Zaman zaman gençlerin bilhassa itikadi konularda serbestçe sarf-ı kelam ettiği konusunda mailler alıyorum. İnternetteki kimi forumlarda tevatürle sabit bir takım meselelerin inkârı söz konusu oluyormuş. Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmanın getirdiği önemli bir tehlike bu. Hz. İsa (a.s)’ın nüzulü, kabir azabı ve benzeri meseleler hakkında genellikle şu tarz değerlendirmeler yapılıyor: “Bu meseleler Kur’an’da geçmiyor, bazı hadislerde yer alıyor. Ama hadis Kur’an’a aykırı olamaz. Dolayısıyla bu konulardaki hadisler uydurmadır.” Ya da, “Evet, bu konuda bazı hadisler var, … Devamını Oku
Cehennem Hayatının Ebediliği Tartışması
Soru “Cennet ve cehennem hayatının ebediliği, Kur’an, Sünnet ve İcma ile sabit zarurat-ı diniyyedendir. Konuyla ilgili ayet ve hadisler burada zikredilemeyecek kadar fazladır. Ümmet seleften halefe bu itikat üzere icma edegelmiştir. İbn Hazm, “Merâtibu’l-İcma”da cennet ve cehennemin ebedî olduğu konusunda icma edildiğini ve bu icmaa muhalefet edenlerin küfründe icma bulunduğunu söyler. (E. Sifil, Milli Gazete, 24 Temmuz 2004).” Cehennemin ebediliği konusundaki bu yazınız için şöyle söylendi: “Kuran’daki bir ayeti inkar etmek elbette küfürdür. Ancak burada Hadi’l-Ervah’da Hz. … Devamını Oku
İmam-ı Rabbânî ve Şeytan Ayetleri
Soru Makaleler bölümünde Fazlur Rahman’ın “Garanik hadisesi” konusunu işlerken şu iki hatasını anlatıyorsunuz: “İslamî gelenek” dediği Hadis, Tefsir ve Tarih kitaplarının hiçbirisinde, müşriklerin putlarının (Lat, Menat ve Uzza) övüldüğü cümlelerin Kur’an ayeti olduğu ve sonradan başka ayetlerle nesh edilip değiştirildiği söylenmemiştir. Hatta bu cümlelerin Kur’an ayeti olması bir yana, Hz. Peygamber (s.a.v)’in ağzından çıktıklarını ifade eden güvenilir bir tek rivayet dahi mevcut değildir. Bu, İslamî geleneğe yapılmış büyük bir iftiradır! Kur’an açısından bakıldığında böyle bir olayın mümkün … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ı Veli Edinmek
Soru Bir gazete yazarı ismen belirttiği birtakım hocalara hitaben üç soru sordu. Kur’an bir yandan yahudileri ve hiristiyanları dost edinmememizi öneriyor diğer taraftan da yahudi ya da hiristiyan kadınlarla evlenmemize cevaz veriyor. Burada bir çelişki yok mu? İslam dinine göre Yahudiler lanetlenmiş kavimdir. Halbuki Allah katında bütün insanlar eşittir. Bunun açıklaması nedir? Suudi kralı Vatikan’ı ziyaret etti. Papa iade-i ziyarette bulunamaz. Zira Hicaz bölgesine gayrimüslimler giremez. Bu durum bir arada yaşama fikrine aykırı değil mi? Soruların muhatapları … Devamını Oku
Kadın Peygamber
Soru Bir Hocaefendi, kadınlardan peygamber gönderilmesi konusunu tartışmaya gerek olmadığını, Cenabı Hakkın İsrailoğullarına kendi aralarından kadın peygamberler gönderdiğini söylüyor. Örnek olarak da Hz. Meryem’i ve Hz. Asiye’yi zikrediyor. Doğru mudur? Cevap Öncelikle Farsça olan “peygamber” kelimesinin dilimizdeki kullanımının hem “resul”, hem de “nebi” kelimelerini kapsadığını belirtelim. Bu iki kelimenin eşanlamlı olduğunu söyleyenler olduğu gibi, farklı anlamlarda olduğunu söyleyenler de vardır. Çoğunluğu oluşturan ulema “resul” kelimesinin, yeni bir kitapla/şeriatla gönderilen yahut kendisinden önceki herhangi bir resulün şeraitine uymakla … Devamını Oku
Kul Hakkı
Soru Birçok sohbetlerde Hocaefendilerden “Kul Hakkını ALLAH c.c. kesin kes affetmez” gibi sözlerle karşılaşabiliyoruz. Fakat Kur’an’da böyle bir şeye rastlamadım. Kütübü Sitte’de başlık olarak “Kul hakkı” diye bir baslığa şahsen rastlamadım. Bu konuya ışık tutabilirseniz memnun olurum. Cevap “Hukuk” sahasının “Hukukullah” ve “Hukukul ibad” şeklinde ikiye taksimi Kur’an ve Sünnet’te açıkça ifade edilmiş bir husus değildir. Bu taksim ulema tarafından Kur’an ve Sünnet nassları üzerindeki istikra faaliyetiyle ortaya çıkarılmıştır. Hukukullah, başta iman olmak üzere namaz, oruç, hacc … Devamını Oku
Selef ve Müteşabihat
Selef-i Salihin’in “müteşabihat” konusundaki tavrının ne olduğunu soran okuyuculara –fazla yer tutacağı için soru metinlerini zikretmeden– ortak bir cevap vermeye çalışayım: Müteşabihatın Sahabe (Allah hepsinden razı olsun) tarafından, sonraki asırlarda görüldüğü şekliyle münakaşa ve cidal konusu yapıldığını bilmiyoruz. Onlar nasslarda nasıl gelmişse öyle iman eder, ötesini soruşturmazdı. Dolayısıyla bu meselenin Ümmet-i Muhammed’in gündemine gelmesi Tabiun, ağırlıklı olarak da Teb-i Tabiin dönemine ve sonrasına tesadüf eder. İmam Ebû Hanîfe, “Doğu tarafından bize iki bid’at geldi: Cehm’in (Cehm b. … Devamını Oku
Amel-i Salih
Soru Salih amel, sıradan herkesin ulaşabileceği kaynaklarda sadece “yararlı faydalı işler” diye tercüme ediliyor ve başkaca da bir bilgi verilmiyor. Bu tarif yeterli midir? Değilse salih amel’den Rabbimizin muradı nedir? Cevap “Salih amel” kısaca, Allah Teala’nın rızasına uygun, kişinin kendisine ve/veya başkalarına faydası dokunan iş, fiil ve hareket demektir. Ulema, kelim-i tayyib (tevhid, tesbih, tehlil, tekbir) olmadan amel-i salih olmayacağını, niyet olmadan da bunların hiç birinin bulunmayacağını söyleyerek önemli bir noktaya parmak basmıştır. Niyetin sadece mü’min için … Devamını Oku
Rahip Bahira Olayı-7
Ve nihayet Kur’an’ın “Sen, sana bu Kitab’ın verileceğini ummazdın. O ancak Rabbinin bir rahmetidir…”(28 Kasas/86) “İşte sana da buyruğumuzla Cebrail’i gönderdik; sen önceden Kitap nedir, iman nedir bilmezdin…”(42 Şura/52) gibi ayetler, Hz. Muhammed’in böyle bir olayı yaşadığını yalanlamaktadır. Çünkü böyle bir olayı yaşasaydı, en azından peygamber olacağına ilişkin bilgisi ve beklentisi olurdu. Kur’an ise, böyle bir bilgisinin ve beklentisinin olmadığını söylemektedir. Önce Efendimiz (s.a.v)’in Kitap ve iman nedir bilmediğini ifade eden ayetten başlayalım: Bu ayet, Efendimiz (s.a.v)’in, … Devamını Oku
Rahip Bahira Olayı-6
Bu kadar olağanüstü halleri yaşayan ve bilgi sahibi olan Hz. Peygamber Hira’da ilk vahye muhatab olduğunda neden şok oldu? Önceden bu halleri yaşayıp bazı bilgilere sahip birisi olarak bunu soğukkanlılıkla karşılaması gerekmez miydi? Efendimiz (s.a.v)’in Hira’da yaşadığı hadisenin etkisini uzun süre üzerinden atamaması, bir beşer olarak böyle olağanüstü bir durumu ilk kez yaşamış olmasındandı. Yoksa Efendimiz (s.a.v)’in Hira’da Cebrail (a.s) ile karşılaşmadan önce, sadık rüyalar vasıtasıyla vahiy olgusuna bir nevi hazırlık süreci giçirdiğini biliyoruz. Başta el-Buhârî ve … Devamını Oku