Ehl-i Kitab’ın kurtuluşa ereceği iddiasının temeline yerleştirilen 2/el-Bakara 62 ve 5/el-Mâide, 69 ayetlerinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda bu köşede birçok yazı okudunuz.
[1] Örnek olarak aşağıdaki linklere … Continue reading jQuery(‘#footnote_plugin_tooltip_2714_3_1’).tooltip({ tip: ‘#footnote_plugin_tooltip_text_2714_3_1’, tipClass: ‘footnote_tooltip’, effect: ‘fade’, predelay: 0, fadeInSpeed: 200, delay: 400, fadeOutSpeed: 200, position: ‘top center’, relative: true, offset: [-7, 0], });
O yazılardan her birinde, konu hakkında daha önce söylenmiş, yaygın olarak bilinen şeyleri tekrarlamaktan ziyade, meseleye değişik açılardan bakmayı hedeflemiştim. Bu yazıda da bir başka boyut üzerinde … Devamını Oku
İman-Küfür Ayrımı ve Sonuçları
Kur’an’ın üzerinde en fazla hassasiyet gösterdiği meselelerin başında iman-küfür ayrımı gelir ve esasen bu son derece tabiidir. İnsanları küfür sahrasından kurtarıp iman vahasına ulaştırmak için gönderilmiş bir Kitap’ta söz konusu ayrımın net olmadığını söylemek veya bu anlama gelebilecek bir anlayış benimsemek, Kitap’ta değil, ama onu anlamakla mükellef olan insanda mevcut bir arızaya işaret eder.
Kur’an’ın Ehl-i Kitap hakkındaki ayetlerini Usul-i Tefsir ilkeleri doğrultusunda anlamamakta ısrar edilecek olursa, farkında olarak veya olmayarak Kur’an’ın en temel hassasiyetinin üstü örtülmüş, dolayısıyla … Devamını Oku
Nazlı Hanım Haklı Yarım Hoca Dinden Eder
Efendim, mesele şu: Prof. Dr. Muhammed Ali es-Sâbûnî, Prof. Dr. Süleyman Ateş’in “Cennet kimsenin Tekelinde Değildir” başlıklı makalesine[1]”Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir”, İslamî Araştırmalar, Yıl 1989, Cilt III, sayı 1. jQuery(‘#footnote_plugin_tooltip_2708_5_1’).tooltip({ tip: ‘#footnote_plugin_tooltip_text_2708_5_1’, tipClass: ‘footnote_tooltip’, effect: ‘fade’, predelay: 0, fadeInSpeed: 200, delay: 400, fadeOutSpeed: 200, position: ‘top center’, relative: true, offset: [-7, 0], }); bir reddiye kaleme alıyor. Türkiye’de bulunduğu bir sırada Dâru’l-Hikme’den hoca arkadaşların kendisiyle yaptığı görüşmede Prof. Dr. es-Sâbûnî, lütfedip reddiyeyi onlara veriyor. “Cennet Kimsenin Tekelinde Değil, … Devamını Oku
Kitap Tavsiyesi
Zaman zaman kimi okuyuculardan, “Hangi kitapları okumamı tavsiye edersiniz?” sorusu geliyor. Net birşey söylemenin belki de en zor olduğu meselelerden birisi bu. Soru sahibini tanımadan, tahsil durumunu, birikimini, eğilimlerini bilmeden, hangi noktalarda tashihe, hangi alanlarda takviyeye ihtiyacı olduğunu tesbit etmeden bir insana kitap tavsiye etmekle ona iyilik mi yapılmış olur?..
Üstelik bir kitabın tavsiyesi, bütün muhtevasının tekeffülü olduğundan, sorumluluğu en ağır işlerdendir! Kaç yazarın her satırının altına tereddütsüz imza atabilirsiniz? Bunu geçsek bile, her satırının altını tam bir … Devamını Oku
İnternet Üzerinden Satış ve Müzayede
Soru
İnternet üzerinden açık artıma usulü çeşitli hediyelik eşya satmayı düşünüyorum. Öncelikle dinimizde açık artırma haram mıdır? Mesela 10 liralık mala 1000-2000 liraya kadar fiyat veriliyor (bu yöntemle), bu caiz midir?
İkinci sorum normal bir satış yapacak olsam bir mala en fazla ne kadar kar koyabilirim?
Son olarak da, malı yollamadan önce parayı almak caiz midir?
Cevap
Kredi kartıyla alış-veriş yapmanın hükmü konusunda da birkaç soru gelmişti. Bu vesileyle onlara da cevap vermiş olalım.
İnternet üzerinden yapılan alışveriş bildiğim kadarıyla ancak kredi kartıyla … Devamını Oku
Müslümanlık ve “İlerleme”
Bir soru: “İlerleme”, “gelişme”, “kalkınma”, “sanayileşme” ve benzeri büyülü kavramların, genel olarak Protestan coğrafyalarda ve Protestan ya da “din”e mesafeli isimler eliyle üretilerek hayatın temeline yerleştirilmesi tesadüf müdür? Hristiyanlık’ta Protestanlık’la birlikte meydana gelen “yırtılma”, sadece “dinî özgürlükler” konusunda önemli kazanımları değil, aynı zamanda “Kilise (bu kelime İslam’ı reforme etmek isteyenlerce “din” olarak tercüme edilir) karşısında özgürleşme” olgusunu da getirmiştir. Yeni süreçte artık ne manastır, ne de hangi anlamda olursa olsun “zühd” vardır! Yeni “dindar” tipi artık hayatın … Devamını Oku
Kavaid-i Fıkhiyye-3
Kavaid-i Fıkhiyye’yi bıçağa benzetirsek bu doğru bir benzetme olur mu? İtiraf edelim ki olmaz. Bıçağı şerde de kullansak, sonuçta işleyeceğimiz cürmün boyutu bir insanın canıyla sınırlıdır. Ama Kavaid-i Fıkhiyye’yi maksadı ve hedefi dışında kullanmak isteyenlerin işlediği cürüm, pek çok insanın, hatta belki nesillerin günahına girmekten kaynaklanan bir cürümdür. Bu sebeple Mecelle’nin bıçağı benzetilmesi uygun değildir.
Mesela “Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tebeddülü inkâr olunamaz” (Zamanın değişmesiyle hükümlerin de değişeceği inkâr edilemez) kaidesi (Mecelle, madde 39) böyledir. Bu madde, zamanın … Devamını Oku
Kavaid-i Fıkhiyye-2
Bir önceki yazıyı, adına “Kavaid-i Külliye” denenen kaidelerin mutlak olmadığını, onların da belli istisnalarla çerçeveli bulunduğunu izah ederek bitirmiştik.
Yine o yazıda, Kavaid-i Fıkhiyye’nin belli bir bölümünün, birbirine benzeyen fer’î meselelerin aynı başlık (kaide) altına toplanmasıyla oluşturulduğunu söylemiştim. Kavaid-i Fıkhiyye’nin geriye kalan bölümü ise doğrudan doğruya nasslardan hareketle oluşturulmuştur. Mesela “Bir işten maksat neyse, hüküm ona göredir” kaidesi (Mecelle, madde 2), “Ameller niyetlere göredir” hadisinden alınmıştır. Efendimiz (s.a.v)’in “cevamiu’l-kelim” (az sözle çok şey ifade etme melekesi) hususiyetinin yansıması … Devamını Oku
Kavaid-İ Fıkhiyye-1
Kavaid’i konu edinen Pazartesi günkü yazım üzerine, konu hakkında detaylı bilgiye ihtiyaç bulunduğunu ifade eden birkaç mesaj aldım. Geriye dönük olarak Kavaid’den bahseden yazıları şöyle bir kontrol ettiğimde gördüm ki, bugüne kadar Kavaid’in sadece “ne olduğuna” değinmişiz. Oysa onun “ne olmadığı” da en az “ne olduğu” kadar önemli. Bununla ne kasdettiğimi daha sonraya bırakarak Kavaid’in kısa bir tarihçesini görelim.
Fıkıh ilmi denince aklımıza iki alan gelir: Usul-i Fıkıh ve Füru-i Fıkıh. Usul-i Fıkıh Kur’an ve Sünnet’ten nasıl hüküm … Devamını Oku
Yanlış Doğruya Götürmez
Son zamanların modası… Çeşitli şekillerde tezahür eden bir tür “ibahacılık” versiyonu adeta… Herhangi bir “İslamî” faaliyet yürütüyorsanız, tepki çekmemek için (erkekseniz) altın yüzük takabilir, (kadınsanız) başörtünüzü açabilirsiniz… Hatta “takmalısınız”, “açmalısınız”… Yaptığınız kocaman işler karşılığında böyle ufak tefek meselelere takılmak ufuksuzluktur!..
Hem, değil mi ki Efendimiz (s.a.v) Hudeybiye’de mü’minlerin aleyhine görünen bir anlaşma metnini onaylamış, hatta müşriklerin, “Allah’ın Resulü Muhammed” (s.a.v) ifadesinin metinden çıkarılarak yerine “Muhammed b. Abdillah” (s.a.v) ifadesinin konması konusundaki ısrarına direnmemiş, söyleneni yapmıştı?!
Değil mi ki “Meşakkat … Devamını Oku