddesi şöyle: “Arap alimleri ve çok İngiliz alimleri “İmam Ebul Hasan Eş’arî’nin el-İbane’si ve Makalatul İslamiyyin sahih bir yolla bize ulaşmamıştır” diyor, bu eserlerin tahrif edildiğini söylüyorlar. Ama yine de bazı yerlerde bu kitaplardan alıntı yapıyorlar. Aynen siz de alıntı yaptınız bir yazıda. O zaman Vehhabiler bu eserleri kullandığında niye karşı çıkıyor ve “el-İbane ve Makalatul İslamiyyin sahih yolla gelmemiştir ve tahrif edilmiştir” diyoruz?” İmam Ebu’l-Hasen el-Eş’arî’nin Makâlâtu’l-İslâmiyyîn isimli muhalled … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-5
Okuyucu sorusunun bir başka maddesi şöyleydi: “Bizim bugün alimlerimizden öğrendiğimize göre, İbn Teymiyye’den akide almak doğru değildir. O bu kadar icmaya karşıysa ve mesela tevessül, Resulullah’ın kabrini ziyaret vs. konularında ehli sünnete karşı tutumları varsa, nasıl oluyor da pek çok alim onu Şeyhülislam olarak ya da büyük müctehid olarak övüyor? Nasıl olur da, aslında tekfir edilecek kişi birden Seyhülislam oluyor? Bu da bir çelişkiye benzemiyor mu? İbn Teymiyye’y’i öven alimlerin isimlerini zikreden ve Vehhabiler tarafından hazırlanmış uzun … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-4
İcmaya karşı tutum küfürse, niye İbn Teymiyye tekfir edilmiyor? İbn Teymiyye’nin, hakkında icma bulunduğu söylenen birtakım meselelere muhalefet ettiği doğrudur. Bunlardan birisi talak meselesidir. Hatta itikadî bazı meselelerde de İbn Teymiyye’nin muhalif bir tutum içinde bulunduğunu biliyoruz. Bu durumda İbn Teymiyye’nin tekfir edilmemesini iki noktada açıklamak mümkündür: Önceki yazılarda da belirttiğim gibi bir sözün/görüşün küfür olduğunu söylemekle onun sahibinin kâfir olduğunu söylemek birbirinden farklı şeylerdir. Değindiğim hususlarda İbn Teymiyye’nin ileri sürdüğü görüşün küfür olduğu söylenmemiş değildir. Ancak … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-3
Geçen hafta el-Bâkıllânî, İmamu’l-Haremeyn ve İmam el-Gazzâlî’nin ilke değerinde tesbitlerini naklederek tekfir meselesi hakkında nasıl davranılacağına ilişkin bir giriş yapmıştım. Yine birçok alimin tekfir gibi son derece hassas bir meselede tesbit ettiği şu kaide hayatî önemdedir: Bir kimseden küfrü mucip bir söz veya fiil sadır olduğunda, aslolan o söz veya fiilin küfür olduğunu söylemektir. Bir söz veya fiilin küfür olmasıyla, sahibinin kâfir olması birbirinden farklı şeylerdir. Zira o kimse bilahare tevbe etmiş olabilir, hatalı ve yanlış da … Devamını Oku
Bazı İtikadî Meseleler-2
Geçen hafta birkaç maddelik metnini verdiğim sorunun ilk maddesine cevapla başlayalım: Soru sahibi kısaca şöyle diyordu: Mütevatir hadisin inkârı küfür ise ve mestler üzerine mesh de mütevatir hadislerle sabit ise, Şiiler mestler üzerine meshi inkâr ettiği halde neden tekfir edilmiyor? Buna benzer daha pek çok örnek verilebilir ve aynı soru onlara da teşmil edilebilir. İşin özü şudur: Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî’nin Kadı Iyâd’dan naklettiği gibi Ehl-i Kıble’nin tekfiri meselesi, Akaid/Kelam sahasının nereyse en müşkil meselesidir. İmamu’l-Haremeyn’e bu mesele … Devamını Oku
Televizyonda Din Konuşmak…
Star Tv. 30 Mart Pazar. “Her Açıdan” programı. Anladığım kadarıyla her hafta rutin olarak yapılan bir program. Konuklar: Ankara İlahiyat’tan Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Prof. Dr. Bekir Karlığa ve Aytunç Altındal. Ana başlık: 21. yüzyılda dini daha iyi anlayabilir miyiz? Ana başlık bu olunca bir televizyon programında ne konuşulur? Tabii ki hadisler, mezhepler cihad, recm cezası, kadının konumu, başörtüsü, Sahabe telakkisi, haremlik-selamlık… vs. Ana tema: “Bir şey Kur’an’da varsa İslam’da vardır; Kur’an’da yoksa İslam’da yoktur.” Ve … Devamını Oku
Fıkha Danışmak
Karşılaştığımız cüz’î olaylarda tatbik ettiğimiz, ancak daha geniş çerçeveli olay ve olgular söz konusu olduğunda genellikle ihmal ettiğimiz bir davranış kodu Fıkh’a danışmak. Oysa hayatı müslümanca yaşamanın, Fıkh’a danışmaktan başka bir yöntemi yoktur. Bugün sizinle Malikî mezhebinin X./XVI. asır alimlerinden Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Yahyâ el-Venşerîsî’nin el-Mi’yâru’l-Mu’rib adlı eserinde gördüğüm bir fetvayı paylaşacağım. el-Venşerîsî bu eserinde, kendi fetvaları yanında, Endülüs ve Kuzey Afrika (Fas, Tunus, Cezayir) coğrafyasında kendi zamanına kadar yaşamış alimlerin (ki hemen tamamen Malikî mezhebine mensup … Devamını Oku