İki hafta öncesinden sarkan sorunun devamı şöyle idi:
“İkinci sualim Allah Resulu (sallallahu aleyhi vesellem ) e yapılan bir salavat ile ilgili. Özellikle bazı İslami cemaate mensub kardeşlerimiz arasında bir uygulama görüyorum. Her farz namazın arkasından Salaten Tüncina isimli salavatı okuyorlar ve ‘…ve’l afat….’ kısmında avuçlarını aşağıya doğru çeviriyorlar. Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) bazı durumlarda ellerini ters çevirip dua yaptığıyla ilgili hadisleri okudum. Fakat bu salavat bize hadislerle mi gelmiştir ? Ben hadis kitablarında böyle bir salavata … Devamını Oku
Kutlu Doğum ve Bid’at
Efendimiz (s.a.v)’in dünyayı teşrifinin “Mevlit Kandili” adıyla özel bir şekilde kutlanması her ne kadar Fatımîler’e (hükümranlık dönemi: 910-1171) mal edilirse de, aşağı yukarı aynı dönemde bugünkü Irak coğrafyasında Mevlit Kandili kutlamalarının yapıldığını görüyoruz.
Bu kutlamaların özellikle günümüzde ayrı bir anlam ve fonksiyon taşıdığı inkâr edilemez. Gerek Mevlit Kandili’nin, gerekse diğer kandillerin, içine mezmum (yerilmiş) bid’at karıştırmadan, meşru ölçüler içinde kutlanmasında çok büyük fayda ve maslahatlar vardır.
Özellikle toplumumuzun binbir yöntemle değerlerinden uzaklaştırılmaya ve sekülerleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde, kendi kimlik … Devamını Oku
Gayrimüslim Erkeklerle Evlilik
“… Buna mukabil müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle, isterse bu erkek Ehl-i kitap olsun evlenmesi dinen mümkün değildir. İslam hukukçuları bu konudaki görüşlerini Mâide sûresinin 5 ve Mümtehine sûresinin 1. âyetlerine dayandırmaktadırlar. İslâm hukukçularının bu âyetleri gayrimüslim erkeklerle evlenmeyi yasaklayacak biçimde yorumlamaları, Ehl-i kitap da olsa başka bir din mensubuyla evlenmenin kadının ve doğacak çocukların dinini menfi olarak etkilemesi endişesine dayanmaktadır. Ancak tabiatıyla bu engeller geçicidir. Gerek erkeğin gerekse kadının müslüman olarak bu engelleri bertaraf etme … Devamını Oku
Ahit Sandığı
Rivayete göre Hz. Musa (a.s), Tur dağından, aldığı vahiylerin yazılı olduğu taş levhalarla geri döndüğünde, İsrailoğulları’nın buzağıya tapındıklarını görmüş ve sinirlenerek taş levhaları elinden yere atmıştı.[1]el-Kurtubî, el-Câmi’, III, 236. jQuery(‘#footnote_plugin_tooltip_2728_6_1’).tooltip({ tip: ‘#footnote_plugin_tooltip_text_2728_6_1’, tipClass: ‘footnote_tooltip’, effect: ‘fade’, predelay: 0, fadeInSpeed: 200, delay: 400, fadeOutSpeed: 200, position: ‘top center’, relative: true, offset: [-7, 0], }); Bilahare bu kırık levhalar, başka bazı eşyayla birlikte bir sandıkta (tabut) muhafaza edilmeye başladı. Kur’an’da, bu sandığın içindekilerden, “Rabb’inden bir sekinet, Musa ve Harun hanedanının … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ın Ecri
“Daha önce kendilerine Kitap verdiklerimiz buna (Kur’an’a) da inanırlar. Kur’an onlara okunduğu zaman, “Ona inandık, doğrusu o, Rabbimiz’den gelen gerçektir; biz şüphesiz daha önce müslüman olmuş kimseleriz” derler. İşte onlara, sabırlarından dolayı ecirleri iki kere verilir. Onlar kötülüğü iyilikle savarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.” (28/el-Kasas, 52-4)
Ehl-i Kitab’a neden “iki kere ecir” verilir?
Hatta daha önce şu sorunun cevabını arayalım: Buradaki “Ehl-i Kitap” kimdir?
Ayetlerin ifadesinden anlaşılan odur ki, burada kastedilenler Ehl-i Kitab’ın tamamı olmayıp, nüzulünden önce haberdar … Devamını Oku
Teşehhüd’de İşaret
Soru
(…) Size ibadet ile ilgili bir iki sualim olacaktı. Birincisi , Hanefi fıkıhına göre Namaz oturuşundaki Teşehhüdlerde “La İlâhe” denirken, sağ elin şehadet parmağı kaldırılıp “İllallah” denirken indirilmesi sünnettir. Bunu yaparken baş parmak ile orta parmak halka edilip diğer iki parmak bükülmelidir. Birçok kimseler bu sünneti gereği üzere yapamayacaklarından dolayı bunun terk edilmesini uygun görenler vardır.” deniliyor kaynaklarda. Fakat Hanefi fıkhında böyle geçtiğini hangi dönem hanefi eserlerden anlıyoruz? Bizzat İmam Ebu Hanife, İmam Muhammed , İmam Ebu … Devamını Oku
Sultan 2. Abdülhamid’in Bir Mektubu
Tarihçi de değilim, okuduğu bir-iki kitabın etkisiyle, ihtisas sahibi olmadığı hususlarda iddialı laflar edenlerden de. Sadece ilgimi çektiği için paylaşmak istedim. Okuyacağınız mektup, konuyla ilgili Türkçe çalışmalarda yer almış olabilir. Dolayısıyla bu yazı “malumun ilamı” dışında bir anlam ifade etmeyebilir. Dedim ya, sadece ilginç bulduğum için paylaşmak istedim:
“Ya Hû! Bismillâhirrahmânirrahîm. O’ndan yardım dilerim. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a; salatların en efdali ve selamların en tamamı Efendimiz, Alemlerin Rabbi’nin Elçisi Muhammed’e, âline ve bütün ashabına, ta Din Günü’ne … Devamını Oku
Şuzuz ve İnfirad-2 Tuz Kokunca…
Serinin ilk yazısında “Cemaat” kavramı üzerinde durarak “şazz tutum”u tersinden anlatmaya çalışmıştım. Sahabe döneminde, “fitne” dediğimiz kargaşalar dizisi yaşanmadan önceki birlik-dirlik durumu “Cemaat” kavramının ilk anlam katmanını oluşturur. Fitneler baş gösterdikten sonra ve takip eden zamanlarda, doğru tavır, hep fitne öncesi dönemlerle refere edilmiştir. Ehl-i Sünnet’in, fitneler dönemini okuma tarzı da bu anlam katmanına ibtina eder. Öyle ki, o dönemden tevarüs eden anlayış sebebiyle, tek kişi elinde de kalsa “Hakk”ın bulunduğu yer “Cemaat”in adresi olmuştur. Tabii böyle … Devamını Oku
Dinde Reform
Soru
Bazı hocalar dinde reformun gerektiğini, hatta geç bile kalındığını söylemektedir. Ancak, bunu böyle iddia edenlerin; halk arasında alışılagelmiş İslam anlayışına ters düştüğünü görüyoruz. Acaba eskiler mi Kur’an’ı anlayamadı, bizler mi Kur’an’ı yanlış anlıyoruz? Düzeltilmesi gereken şeyler öyle sıralanmaktadır:
Kadının boşanma hakkı vardır, mahkeme iledir. Kuranda kadını dövme yoktur. Boşanma erkeğin elinde değildir, mahkeme iledir. Kuran’da erkek kadından daha erdemli değildir. Kuran’da miraç olayı yoktur. Kuran’da kadere iman yoktur. Kuran’da şefaat yoktur. Kuran’da kadınların çalıştıkları kendilerinindir. Kuran’da boşanmanın tek … Devamını Oku
Şuzuz ve İnfirad-1 Tek Başına “Cemaat” Olmak
Sevad-ı A’zam’a, büyük çoğunluğa (“Cemaat”) uymayı, ondan ayrılmamayı ve münferit görüşlere itibar etmemeyi emreden hadisler sebebiyle şazz görüşlerin arkasına düşmemek ve Cemaat’ten ayrılmamak, Ehl-i Sünnet Müslümanlar’ın alamet-i farikası olmuştur. Çok itibar edilen birisinden dahi sadır olsa, şazz görüşe iltifat etmemek, “Cemaat’e tabi olma”nın dinî bir davranış kodu olarak Selef’ten halefe tevarüs etmiş bir tavır olmasındandır.
İmam et-Tahâvî, el-Akîdetu’t-Tahâviyye’sinde Hanefî Mezhebi’nin üç imamından şöyle nakletmiştir: “Sünnet ve Cemaat’e tabi olur, şazz görüşlerden, ihtilaf ve tefrikadan kaçınırız…” Buradaki “şazz görüş, … Devamını Oku