(Bir önceki yazı için buraya tıklayın.) İmam eş-Şâfi’î şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen (sahih) hadislerin gereği neyse, benim görüşüm odur; isterse o hadisleri benden işitmemiş olun.”
Yine şöyle demiştir: “Hakkında görüş beyan ettiğim her meselede, Hz. Peygamber (s.a.v)’den, Hadisçiler nazarında benim görüşümün tersini bildiren bir haber sabit olmuşsa bilin ki ben hayatımda ve ölümümden sonra o görüşümden döndüm.”
İmam eş-Şâfi’î’den bu minvalde pek çok söz nakledilmiştir. İbn Ebî Hâtim, el-Beyhakî ve onun biyografisini yazan başka pek çok alimin eserlerinde bu ve benzeri nakiller mavcuttur.
Bu sarih ifadeler, ilk bakışta İmam eş-Şâfi’î’nin hiçbir sahih hadisi reddetmediğini ve “sahih hadisler ne diyorsa benim mezhebim odur” tavrında olduğunu anlatıyor gibi görünse de, pratik böyle değildir. Zira onun, pek çok sahih hadisi, mensuh olduğu, tercihe şayan olmadığı… gibi birçak sebeple amele konu etmediği bilinmektedir.
Mesela “Oruçluyken kan aldıran da, alan da iftar etmiştir” hadisi böyledir. 19 sahabîden gelen ve aralarında Ebû Dâvûd, et-Tirmizî, en-Nesâî, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, et-Tahâvî’nin de bulunduğu pek çok Hadis imamının naklettiği bu hadis İmam eş-Şâfi’î’ye göre mensuhtur. [1]Bkz. İhtilâfu’l-Hadîs, 143-4.
Keza, attan düşüp kalçasını incittiği için ayakta namaz kıldıramayan Hz. Peygamber (s.a.v)’in, “İmam kendisine uyulmak içindir. Binaenaleyh o ayakta namaz kılarsa siz de ayakta kılın; oturarak kılarsa siz de oturarak kılın” buyurduğunu aktardıktan sonra, Efendimiz (s.a.v)’in, vefat hastalığında oturarak namaz kıldırdığını, cemaatin ise ayakta kıldığını naklederek, bu uygulamanın diğerini nesh ettiğini söylemiştir.[2] a.g.e., 66-8.
Bu konudaki diğer pek çok örnek için onun adını verdiğim eserine bakılabilir…
Bütün bu örneklerde İmam eş-Şâfi’î’nin, esas aldığı hadise muhalif hadisin mensuh olduğunu söylemesiyle, el-Kerhî’nin, “İmamlarımızın görüşüne aykırı hadisler mensuhtur” demesi arasında ne fark vardır?
Keza kendisi de Şafiî mezhebine mensup olan es-Suyûtî, istidlal metotlarını bilmediği için her sahih hadis ile amel edileceğini zanneden kimselerden yakınır ve muhtelif mezhep mensuplarının ve bu arada Şafiîler’in amel etmedikleri sahih hadisler bulunduğunu söyler. Bunlar arasında el-Buhârî ve Müslim’in her ikisi veya biri tarafından rivayet edilen, Hz. Peygamber (s.a.v)’in namazda kıraate başlarken besmele okumadığını, (yukarıda zikrettiğim) imam ayakta kılıyorsa cemaatin de ayakta, imam oturarak kılıyorsa cemaatin de oturarak namaz kılmasını söylediğini, imam “Semi’allâhu limen hamideh” dediğinde “Rabbenâ leke’l-hamd” deneceğini, teyemmümün, elleri toprağa bir kere vuruşla yapılacağını… bildiren hadisler mavcuttur. [3]Bkz el-Hâvî, II, 397
Ebu’l-Velîd Musa b. Ebi’l-Cârûd ve Ebu’l-Velîd Hassân b. Muhammed en-Nîsâbûrî (her ikisi de İmam eş-Şâfi’î’nin ashabındandır), “Şâfi’î, “Hadis sahih ise benim mezhebim odur” dediğine ve “Oruçluyken kan aldıran da, alan da iftar etmiştir” hadisi de sahih olduğuna göre biz, onun mezhebi olarak bu hadisi esas alırız” demişlerdir. [4]Bak. es-Sübkî, Ma’nâ Kavli’l-İmâm el-Muttalibî…, 15, 100, 106
Ocak 2012 – Milli Gazete