İlk yazımı, bu yıl biraz uzun süren aradan sonra köşemde yeniden yer almanın hazzını sizinle paylaşmaya ayırmak zaman ve yer israfı olacağından, sadece “hoş bulduk” demekle yetineceğim. Bu zaman zarfında yurt içinden ve dışından, telefonla arayarak veya e-mail göndererek “Yazılarınızı göremiyoruz; yoksa bitti mi?” diyen gönül dostlarına müteşekkirim. Elbette bitmedi. Kendimi bu kadar rahat ifade edebildiğim bu köşeyi kolay bırakır mıyım?!
Bir süre önce Konya‘dan arayan ve öğretmen olduğunu belirten bir kardeşim, ez-Zebîdî‘nin Tecrid-i Sarîh‘ini yeniden tercüme ettiğini … Devamını Oku
“Anadilde İbadet” Meselesine Tetimme
“Anadilde ibadet” meselesine tetimme olarak bugün, merhum Abdülhayy el-Leknevî‘nin Mecmûatu’r-Resâil‘inde (IV. cilt) yer alan Âkâmu’n-Nefâis fî Edâi’l-Ezkâr bi Lisâni’l-Fâris adlı risalesinden söz edeceğim. Adından da anlaşılacağı gibi bu risalede el-Leknevî merhum, Arapça dışında Farsça veya başka herhangi bir lisanla zikir, tekbir, tehlil, dua, hutbe, kıraat… vb. hususların yerine getirilip getirilemeyeceğini tahkik etmiş. Adeti olduğu üzere Hanefî mezhebi fukahasından yaptığı bolca nakil ve derin tahkikat ile Fıkıh kitaplarında dağınık bir halde bulunan ilgili bahisleri derli-toplu hale getirerek istifadeye … Devamını Oku
Üsve-i Hasene
İbnu’l-Kayyım‘ın Zâdu’l-Me’âd‘ı ve el-Kastallânî‘nin el-Mevâhibu’l-Ledünniyye‘sinin, sistematiklerinin orijinalitesi bakımından ayrı bir yerde durduğu, bu eserleri tanıyanların malumudur. İbnu’l-Kayyım‘ın eseri, el-Kastallânî‘ninkine göre daha önce oluşturduğu için bu konudaki orijinalitenin öncelikle ona atfedilmesi doğru gibi görünse de, Zâdu’l-Me’âd‘ın, kendisine tekaddüm eden Kadı Iyâd‘ın eş-Şifâ‘sı, Kutbuddîn el-Halebî‘nin el-Mevridu’l-Henî Şerhu Siyeri Abdilğanî‘si gibi eserlerden istifadeyle hazırlanmış olabileceği düşüncesi, İbnu’l-Kayyım‘ın bu alanda “ilk” olmadığını söylememizi gerektiriyor…
Bu yazı, bu sahada “ilk” olma özelliğinin hangi esere ait olduğunu tartışmak olmadığından, buraya üç nokta koyup esas … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe Ve Anadilde İbadet-5
Bundan önceki 4 yazıda ortaya koymaya çalıştığım hususları da dikkatte tutarak İmam Ebû Hanîfe‘nin “anadilde ibadet” meselesindeki görüşü hakkında şu sonuçların ortaya çıktığını söyleyebiliriz:
İmam Ebû Hanîfe‘nin bu konudaki “cevaz” görüşü İmam Muhammed tarafından İmam Ebû Yusuf’dan nakledilmiştir..
İmam Ebû Hanîfe‘nin bu görüşünden döndüğünü nakleden Ali b. el-Ca’d da bunu İmam Ebû Yusuf‘tan nakletmiş olmalıdır. Zira onun İmam Muhammed ile teşrik-i mesaide bulunduğuna dair herhangi bir kayda rastlayamadım. Öyle olsa bile İmam Muhammed‘in de bu görüşü İmam … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe Ve Anadilde İbadet-4
Öncelikle İmam Ebû Hanîfe‘nin “anadilde ibadet“e cevaz verdiğini bildiren naklin durumuna bakalım:
İmam Muhlammed‘in el-Câmiu’s-Sağîr‘inde (94) bu görüş şöyle nakledilmektedir: “Muhammed, Ya’kub (İmam Ebû Yusuf)’dan, o da Ebû Hanîfe’den…”
Görüldüğü gibi İmam Muhammed bu içtihadı İmam Ebû Hanîfe‘den doğrudan değil, İmam Ebû Yusuf aracılığıyla aktarmaktadır. İmam Ebû Yusuf‘un bir diğer öğrencisi ve başta el-Buhârî olmak üzere birçok Hadis imamının hocası olan büyük Hanefî muhaddis Ali b. el-Ca’d ise İmam Ebû Yusuf‘tan, İmam Ebû Hanîfe‘nin bu içtihadından döndüğünü nakletmiştir. İşbu … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe Ve Anadilde İbadet-3
İmam Ebû Hanîfe‘nin “anadilde ibadet” meselesindeki içtihadı konusunda şu hususları tesbit etmemiz gerekiyor:
Elimizdeki kaynaklar İmam’ın bu konudaki görüşünün delilleri hakkında bizzat kendisinden nakledilmiş herhangi bir veri zikretmiyor.
Bu durum, İmam‘ın bu meseledeki delilleri konusunda “bir anlamda” spekülatif bir gerekçelendirme yapıldığını söylememizi mümkün kılmaktadır. Dolayısıyla “İmam‘ın bu meseledeki delili şudur” tarzındaki yaklaşımlar konusunda ihtiyatı elden bırakmamak en doğrusu.
İmam bu meselede –bilebildiğimiz kadarıyla– diğer bütün müçtehidlerden ayrılmıştır.
Elbette –bir önceki yazıda da söylediğim gibi– bu durum tek başına İmam‘ın bahse konu … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe ve Anadilde İbadet-2
“Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. Şüphesiz onu toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve okutmak bize aittir. O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et. Sonra şüphen olmasın ki onu açıklamak da bize aittir.” (75/el-Kıyâme, 16-9)
Bu ayet, “Kur’an” tanımında lafzın da tıpkı mana gibi göz ardı edilemeyecek merkezî bir yer tuttuğunu açık biçimde göstermektedir. Zira Efendimiz (s.a.v)’in, vahyin kelimelerini hemen ezberine almak için –belki de “telaş”a varan bir hassasiyetle– ayetleri Cebrail (a.s)’ın okumasının hemen … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe ve Anadilde İbadet-1
Anadilde ibadet konusunda gerek Y.N. Öztürk‘ün, gerekse bu meseleyi hararetle savunan diğer zevatın, görüşlerini İmam Ebû Hanîfe‘nin içtihadına dayandırmaya büyük bir özen gösterdiği dikkat çekiyor.
Bu zevata, “Eğer İmam Ebû Hanîfe‘nin içtihadları sizin için gerçekten vazgeçilmez ise, onun diğer içtihadları hakkında niçin aynı tavrı sergilemiyorsunuz?” diye sormanın anlamsız olduğunun farkındayım. Zira onların her biri aslında bütün müçtehid imamları geride bırakacak seviyede bir “kendinden menkul” içtihad mertebesi ihraz etmişlerdir ve böyle olduğu için meseleye İmam Ebû Hanîfe‘nin içtihadından delil … Devamını Oku
Nûh b. Ebî Meryem-4
İbnu’l-Mübârek, İbn Cüreyc ve Şu’be gibi Hadis ilminin dev isimleri kendisinden rivayette bulunduğu halde Hadis ulemasının Nûh b. Ebî Meryem‘in “hadis uydurucusu” olduğu konusunda ittifak ettiğini söylemek tam bir saptırmadır. Ehlince malumdur ki Şu’be (b. el-Haccâc) sadece güvenilir ravilerden rivayette bulunmakla ünlenmiş bir Hadis imamıdır. İbn Adiyy de onun hakkında “Zayıf bir ravi olmakla birlikte hadisi yazılır” demiştir. el-Muvaffak el-Mekkî‘nin zikrettiğine göre Nûh b. Ebî Meryem vefat ettiğinde İbnu’l-Mübârek, ta’ziye için onun kapısından günlerce ayrılmamıştır.
Bütün bunlar, Nûh … Devamını Oku
Nûh b. Ebî Meryem-3
Ahmed Naim merhumun da isabetle vurguladığı gibi, söz konusu rivayetin el-Halîlî’nin el-İrşâd‘ındaki (347-8) varyantı şöyledir: “Kur’an’ın sure sure faziletleri konusunda (meçhul) bir adamdan, o, İkrime’den, o da İbn Abbâs’tan (bir hadis) rivayet etmiştir. “Bunu nasıl rivayet ediyorsun?” dendiğinde, “Çünkü insanlar İbn İshâk’ın megazisi ve başka şeylerle iştigal etmekteydiler. Ben de onları Kur’an okumaya teşvik ettim” dedi.”
Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim: Nûh b. Ebî Meryem, biyografisini veren hemen herkesin belirttiği gibi Fıkıh ilmini İmam Ebû Hanîfe’den ve … Devamını Oku