Fıkh’ın Beşerîliği ve İçtihadda İsabet-1

Ebubekir Sifil2007, Gazete Yazıları, Kasım 2007

el-Beğavî, 21/el-Enbiyâ, 79. ayetinin tefsiri esnasında içtihadda isabet meselesine değinir ve “her müçtehid içtihadında isabetlidir” diyenlerin, görüşlerini bu ayetin zahiriyle ve hata ettiği halde müçtehide sevap verileceğini bildiren hadis ile delillendirdiğini belirtir. Ardından da “Ehl-i re’y”in bu görüşte olduğunu söyler.

Müfessir el-Kurtubî de aynı ayetin tefsirinde, içtihad ederek farklı sonuçlara ulaşan müçtehidlerden sadece birisinin doğruya isabet, diğerlerinin ise hata ettiği görüşüne meyleder; ancak 33/el-Ahzâb, 334 ayetinin tefsirinde kesin bir ifade kullanarak bütün müçtehidlerin isabetli olduğunu belirtir. el-Âlusî de 3/Âl-i İmrân, 105 ayetinin tefsirinde bu görüşe meyleder.

Bu meselenin en tafsilatlı şekilde işlendiği eserlerden birisi, ez-Zerkeşî’nin el-Bahru’l-Muhît’idir.[1]Bkz. ez-Zerkeşî, el-Bahru’l-Muhît, VI, 240 vd. ez-Zerkeşî’nin de orada ortaya koyduğu gibi bu konuda İmamlardan gelen nakiller hayli ihtilaflı ve çelişkilidir. ez-Zerkeşî orada İmam Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, İmam eş-Şâfi’î ve Fukaha’nın ekseriyetinin, hakkın tek olduğunu söylediğini nakletmiştir.

Ancak bahsin devamında ez-Zerkeşî, “hak” ile “isabet”in ayrı kavramlar olduğunu söyler. Zira “hakk”ın tek olduğunu söyleyenler arasında bütün müçtehidlerin isabetli olduğunu söyleyenler de vardır. ez-Zerkeşî bu görüşü İmam Ebû Yusuf ve daha başka kimselere nisbet eder ki, Ebû Bekr el-Cassâs’tan bu naklin doğruluğunu teyit ediyoruz. O, Hanefîler’in, bütün müçtehidlerin isabetli olduğunu, Allah Teala katında ise hakkın tek olduğu görüşünü benimsediğini söyler.[2]el-Cassâs, el-Fusûl, IV, 297 vd..

Şafiî mezhebine mensup Hadis hafızı Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî ise ihtilaflı içtihadların hepsinin isabetli olduğunu ve zannî meselelerde müçtehidin içtihadı ne ise Allah Teala’nın hükmünün de o olduğunu söyler. Şunu da ilave eder: Dört Mezhep İmamı’ndan konuyla ilgili olarak yapılan iki farklı nakilden birisi budur. (Diğeri yukarıda ez-Zerkeşî’den naklen geçmişti.)

Yine es-Sâlihî, el-Mazerî’den naklen, içtihadî meselelerde ihtilaflı görüşlerin her birinin hak olduğu görüşünün Fukaha’nın ve Kelamcılar’ın muhakkiklerinin çoğunluğu tarafından benimsenen görüş olduğunun altını çizer.[3]Bkz. es-Sâlihî, Ukûdu’l-Cümân, 16 vd.

Konuyla ilgili eserlerde müçtehidlerin tamamının isabet ettiği görüşünün Mu’tezile’ye ait olduğunun tasrih edildiğini görüyoruz. Hatta bizzat es-Serahsî, el-Pezdevî gibi Hanefî alimlere ait eserlerde bu görüş Mu’tezile’ye nisbet edilerek çürütülme yoluna gidilmiştir.

Gerek bu husus, gerekse Efendimiz (s.a.v)’in, “Hakim hüküm verip içtihad ettiğinde isabet ederse iki sevap, hata ederse bir sevap alır”[4]el-Buhârî, “İJ’tisâm”, 21, Müslim, “Akdiye”, 15… mealindeki hadisi, bütün müçtehidlerin isabetli olduğunu söylemenin Ehl-i Sünnet açısından sakıncalı olduğu kanaatini uyandırmaktadır.

İlk bakışta bu kanaat doğru gibi görünse de, tafsilata girildiğinde meselenin öyle olmadığı net olarak görülecektir. Bir sonraki yazıda bu iki nokta üzerinde durarak içtihadda isabet-hata durumunun, hatta bizzat “içtihad”ın kendisinin Fıkh’ın beşerîliği görüşüne mesnet kılınmasını mercek altına almaya çalışalım.

Milli Gazete – 26 Kasım 2007

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bkz. ez-Zerkeşî, el-Bahru’l-Muhît, VI, 240 vd.
2 el-Cassâs, el-Fusûl, IV, 297 vd..
3 Bkz. es-Sâlihî, Ukûdu’l-Cümân, 16 vd.
4 el-Buhârî, “İJ’tisâm”, 21, Müslim, “Akdiye”, 15…