Öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizasyonu ve geniş bir akademisyen kadrosunun katılımıyla geçtiğimiz hafta başlayıp biten istişare toplantısının yerinde bir gelişme olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Ülkemizde maalesef yıllardır medyanın belirlemesine terkedilmiş bulunan dinî/ilmî meseleler, ele alınış biçimi ve maksadındaki sakatlıklar dolayısıyla şimdiye kadar zihinlerde sadece “tartışma alanları” olarak kaldı. Medyanın önce “problem”e dönüştürüp, sonra da çözümsüzlüğe terkettiği konuları takdim ediş tarzından, “ilim adamı” olarak kitlelere önüne çıkartılan bir kısım zevatın üslubuna ve bakış açısına kadar bir yığın etken, en … Devamını Oku
İslam Modernistleri ve Yahudilik
Evliliğe giden süreçten nikâh akdine ve kadının hamileliğine, çocuğun dünyaya gelmesinden sünnet edilişine, ergenlik çağına ilk adım atışından evliliğine, hayatının çeşitli dönemlerinden ölümüne, hatta ölüm sonrasına kadar bir Yahudi’nin bütün hayatı dinî/kültürel ritüellerle donatılmıştır. Mevsimlerin bile dinî içeriğe büründürülerek simgesel anlamlar kazandığı Yahudi kültüründe gelenek ile dinî inanç o denli iç içedir ki, bu iki alanı birbirinden ayırmak adeta imkânsızdır. Yaygın kanaatin aksine Yahudi Kutsal Kitap Külliyatını oluşturan kitaplar Tevrat’ın bölümlerinden ibaret değildir. Tevrat hakkında Yahudi din … Devamını Oku
Şura Üzerine
İki yazı önce verdiğimiz çay molası uzayacak gibi görünüyor. Zira özel cevap verdiklerim yanında buraya aktarılmayı hak eden iletiler de gelmeye devam ediyor. Hanifi Sarıhan kardeşime, uzunca mesajı ve yapıcı tenkitleri için teşekkür ediyorum. Ehl-i Sünnet duruşun ihyası gibi kutlu ve fakat münferit faaliyet vüs’atini çok aşan bir maksadın gerçekleştirilmesi yolunda bir küçük katkı sağlayabilmiş, bir ışık yakabilmişsem kendimi dünyanın en bahtiyar insanı sayarım. Zira artık “insanlığın kurtuluşu İslam’dadır” sözünün neredeyse hiçbir anlamı yok. Çünkü ardından hemen … Devamını Oku
Kadının Şahitliği Meselesi ve Bir İtiraz – I
Salı günkü yazımda, Marife dergisinin 1. sayısında yer alan bir makale üzerinde dururken “Çağdaş (daha Türkçesi “Batılı”) değer yargılarının etkisi altında ezilen ve İslam’ı, “özür dileyici” bir tavırla “savunduğunu zanneden” bu yaklaşım, bir ayet ya da hadise yöneltilen Batılı ya da Batı patentli bir eleştirinin aslında İslam’a yöneldiğini bir türlü fark edemiyor. “Bu eleştiri bu ayeti böyle anlayanları, ya da bu hadisi eserinde zikredenleri hedefler, İslam’ı değil” demekle, aslında içi boşaltılmış bir İslam’ı savunduğunu sanıyor ve tabii … Devamını Oku
Din, Mucize ve Rasyonel Düşünce
Mucize konusundaki yazıların ilkinin ardından e-posta adresime şöyle bir mesaj aldım: “İnsanlığın uzaya gittiği bir zamanda yaşıyoruz ve siz mucize “rivayetleri” ile iştigal ediyorsunuz. Kendinizi “rasyonel düşünme keyfinden” niçin mahrum ediyorsunuz?..” Buraya aktardığımdan biraz daha uzun olan ifadeler içinde aklımda kalan bunlar oldu. Mesaj sahibi ile kişisel polemiğe girerek meseleyi “kapalı devre” işlemek istemediğimden, kendisine cevap yazmaktansa buraya taşımayı tercih ettim. Ancak dilerse yine de yazışabiliriz. Hemen söyleyeyim ki, doğrusunu isterseniz “rasyonel düşünme keyfi” ifadesini kullanmakla rasyonalitenin … Devamını Oku
Modernistler ve Mucize – III
Hz. Peygamber (s.a.v)’e Kur’an dışında mucize verilmediğini söyleyenlerin ileri sürdüğü 29/el-Ankebût, 48-51. ayetlerinde, geçen yazıda söylenenlere temel oluşturan bir husus mevcuttur. Zira bu ayetlerde Hz. Peygamber (s.a.v)’e, “mucizelerin ancak Allah katında” olduğunu söylemesi emir buyurulmaktadır. Bunun anlamı, mucizenin ancak Allah Teala murad ettiğinde vuku bulabileceğidir. Gerek bu ayetlerden, gerekse bahse konu iddiaya dayanak olarak ileri sürülen diğer Kur’an beyanlarından hareketle Efendimiz (s.a.v)’e kevnî mucize verilmediğini söylemek doğru olsaydı, aynı şeyi pekala diğer peygamberler hakkında da ileri sürmek … Devamını Oku
Modernistler ve Mucize – II
Şimdi bu ayetlerin konuya delaletleri üzerinde kısaca duralım: İlk ayet (6/el-En’âm, 35), Hz. Peygamber (s.a.v)’in, her istediği zaman mucize gösterme kudretine sahip olmadığını, ancak Allah Teala dilediği zaman mucize gösterebileceğini anlatmaktadır. Zaten İslam alimleri de gerek Hz. Peygamber (s.a.v)’in, gerekse diğer peygamberlerin mucizeleri üzerinde dururken bu noktayı vurgulamış ve onların, ancak Allah Teala dilediği zaman mucize izhar edebileceklerini belirtmiştir. (Bkz. Nûreddîn es-Sâbûnî, Mâturîdiyye Akaidi, 111.) İkinci ayette (21/el-Enbiyâ, 5-6) Hz. Peygamber (s.a.v)’e Kur’an dışında bir mucize verilip verilmediğine ilişkin herhangi bir … Devamını Oku
Modernistler ve Mucize – I
“Kutsal” kavramını hayatın dışına itmeye azmetmiş olan Modernistler’in, “feslefî aklı” kutsamak suretiyle merkeze yerleştirmesi başlı başına bir garabet…Bu garabetin doğal bir uzantısı da –hadislerin sıhhati ve bağlayıcılığı konusunda ortaya atılan şüphelerle de bağlantılı olarak– Hz. Peygamber (s.a.v)’in mucizelerinin inkârı. Bu yaklaşımı, diğer konularda yaptıkları gibi Kur’an’dan refere etmeye çabalamaları da alışık olduğumuz bir tavır. Önce başvurdukları ayetlerden bazılarını görelim: “Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir … Devamını Oku
“Kur’ansız İslam”ı Kim İstiyor?
Okuyucu sorularına cevaplardan oluşan yazılara kısa bir süre “zorunlu olarak” ara vermek durumundayız. Bu zorunluluk, bir yazar arkadaşın, e-posta adresime geçtiği bir mesajdan kaynaklandı. Konuyu kısaca arz edeyim: Kendisi, köşe yazısı yazdığı gazetede, benim Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi isimli çalışmamın ilk cildinden bir seri alıntı yaparak Kur’an-Sünnet ilişkisi üzerinde duruyor. Bu seri devam ederken, adı geçen çalışmanın konusunu teşkil eden zat-ı muhterem hayli alınıyor ve o da kendi köşesinde “Kur’ansız İslam Arayışları” başlıklı bir yazı yazıyor. Beni … Devamını Oku