Hamidullah hakkında kullanılan “sapık” nitelemesi, bazı görüşlerinin Ehl-i Sünnet’e aykırı olduğu anlamına geliyorsa buna bir diyeceğim yok. Ama devam eden yazılarda görüleceği gibi muhatabım bu kelimeye, bu anlamdan daha fazlasını yüklüyor. “Hamidullah hocanın Batı’da kaç insanın hidayetine vesile olduğu sorusunun cevabı bir yana…” CEVAP “Şahsen ben, onun bir tek kişinin hidayetine vesile olduğunu sanmıyorum. Diyelim ki bütün Avrupanın müslüman olmasına sebep oldu. Ama kendisi sapık veya kâfir ise bunun ne önemi olur ki? Edison dünyayı aydınlattı diyorlar. … Devamını Oku
Hanefi Mezhebi ve Hadis
Çoğu kimse içim “malumun ilamı” olsa da, Hanefi mezhebi-Hadis ilişkisi konusunda bazı okuyucuların kanaat netliğine kavuşma ihtiyacını karşılamak için bu meseleyi –kısaca da olsa– bir daha ele almadan edemedim. İbn Hazm, İbn Teymiyye, İbnu’l-Kayyım, İbn Hacer gibi farklı mezheplere mensup alimlerin başta İmam-ı Azam olmak üzere Hanefi mezhebi imamlarının –değil sahih hadisi–, zayıf hadisi bile kıyastan önde tuttuğunu tasrih eden ifadeleri ortadayken, bu mezhebin Hadis’i ihmal ettiği ya da Hadis müktesebatının “yetersiz” olduğu yolundaki iddialar havada kalmaya … Devamını Oku
Hz. Peygamber ve Gayb
Gaybdan haber veren hadislerin –Hz. Peygamber (s.a.v)’in gaybı bilemeyeceği gerekçesiyle– ihtiyatla karşılanması gerektiği söylemine yabancı değiliz. Nitekim Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım da çalışmasının Tevhid bahsinin –Cuma gününün özelliklerinden bahseden– 11. hadisi hakkında, “Hadisi Ebu Hureyre’den Muslim rivayet etmiştir. Kıyametin ne gün kopacağı gaybdır. Kur’an ise gaybın yalnız Allah tarafından bilinebileceğini söylemektedir” demek suretiyle ilgili hadisin güvenilirliği hakkında –zımnen– olumsuz kanaat beyan etmektedir. Yine meseleyi tekil olarak bu hadise indirgemeden, ilke planında konuşacak olursak, öncelikle Kur’an’ın, gaybın … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-3
Din’in, Peygamber’in rehberliğinde ama artık O’nun fizik varlığı olmaksızın yaşanmaya başladığı ilk dönem Sahabe dönemidir. Bu dönemin, Din’i Peygamber’den telakki eden ilk neslin, yani ilk İslam toplumunun kendi ayakları üstünde durma tecrübesini yansıtması dolayısıyla ayrı bir önemi haiz bulunduğu muhakkaktır. Klasik usullerin temellerinin “beşer tecrübesi” bağlamında ilk referansını Sahabe kuşağının oluşturmasının esprisi burada yatmaktadır. Zahid el-Kevserî şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v), ashabını Din’de fıkıh sahibi yapmış ve kendilerini istinbat yöntemleri konusunda eğitmişti. Hatta daha kendisi hayattayken Sahabe’den … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-2
Burada varoluşsal bir “bütün”den söz ettiğimiz için Kur’an Sünnet’e ve Hz. Peygamber (s.a.v) sonrası ilmî ve/dolayısıyla metodolojik faaliyetlere aşkın, bu ikisi de Kur’an’ı içkindir demek durumundayız. Yahya b. Ebî Kesîr’in “Sünnet Kitab’a hakim konumdadır” ve İmam el-Evzâ’î’nin, “Kur’an’ın Sünnet’e ihtiyacı, Sünnet’in Kur’an’a ihtiyacından daha fazladır” (ed-Dârimî, Mukaddime, 49; İbn Abdilberr, Câmi’u Beyâni’l-İlm, 563-4) tarzındaki sözlerini ve İmam eş-Şâfi’î’nin tebliğ sahibi tarafından nakledilen sözünü (“Ümmet’in söylediklerinin tamamı Sünnet’in, Sünnet’in tamamı da Kur’an’ın şerhidir. Kur’an’ın tamamı ise Yüce Allah’ın … Devamını Oku
İki Tarz-ı Telakki
Bir Okuyucum şu meşhur örneği tekrar ederek soruyor: “Anlamakta zorluk çektiğim şey şu: Ben doktorum. Şu anda benim hocam durumunda bulunan iki profesör bayan var. İkisi de dünya çapında insanlar. Bir tanesi zamanında Türkiye matematik şampiyonu olmuş. Öbürü üniversite imtahanlarında dereceye girmiş. Süper zekâ insanlar. Şimdi size sorum şu: Bu ikisinin şahitliği ilkokulu bile zor bitirmiş bir erkeğin şahitliğine eşit mi olacak? Bunlar akıl olarak eksikler mi? Tek tek bunların aklı ilkokulu bile zor bitirmiş erkekten az mı? … Devamını Oku
“Olumlu Ayrımcılık”
Bana göre “İslam’ın faize bakışı” meselesini İslamî esaslar üzerine inşa edilmemiş bir yapılanmada İslamî bir çözüme kavuşturmak nasıl mümkün değilse, “İslam’da kadın” meselesini de aynı çerçevede değerlendirmek gerekir. Faizi haram kabul etmekle çağdaş ekonomi doktrinlerinden ayrılan İslam nazarında faizli bir işlem, ekonomik olmaktan daha önce “dinî” bir durum (olumsuzluk) ifade etmesi bakımından “haramlar” kategorisindedir ve bu sorunun “İslamî” olarak nitelendirilebilecek işlevsel çözümü, faiz meselesine münhasır parçacı arayışlarla bulunamaz. İslam’da kadının statüsüne ilişkin tartışmalarda gözden kaçırılan en temel … Devamını Oku
Fetva ve Bilinç
İmam Ebî Hanîfe bugün yaşıyor olsaydı, kişinin, Arapça telaffuz ile herhangi bir problemi olmasa bile eğer isterse namazda Kur’an’ın başka dillerdeki meali ile namaz kılmasını tecviz eden fetvayı yine verir miydi? (Her ne kadar kaynaklar onun bu fetvadan döndüğünü ve bu konudaki son kavilinin diğer imamlarınkiyle aynı olduğunu yazıyor ise de, burada bizim için önemli olan bu değil.) Yahut ezanın neticede bir “duyuru” olduğunu, dolayısıyla duyanların ezan olduğunu anlamaları şartıyla Arapça dışında herhangi bir dille de okunabileceğini … Devamını Oku
DİB İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi Üzerine – II
Klasik kaynaklarda dinî hükümler için zikredilen örneklerle yetinilmesinin de, bu noktada seçilen olumsuz örneklerin günümüz anlayışı ile karşı karşıya getirilerek peşinen mahkûm edilmesinin de yanlış olduğunu vurgulayan 6. madde –soyut olmakla birlikte– oldukça yerinde. Son derece önemli bir hususu ela almakla birlikte, birşey söylememesiyle dikkat çeken yedinci maddeyi yorumsuz olarak aynen alıyorum: “Dinî hükümlerin zaman ve mekân bağlamında değişmesi, temel itikat ve ahlak esaslarında ve ibadetlere ilişkin dinî metinlerin açık hükümlerinde söz konusu olmayıp, genelde ibadetlerin ifasının … Devamını Oku
Keşif, İlham, Rüya
“Mü’minin firasetinden sakının. Zira o, Allah’ın nuruyla bakar” (et-Tirmizî) hadisinde geçen “firaset”in keşif ve ilhama delalet ettiğini söylemek yanlış olmaz. Zira bütün varlığıyla Yüce Allah’a yönelen bir kimsenin, iktisap yollarından birisi olan bu mücahede ile bir ilim elde etmesinde şaşılacak bir husus yoktur. Keza Efendimiz (s.a.v)’in, salih rüyanın nübüvvet şubelerinden bir şube olduğunu haber verdiğini de biliyoruz: “Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırkaltı cüzünden bir cüzdür” (el-Buhârî, Müslim…) Ulema rüyayı üç kısma ayırarak ele almıştır: 1- Peygamberlerin rüyası. Bu … Devamını Oku