İmam Ebû Hanîfe ve Kur’an’ın Kısa Sürede Hatmi-3

Ebubekir Sifil2005, 2005 Yılı, Ekim 2005, Ekim Ayı 2005 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

İlgili rivayetlerin bir kısmının, büyük Hadis imamlarının bizzat hocalarından görülen amellerin aktarımı şeklinde bize kadar intikal ettiğini bir önceki yazıda belirtmiştim Diğerlerinin güvenilirliği konusunda ise şu noktaların dikkate alınması yeterlidir:

ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ‘nın baş tarafına eklenen Siyeru’l-Hulefâi’r-Râşidîn‘de (157) Hz. Osman (r.a) ile ilgili rivayetin birçok tarikten sahih olarak geldiğini söyler.

Efendimiz (s.a.v)’in, Kur’an‘ı üç günde hatmetmek için izin isteyen Sa’d b. el-Münzir el-Ensârî (r.a)’a izin verdiğini bildiren rivayeti İbn Kesîr Fedâilu’l-Kur’ân‘da (165) nakletmiş ve “Bu, ceyyid, kavi, hasen bir isnaddır” demiştir.

Hz. Osman, Sa’îd b. Cübeyr, Alkame, Mücâhid ve Ali el-Ezdî‘nin Kur’an‘ı bir gecede hatmettiklerini anlatan rivayetleri de yukarıda belirttiğim yerde zikreden İbn Kesîr, “Bunların tamamı sahih isnadlardır” der.

Atâ b. es-Sâib ile ilgili rivayeti, İmam Ebû Dâvûd‘un İmam Ahmed b. Hanbel‘den doğrudan nakli olarak buluyoruz.

Sa’îd b. Cübeyr‘le ilgili rivayetin senedi: Abdürrezzâkes-Sevrî ve Ebû HanîfeHammâdSa’îd b. Cübeyr şeklindedir! Bu senedi oluşturan isimlerden hangisi durumunun araştırılmasına ihtiyaç gösterir?

İmam eş-Şâfi’î‘nin Ramazan‘da Kur’an‘ı 60 kere hatmettiğini, önde gelen talebelerinden ve mezhebin ikinci kuşak imamlarından er-Rebî’ b. Süleyman el-Murâdî‘den doğrudan İbn Ebî Hâtim nakletmiştir.[1]Bütün bu nakillerin kaynakları bir önceki yazıda verilmişti.

İmam Mâlik, Kur’an‘ı her gece hatmeden birisinin bu amelinin hükmü kendisine sorulduğunda, “Bu ne güzel bir davranıştır! Kur’an her hayrın önderidir” (veya “her hayrın önündedir”) cevabını vermiştir.[2]Muhammed b. Mahled el-Mervezî, Mâ Ravâhu’l-Ekâbir an Mâlik b. Enes, 64. Ayrıca bkz. el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, II, 398, no: 2186

Bütün bu izahat şunu açık bir şekilde gösteriyor: 7 gün rivayetindeki nehiy tahrime, bu süreden daha azında hatmedilmemesi şeklindeki emir de vücuba hamledilirse, ortaya şöyle bir durum çıkacaktır:

  1. Efendimiz (s.a.v)’den bu konuda nakledilen rivayetler arasında halli mümkün olmayan bir çelişki vardır. 2. Aralarında sahabîlerin de bulunduğu Selef‘ten bir cemaat, açıkça sahih hadislere aykırı hareket etmişlerdir.

Bu şıklardan hiçbirisi doğru olamayacağına göre, Kur’an hatminde riayet edilecek süre tayini konusundaki rivayetleri, muhatapların durumu dikkate alınarak yapılmış tayinler veya ilk yazıda da dediğim gibi, Kur’an‘ı anlayarak okumanın alt sınırı olarak görmek doğru olsa gerektir.

Gerek İmam Ebû Hanîfe, gerekse bu konuda ismi geçen diğer zevat-ı kiram, adlarına uyduruk rivayetler dizilmesine ne izin verecek, ne de ihtiyaç duyacak kimselerdir. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da bütün problem aslında bizim algı sistemimizden kaynaklanmaktadır. Geçmişi sağlıklı okumanın yolu, hiç şüphesiz geçmişi kendi şartları içinde anlamaya çalışmaktan geçer. Selef’in Kur’an’a, Sünnet’e, ibadete, hayata, ölüme… bakışı ile bizimki arasında bir “uyumsuzluk” varsa, yapmamız gereken, geçmişi bugünün parametreleriyle ölçmeye kalkmak değil, yapabiliyorsak bizi geçmişin dünyasına götürecek zihnî bir yolculuğa çıkmaktır…

Milli Gazete – 31 Ekim 2015

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bütün bu nakillerin kaynakları bir önceki yazıda verilmişti.
2 Muhammed b. Mahled el-Mervezî, Mâ Ravâhu’l-Ekâbir an Mâlik b. Enes, 64. Ayrıca bkz. el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, II, 398, no: 2186