“Ehlu’s-Sünne ve’l-Cemaa” terkibi, “Fırka-i Naciye”yi diğerlerinden ayıran iki temel hususiyete işaret etmektedir: “Sünnet” ve “Cemaat.” “Sünnet”, sadedinde bulunduğumuz konuda, Hz. Peygamber (s.a.v)’in talim ve irşadıyla inanılması gerektiği sabit olan hususları ifade etmektedir. İtikadî alanda bu tabir, Hz. Peygamber (s.a.v)’den geldiği sabit olan hususlara iman eden kimse veya grubun Fırka-i Nâciye’ye dahil olması demektir. “Sünnet”le ayrılmaz bir ilişkisi bulunan “Cemaat” tabirinin ise, genellikle hatalı olarak “çoğunluğu teşkil edenler” anlamını ifade ettiği düşünülür. Oysa bu tabir “hakkın temsilcisi olma”yı … Devamını Oku
Dâru’l-Hikme Hakkında
Bazı okuyucular, daha önce bu köşede açılışı vesilesiyle kendisinden söz ettiğim Daru’l-Hikme’nin kuruluş amacı, hedefleri vs. hakkında daha fazla bilgi istiyor. Daru’l-Hikme, modernleşmenin geldiği son aşama olan “küreselleşme” ile birlikte İslam dünyasında yaşanan “değerler çözülmesi”nin bizi, dünya hayatında küresel güç denkleminde var olmak bakımından bir yere götürmeyeceği gibi ahiret hayatımızı da tehlikeye atmakta olduğu temel tesbitinden hareket etmektedir. Bu temel tesbit, kimi başka bakış açılarıyla ortak payda teşkil ediyor izlenimi verse de, Daru’l-Hikme açısından şu esas farklılık … Devamını Oku
İsimler ve Bilinçaltı Atraksiyonları
Türk filmlerindeki “imam” tiplemesini bilirsiniz. Eciş-bücüş, şehvet düşkünü, biraz şizofren, dünyaperest, kesinlikle güvenilmez… İdeolojik “dürtü”lerle ısrarlı bir şekilde sürdürülen imajinatif beyin yıkama faaliyetinin beş para etmez malzemelerinden biridir o. İslam coğrafyasından başka herhangi bir kültür havzasında (komünist ve faşist uygulamalar hariç) öz kimlik kodlarıyla bu derece hoyratça “oynandığını” göremezsiniz. Filmlerdeki bu tiplemenin, topluma, dine ve din adamına nasıl bakması gerektiğini dikte etme çabasının ürünü olduğunu kim inkâr edebilir?.. İşin “görünen” yanını teşkil etmesi sebebiyle madalyonun bu yanı, … Devamını Oku
İki Tarz-ı Telakki
Bir Okuyucum şu meşhur örneği tekrar ederek soruyor: “Anlamakta zorluk çektiğim şey şu: Ben doktorum. Şu anda benim hocam durumunda bulunan iki profesör bayan var. İkisi de dünya çapında insanlar. Bir tanesi zamanında Türkiye matematik şampiyonu olmuş. Öbürü üniversite imtahanlarında dereceye girmiş. Süper zekâ insanlar. Şimdi size sorum şu: Bu ikisinin şahitliği ilkokulu bile zor bitirmiş bir erkeğin şahitliğine eşit mi olacak? Bunlar akıl olarak eksikler mi? Tek tek bunların aklı ilkokulu bile zor bitirmiş erkekten az mı? … Devamını Oku
Hadis’i Feda Ederek “Din’i Kurtarmak”
Temel Hadis kaynaklarının hemen tamamında nakledilen bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v) bir bayram namazında kadınlar cemaatine özel olarak hitap etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Aklı ve dini noksan olanlar içinde sizin kadar akıl sahiplerine galebe çalanını görmedim.” Orada bulunan kadınlardan dirayet sahibi birisi, buradaki “akıl ve din noksanlığı”ndan maksadın ne olduğunu sorunca Efendimiz (s.a.v) şöyle bir açıklama yapmıştır: “Akıl noksanlığı, iki kadının şahadetinin bir erkeğin şahadetine denk tutulmasıdır. Din noksanlığı ise (ay hali sebebiyle) Ramazan’da oruç tutmamanız … Devamını Oku
“Olumlu Ayrımcılık”
Bana göre “İslam’ın faize bakışı” meselesini İslamî esaslar üzerine inşa edilmemiş bir yapılanmada İslamî bir çözüme kavuşturmak nasıl mümkün değilse, “İslam’da kadın” meselesini de aynı çerçevede değerlendirmek gerekir. Faizi haram kabul etmekle çağdaş ekonomi doktrinlerinden ayrılan İslam nazarında faizli bir işlem, ekonomik olmaktan daha önce “dinî” bir durum (olumsuzluk) ifade etmesi bakımından “haramlar” kategorisindedir ve bu sorunun “İslamî” olarak nitelendirilebilecek işlevsel çözümü, faiz meselesine münhasır parçacı arayışlarla bulunamaz. İslam’da kadının statüsüne ilişkin tartışmalarda gözden kaçırılan en temel … Devamını Oku
DİB İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi Üzerine – II
Klasik kaynaklarda dinî hükümler için zikredilen örneklerle yetinilmesinin de, bu noktada seçilen olumsuz örneklerin günümüz anlayışı ile karşı karşıya getirilerek peşinen mahkûm edilmesinin de yanlış olduğunu vurgulayan 6. madde –soyut olmakla birlikte– oldukça yerinde. Son derece önemli bir hususu ela almakla birlikte, birşey söylememesiyle dikkat çeken yedinci maddeyi yorumsuz olarak aynen alıyorum: “Dinî hükümlerin zaman ve mekân bağlamında değişmesi, temel itikat ve ahlak esaslarında ve ibadetlere ilişkin dinî metinlerin açık hükümlerinde söz konusu olmayıp, genelde ibadetlerin ifasının … Devamını Oku
DİB İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi Üzerine – I
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçtiğimiz hafta düzenlediği “Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı”nın sonuç bildirgesi olarak açıklanan metin gerçekten önemli değerlendirmeler içeriyor. Önemine binaen sözkonusu metin hakkında dikkat çekilmesi gereken hususları özetlemeye gayret ederek birkaç yazı halinde sizinle paylaşmak istiyorum. Arz edeceğim hususlar, bildirge metninde yer alan maddelerle aynı sıralama içinde olacak. Birinci maddede dinî metinlerin (Kur’an ve hadisler) anlaşılması ve yorumlanmasında izlenen yöntemlerin “gelenekçi” ve “modernist” şeklinde bir ayrıma tabi tutulmasının doğru olmadığı vurgulanıyor ve her iki yöntemden … Devamını Oku
Diyanetin İstişare Toplantısı Üzerine
Öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizasyonu ve geniş bir akademisyen kadrosunun katılımıyla geçtiğimiz hafta başlayıp biten istişare toplantısının yerinde bir gelişme olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Ülkemizde maalesef yıllardır medyanın belirlemesine terkedilmiş bulunan dinî/ilmî meseleler, ele alınış biçimi ve maksadındaki sakatlıklar dolayısıyla şimdiye kadar zihinlerde sadece “tartışma alanları” olarak kaldı. Medyanın önce “problem”e dönüştürüp, sonra da çözümsüzlüğe terkettiği konuları takdim ediş tarzından, “ilim adamı” olarak kitlelere önüne çıkartılan bir kısım zevatın üslubuna ve bakış açısına kadar bir yığın etken, en … Devamını Oku
Gündem
Bazı okuyucular bu köşede “sıcak gündem” konularının işlenmeyişini garip karşıladıklarını belirtiyor ve bunun sebebini soruyor. Bu köşenin takipçileri için cevabının sorun olmadığını düşündüğüm bir soru bu; ama yine de bir açıklama yapmaya ihtiyaç bulunduğu anlaşılıyor. Gazete okuyucusunun gündemi izleme ve okuduğu gazetenin gündem maddesi/maddeleri hakkındaki yaklaşımını öğrenme arzusu, yazarlardan birisinin “kendi gündemi” ile sınırlı yazıları sebebiyle hayata geçirilme şansını kaybetmez. Elbette sıcak gündemi yansıtmak günlük bir gazete için mevcudiyetinin gereği olduğundan, o gazetenin bütün yazarlarının müştereken bu … Devamını Oku