Nûh b. Ebî Meryem-3

Ebubekir Sifil2003, Gazete Yazıları, Temmuz 2003

  1. Ahmed Naim merhumun da isabetle vurguladığı gibi, söz konusu rivayetin el-Halîlî’nin el-İrşâd‘ındaki (347-8) varyantı şöyledir: “Kur’an’ın sure sure faziletleri konusunda (meçhul) bir adamdan, o, İkrime’den, o da İbn Abbâs’tan (bir hadis) rivayet etmiştir. “Bunu nasıl rivayet ediyorsun?” dendiğinde, “Çünkü insanlar İbn İshâk’ın megazisi ve başka şeylerle iştigal etmekteydiler. Ben de onları Kur’an okumaya teşvik ettim” dedi.”

Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim: Nûh b. Ebî Meryem, biyografisini veren hemen herkesin belirttiği gibi Fıkıh ilmini İmam Ebû Hanîfe’den ve Megazi‘yi İbn İshâk‘tan almış birisidir ve bunlar, çok iyi bilindiği gibi dönemin Fıkıh ve Siyer/Megazi sahalarının zirve isimlerindendir. Nûh b. Ebî Meryem de –biri İmam Ebû Hanîfe hayattayken, diğeri de İmam Ebû Yusuf döneminde olmak üzere– iki kere kadılık görevi yapmıştır. Her iki dönemde de her iki imamdan büyük yardımlar gördüğü kaynaklar tarafından belirtilmektedir.

İmdi, böyle birisinin, bizzat ders aldığı ve kariyerini borçlu olduğu hocalarına ve onların ilimlerine karşı menfi bir tavır alması ve hele bizzat kadılık yaptığı halde kendisinden müstağni kalamayacağı Fıkıh ve Siyer/Megazi ilmiyle insanların iştigal etmesinden rahatsızlık duyacağı –normal şartlar altında– düşünülemeyeceğine göre, Kur’an‘ın faziletleri hakkında uydurulduğu söylenen bu hadis, el-Halîlî‘nin yukarıda mezkûr senette “meçhul bir adam” olarak verdiği kişi tarafından uydurulmuş olmalıdır. Hadisenin böyle cereyan ettiğini düşündüğümüzde, “İkrime, İbn Abbâs’tan…” şeklindeki senetle Kur’an’ın faziletlerini sure sure anlatan bu rivayete İkrime’nin arkadaşlarında rastlanmadığı halde sen, onu nereden aldın? sorusunu soran kişi Nûh b. Ebî Meryem, “İnsanların, Kur’an’dan yüz çevirip Ebû Hanîfe’nin fıkhı ve Muhammed b. İshâk’ın megazisi ile iştigal ettiğini gördüm. Bunun üzerine ben de Allah rızası için bu hadisi uydurdum” cevabını veren kişinin de işte bu “meçhul adam” olduğunu söylemek durumundayız.

Bunu böyle söylemek durumundayız, zira 173/789 yılında vefat etmiş olan Nûh b. Ebî Meryem‘in, 104/722 yılında vefat etmiş olan İkrime ile görüşmüş olması mümkün değildir. Şu halde Nûh b. Ebî Meryem‘in İkrime ile görüştüğü izlenimini veren –ve bir önceki yazıda el-Hâkim‘den naklen verdiğim– siyak itimada şayan görülemez. İkrime ile aralarında “meçhul” bir kişi bulunduğunu tasrih eden el-Halîlî‘ye ait naklin ne anlattığını da az yukarıda gördük.

Öyleyse şunu söylemeliyiz: Nûh b. Ebî Meryem‘in, “hadis uydurduğunu bizzat itiraf eden bir kişi” olarak takdim edilmesi doğru değildir.

Meselenin belki de en ilgi çekici noktası şu: Yine merhum Ebû Gudde‘nin belirttiğine göre ne uydurma hadisleri zikretmek maksadıyla kaleme alınmış kitaplarda ne de tefsirlerde Kur’an‘ın faziletleri konusunda Nûh b. Ebî Meryemİkrimeİbn Abbâs kanalıyla aktarılmış bir tek rivayet dahi mevcut değildir.

Milli Gazete – 17 Temmuz 2003