Dinde Reform

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Gazete Yazıları, Mart 2007, Mart Ayı 2007 OS, Okuyucu Soruları

Soru

Bazı hocalar dinde reformun gerektiğini, hatta geç bile kalındığını söylemektedir. Ancak, bunu böyle iddia edenlerin; halk arasında alışılagelmiş İslam anlayışına ters düştüğünü görüyoruz. Acaba eskiler mi Kur’an’ı anlayamadı, bizler mi Kur’an’ı yanlış anlıyoruz? Düzeltilmesi gereken şeyler öyle sıralanmaktadır:

Kadının boşanma hakkı vardır, mahkeme iledir. Kuranda kadını dövme yoktur. Boşanma erkeğin elinde değildir, mahkeme iledir. Kuran’da erkek kadından daha erdemli değildir. Kuran’da miraç olayı yoktur. Kuran’da kadere iman yoktur. Kuran’da şefaat yoktur. Kuran’da kadınların çalıştıkları kendilerinindir. Kuran’da boşanmanın tek nedeni geçimsizliktir. Kuranda idare sistemi şuradır. Farz namazların kazası yok, tövbesi vardır. Kadınların başı açık, Kur’an okumaları, namaz kılmaları caizdir. Başı örtmek, namazla ilgili değildir. Hz. İsa ölmüştür, tekrar gelmeyecektir. İslam’da mehdi inancı yoktur. İslam inancında Deccal yoktur. Ama her ulusu düşüren fasık, facir, deccaller zaman zaman çıkabilir. Kadınlar erkeğin eğe kemiğinden yaratılmamışlardır. Kuran’da eşcinselliğin hükmü bulunmamaktadır. Gusül’de ağıza, buruna su vermek gerekmez. Oruçta kefaret yoktur. Kuranda İslam ve iman ayrıdır. Tövbe kefaretten daha büyük cezadır. İslam’ın din bilgisi kaynağı akıl ve Kur’an dır. İslam’ın şartı beş değildir. Kuran’ın bütün emirleri İslam’ın şartıdır. Kuran’a gidip fıkhın, tasavvufun, kelamın, hüküm ve kurallarını gözden geçirip değiştirmenin temel kuralı şudur: Günümüzün şartlarına göre ayetleri insanın, toplumun, yararına göre yorumlamaktır. Kuran’ın amacı insanın yararıdır. Evet sayın hocam günümüzde yukarıda belirtilenleri bazıları ters gibi geliyor insana, Bu hususta sizin görünüz nedir?

Cevap

Yukarıdaki listede yer alan ve reforme edilmesi gereken hususlara örnek olarak zikredilen maddeler arasında birtakım doğrular yanında, eksikler ve yanlışlar da mevcut. Hatta çoğunluğunu böyle maddeler oluşturuyor. Bu maddelerden her biri üzerinde müstakil olarak durmak hayli zaman ve yer işgal edecektir. Dolayısıyla meseleyi “esastan” ele alırsak, hem yanlışın nerede yapıldığı ortaya çıkmış, hem de bu maddelerden her birinin cevabı zımnen de olsa verilmiş olacaktır.

  1. Bütün mesele, “İslam’ın din bilgisi kaynağı akıl ve Kur’an dır” cümlesinde. Bu hüküm cümlesinin kendisi bile Kur’an’a aykırıdır! Zira bizzat Kur’an bize Hz. Peygamber (s.a.v)’e itaat ve ittiba etmemizi, O’na muhalefet etmememizi emrediyor. Bu türlü ayetleri “Peygamber’e itaatten maksat O’nun tebliğ ettiği Kur’an’a itaattir” gibi saçma sapan yorumlarla devre dışı bıraktığınız zaman Kur’an üzerinde istediğiniz gibi hüküm yürütebiliyorsunuz! Herkesin Kur’an’ı dilediği gibi yorumlama “özgürlüğüne” sahip olduğu söylemi, Din’de reform yandaşlarının karakteristik özelliğidir. Protestanlığın kurucusu Luther, Calvin ve Zwingli’nin söyleminden bunun ne farkı var?
  2. Sünnet olmadan ne Kur’an’ı doğru anlamak, ne de İslam’ı hayata yansıtmak mümkündür. “Gusülde ağza ve buruna su vermek gerekmez” diyenler acaba Kur’an’ın neresinde gusül şöyle alınır, şuraları yıkamak gerekmez” gibi bir hüküm görmüşler? Sadece gusül değil, namaz, oruç, hac, zekât gibi temel ibadetlerin hiçbiri Sünnet’e müracaat etmeden yerine getirilemez! Getirilebilir diyen varsa buyursun, göstersin.
  3. Din’de reform talebi, Din’in yapısından ve özünden değil, İslam’a yabancı değer yargılarına Din gibi bağlananların, bu değer yargılarıyla bağdaşmayan İslamî hüküm ve ilkelerin değişmesi gerektiği düşüncesinden/vehminden kaynaklanmaktadır.
  4. Din, her bozuk anlayış paralelinde “değişmek ve dönüşmek” için değil, değil, bozulan yapı ve anlayışları “değiştirmek ve dönüştürmek” için gönderilmiştir. Dolayısıyla “Din’de reform” söyleminin de reforme edilerek düzeltilmesi gerekir!

Milli Gazete – 18 Mart 2007