Birkaç okuyucunun ortak sorusu, özürsüz olarak terk edilen namazların kazasının olup olmayacağı hakkında. Herhangi bir özür sebebiyle zamanında kılınamamış namazların, bilahare uygun bir vakitte kaza edileceği malum iken, hiçbir özür söz konusu olmadığı halde tembellik vb. sebeplerle kılınmamış namazların kazası olur mu, olmaz mı? İbn Hazm, özürsüz olarak kazaya bırakılmış namazların kazasının olmayacağını söylemekte ve bu hususta Selef’ten birkaç nakilde bulunmaktadır.
Cevap
İbn Hazm’ın bu konuda söylediklerini burada detaylarıyla değerlendirme şansımız ne yazık ki yok. Ancak bu meselede de … Devamını Oku
Her Bid’at Dalalet Midir?
Soru
“(…) “Küllu bid’atin dalaleh ve küllu dalaletin finner” hadisi şerifi var malum. Peki burada “küllü” (hepsi) kelimesi var iken bidatın hasenesi veya seyyiesi olur mu?”
Cevap
Soruda Arapça okunuşu verilen “Her bid’at dalalettir ve her dalalet (sahibi) ateştedir” rivayetinin sahih bir hadisin bir bölümü olduğunu belirterek başlayalım. Muhtelif Hadis kaynaklarında Efendimiz (s.a.v)’in, bu sözü farklı bağlamlarda söylediği nakledilmektedir. Hepsinin ortak noktası, İslam’da sonradan ortaya konan (muhdes) söz, iş ve uygulamaların bid’at ve her bid’atın dalalet olduğudur. Buradan, Efendimiz (s.a.v)’in … Devamını Oku
Elfaz-ı Küfür Meselesi
Soru
Bazı kitaplarda yüzlerce maddelik uzun listeler halinde verilen “Elfaz-ı Küfr” bahsindeki doğru tutum ne olmalıdır. Bendeniz vaktiyle maraz derecesinde bir vesveseyle bu listeleri okuyup dehşetten dehşete sürüklenmiş, her cümlede tehlikeli bir yan görmeye başlamış bir okuyucunuzum. Sonraları bu hal şiddetini kaybettiyse de varlığını sürdürmektedir.
Bu konuda elimden geldiğince hassas davranmaya ve tehlikeli sözleri ve benzerlerini sarfetmemeye çalışıyorum. Bilmeden de olsa böyle bir söz sadır olabilir diye her gün tecdid-i iman duasını okuyorum. (Allahümme inni üridü en üceddidel imane … Devamını Oku
Vatan Toprağı Kimin Malı?
Zâhid el-Kevserî merhumun Makâlât’da (251 vd.) anlattığına göre bir ara Mısır’da “ehlî vakıf” (zürrî vakıf, aile vakfı) tarzı vakıfların ilgası konusu gündeme gelmiştir. Mısır Başmüftüsü Muhammed Bahît el-Mutî’î merhum bu mesele hakkında –bilahare kitaplaştırılarak basılan– iki konferans vermiştir. İlk konferanstan kısa bir süre önce genç Ezher hocalarından birisi el-Kevserî merhumu ziyarete gelmiş ve Başmüftü’ye muhalif tavrını açıklamıştır. Bunun üzerine el-Kevserî merhum ona, meseleyi bütün yönleriyle incelemesini söylemiş ve yaptığı çok yönlü, ufuk açıcı izahat meyanında, Batılı devletlerin … Devamını Oku
Yanlışa Vesile Olmak
Son zamanlarda sıkça sorulan bir grup soruyu, aralarındaki benzerlik dolayısıyla tek cevap altında birleştirmeyi uygun gördüm. Soru(lar) şöyle): Müslüman bir üzüm üreticisi, mahsulünü, şarap yapacağını bildiği birisine satabilir mi? Bir Müslüman, Hristiyanlar için haç imal edip onlara satabilir mi? Kilise veya havra yapabilir mi yahut tamir edebilir mi?
Cevap
Hanefî mezhebinden İmameyn, şarap yapıp sattığı bilinen bir kimseye üzüm şırası satmanın caiz olmadığını söylemiştir. Diğer üç mezhep imamının kavli de budur. (el-Mergînânî, el-Hidâye, İbn Kudâme, el-Muğnî) Keza bir gayrimüslim, … Devamını Oku
Modernleşmenin Getirdikleri
Modern bir toplum haline gelmiş bulunmak, hayatı modern değerler etrafında şekillendiriyor olmak nasıl bir şeydir? Buna sevinmek mi, hayıflanmak mı gerekir? Modern hayat tarzının bize “bahşettiği büyük nimetlerden” mi, yoksa “yüklediği ağır maliyetlerden” mi bahsetmek daha doğrudur?
Geçtiğimiz hafta içinde basına yansıyan bir istatistik kelimenin tam anlamıyla “ürküntü verici” idi. Türkiye’de cinayet, ırza tecavüz, hırsızlık… gibi suçların artık “4 saatte bir, 6 saatte bir” gibi zaman aralıklarında tekrarlanıyor olması, içki ve uyuşturucu kullanımı gibi “felakete götürücü” alışkanlıkların İlköğretim … Devamını Oku
Yeni Bir Bid’atimiz Oldu!
Dinlerarası Diyalog, meşrulaştırılmaya ne kadar çalışılırsa çalışılsın “ahir zaman bid’ati” olarak ifsad fonksiyonunu ifaya devam ediyor. “İbrahim Yolu” projesi, oyunun son perdesi olarak sahnelenmek üzere….
Bugüne kadar bu çerçevede müşahede ettiğimiz, “İbrahimî dinler, dinlerin aşkın birliği…” gibi bid’at kavramlar, tabir yerindeyse “saha dışında” kalmaları hasebiyle bir dereceye kadar tolere edildi. Ama şimdi durum biraz daha değişik…
Papa’nın Sultanahmet Camii’ni ziyareti esnasında ağzımız hayretten bir karış açık izlediğimiz manzara, bid’atin camiye sokulduğunun resmi olarak hafızalarımızda yer aldı.
Yıllardır hutbelerde, vaazlarda kabirlerin … Devamını Oku
“Hikmet Mü’minin Yitiğidir…” Hadisi
Soru
“”Hikmetli söz mü’minin yitiğidir. Onu nerede bulursa, onu hemen almaya ehaktır.” hadis-i şerifinin sıhhatı konusunda tereddütler var mıdır? Hikmetli sözün müminin değil kafirin yitiği olduğu iddia edilmişti; sizinde bu hadis-i şerif hakkındaki düşünceniz aynı mıdır? Bu hadisi Peygamber (sav) sözü olarak kabul edip tatbikinde bir mahsur var mıdır? Çünkü iddiada bu hadisi şerifin batı bilim ve teknolojisini almakta mütereddit davranan müslüman halkın direniş noktalarını zaafa uğratmak amaçlı imal edildiği söylenmektedir.”
Cevap
Bu hadis muhtelif lafızlarla et-Tirmizî, İbn Mâce, el-Askerî … Devamını Oku
Geldi ve Gitti
Papa 16 Benediktus geldi ve gitti. Gelmeden önce bizzat kendisinin gerdiği hava, geldikten sonra birden ılındı, yumuşadı ve giderek yerini “dostane mesajlara” bırakarak neredeyse buharlaştı.
Ziyaretten geriye nelerin kaldığını ve ileride nelerin görüleceğini en net biçimde ilerleyen zaman gösterecek. Bununla birlikte, bir kenara not edilmesi için sıcağı sıcağına başlıklar halinde şu değerlendirmeleri yapabiliriz:
– Papa henüz Türkiye’ye hareket etmeden önce Roma’da yaptığı açıklamada Diyalog meselesine vurgu yaptı. Ziyaretin –kendi açısından– başarısını engelleyecek herhangi bir gerginliğin yaşanmaması için akıllıca bir … Devamını Oku
“Papa Bir Puttur”
Papa 16 Benediktus’un Türkiye ziyaretinin olumlu katkıları da yok değil. Hiç olmazsa bu sayede insanımız Hristiyanlık hakkında bilgi edinme ve belki unuttuklarını hatırlama imkânı buluyor.
Her ne kadar dilimizde gerek Yahudilik, gerekse Hristiyanlık (menşeleri, kaynakları, tarihteki ve günümüzdeki durumları, inançları, gelenekleri… vb.) hakkında yeterli kemiyet ve keyfiyette telif eser bulunduğunu söylemek hâlâ zor ise de, mevcut literatürün “fikir oluşturmak” için yeterli olduğunu söyleyebiliriz.
Resmî hristiyanlığın bilinçli bir şekilde karanlığa mahkûm ettiği “Muvahhid İsevîler” hakkında dilimizde hâlâ müstakil bir çalışma … Devamını Oku