İslam Coğrafyası’nın Batı’nın işgal ve istilasına maruz kaldığı –bilhassa 19 ve 20.– yüzyıllarda, Ümmeti uyandırmak ve işgale örgütlü biçimde karşı durmak için pek çok bağımsızlık hareketi ortaya çıkmıştır. Bu hareketlerde ulema ve üdebanın hiç şüphesiz ayrı bir yeri ve ağırlığı olmuştur. Söz gelimi İngilizlerin Hindistan’ı işgali sonrası 1857’de gerçekleşen büyük ayaklanmada Hint ulemasının ağırlığı tartışılmazdır. Bu ulemanın Hanefî-Mâturîdî çizgiyle Tasavvufî karakteri mezc eden Diyobend ekolünden geliyor olması, üzerinde ayrıca durulması gereken son derece önemli bir noktadır. (Hiç … Devamını Oku
“İslam Şairi” İkbal
İslam Coğrafyası’nın Batı’nın işgal ve istilasına maruz kaldığı –bilhassa 19 ve 20.– yüzyıllarda, Ümmeti uyandırmak ve işgale örgütlü biçimde karşı durmak için pek çok bağımsızlık hareketi ortaya çıkmıştır. Bu hareketlerde ulema ve üdebanın hiç şüphesiz ayrı bir yeri ve ağırlığı olmuştur. Söz gelimi İngilizlerin Hindistan’ı işgali sonrası 1857’de gerçekleşen büyük ayaklanmada Hint ulemasının ağırlığı tartışılmazdır. Bu ulemanın Hanefî-Mâturîdî çizgiyle Tasavvufî karakteri mezc eden Diyobend ekolünden geliyor olması, üzerinde ayrıca durulması gereken son derece önemli bir noktadır. (Hiç … Devamını Oku
Seferîlik Kıstası ve Kadının Mahremsiz Yolculuğu-3
Kadının, sefer mesafesi yolculuğa mahremsiz çıkması meselesinde Dört Mezhep fukahasının içtihadını özetle şöyle verebiliriz: Kadının, mahremsiz olarak nafile hacc, umre, ticaret, seyahat ve ilim talebi gibi üzerine farz olmayan bir iş için yolculuğa çıkmasının caiz olmadığı konusunda fukahanın ittifakı vardır. İmam en-Nevevî şöyle der: “Ulema, kadının, hacc veya umre dışındaki bir iş için mahremsiz olarak yolculuğa çıkmasının caiz olmadığı hükmünde ittifak etmiştir. Sadece Dâru’l-harb’den (Dâru’l-İslam’a) hicret bunun istisnasıdır. Fukaha, Dâru’l-harb’deki kadının, yanında mahremi olmasa bile Dâru’l-İslam’a hicretle … Devamını Oku
Kur’an’ın Tarihselliği İddiası ya da “Allah’a Din Öğretmek”
Kur’an’ın tarihselliğini savunanların, iddialarını, “Kur’an’da şu konu şöyle yer almış; öyleyse Kur’an tarihsel olmalıdır” mantığına dayandırması son derece anlamlıdır. Onlar da gayet iyi biliyor ki, tarihsellik davasına doğrudan, açık ve kesin biçimde delalet eden bir Kur’an nassı yoktur. Olmayınca ne yapıyorlar? Atı arabanın arkasına koşuyorlar! Bu davanın “butlanı”, önce tesbiti yapıp/kararı verip, ardından bu tesbite/karara delil tedarikine bakmak şeklinde kendini gösteren hareket tarzından belli. Daha evvel Tevrat ve İncil metinlerinin tarihselliği konusunda modernist Yahudi ve Hristiyan araştırmacılar … Devamını Oku
Türkiye ve İslam Dünyası
İçinden geçmekte olduğumuz sancılı süreç, İslam Dünyası’nın geleceğinde hangi unsurların “belirleyici” olacağı sorusunun cevabını her aktörün kendi hesabına göre tayin etme mücadelesini anlatıyor aynı zamanda. Denklem içinde her zaman ağırlıklı bir yer tutmaya devam eden Batı, klasik metodunu uygulamaya devam ediyor: Oyunu, “üst yapı”yı manipüle ederek kurgulamak. Buradaki “üst yapı” ifadesi, “halk” dışındaki –asker, siyaset, ekonomi, medya… gibi– bütün unsurları anlatıyor. Son örnek Mısır… Daha evvel farklı coğrafyalarda sahneye koyduğu “kadife devrim”, “turuncu devrim”… benzeri icraatları Arap … Devamını Oku
Seferîlik Kıstası ve Kadının Mahremsiz Yolculuğu 2
Kaynaklara göre seferîlik meselesinde esas alınması gerekenin, “sefer süresi” değil, “gidilecek mesafe” olduğunu söylemiştik. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinin hükmü böyledir. Bu mezheplere göre seferî sayılmak için belirlenen süre 2 gün veya 2 gece yahut 1 gün ve gecedir.[1]Hanefî mezhebi ile bu üç mezhep arasındaki ihtilaf da, bu üç mezhebin kendi aralarındaki ihtilaf da, farklı delillerin esas alınmasından ve bir kısım delillerin farklı … Continue reading Delilleri, “Ey Mekkeliler! Mekke’den Usfân’a gidişte dört berid’den aşağısında namazlarınızı kısaltmayın”[2]Sünenu’d-Dârekutnî, II, … Devamını Oku
DİA’daki “Kevserî” Maddesi
Türkiye Diyanet Vakfı’nın neşrettiği İslam Ansiklopedisi, Müslümanları kendi dillerinden anlatan müstesna kaynaklardan biri. Bugüne kadar gerek Doğu, gerekse Batı, İslam’ı ve Müslümanları ansiklopedik zeminde büyük ölçüde gayrimüslimlerin kaleminden çıkmış eserlerden okumak durumunda kaldı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın uzun yıllara baliğ olan ve gerçekten büyük emek, malî külfet, organizasyon… gerektiren böyle büyük bir hizmetin altına imza atmış olması takdir edilecek bir hizmet. 44 ciltte tamamlanan bu muazzam esere ben de 15-20 civarında madde yazarak katkı verdim. En son kaleme … Devamını Oku
Seferîlikte Ölçü ve Kadının Mahremsiz Yolculuğu – 1
Soru 1.) İlim öğrenme (Kuran eğitimi, Arapça vb. ) amacıyla memleketinden çıkıp İstanbul’a okumaya gelen bayan bir talebenin okumasının hükmü nedir? 2.) Bu talebe eğitimi bittiğinde geri memleketine mahremi olmadan örneğin; İstanbul’dan Antalya’ya uçak ile (1.5 saatte) dönebilir mi? Hadiste belirtilen seferi mesafeyi günümüzde yorumlayan bazı hocalardan, bu hüküm güven ortamının oluştuğu bir yolda zaman mefhumu ile uygulanmasının (3 günden az olması) daha uygun olacağını beyan edenler yanında, buna karşı durarak 90 km ölçüsünün uygulanması gerektiğini söyleyen … Devamını Oku
Fıtrat Yasası
Evreni belli bir düzen/fıtrat içinde yaratan Yüce Allah, insanı da o evrenin bir parçası olarak yaratmıştır. Bu anlamda evrenin fıtratı ile insanın fıtratı arasında kopmaz bir ilişki vardır. “Fa-ta-ra” kelimesinin Kur’an’daki kullanımlarına baktığımızda bu ilişkiyi çarpıcı biçimde müşahede ederiz. Kur’an-ı Kerim’de göklerin ve yerin yaratılışı bağlamında geçen bu kelime (“fatara”)[1]6/el-En’âm, 79; 21/el-Enbiyâ, 56., aynı zamanda insanın yaratılışı bağlamında da geçmektedir.[2]11/Hûd, 51; 17/el-İsrâ, 51; 30/er-Rûm, 30; 36/Yâ-Sîn, 22; 43/ez-Zuhruf, 27. Bu anlatımlar, insan ile evren arasındaki ontolojik bağı dikkatimize … Devamını Oku
Şeriat İstemezük
Özgecan ne ilk, ne de son olacak… Modernleştikçe suç oranlarının arttığı, okuma-yazma oranı yükseldikçe problemli insan sayısının arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Boşanma oranlarının evlilik oranlarını geride bırakmasının adeta kural haline geldiği, hapishanelerindeki doluluk oranının % 100’ün üzerinde bulunduğu bir ülke.. “Modernleşme”den kastım elbette sadece büyük büyük şehirlerde yaşamayı, gelişmiş teknoloji ürünü araç-gereç kullanmayı kast etmiyorum. Fikirde, düşüncede, algıda ve tasavvurda modernleşmedir kasd ettiğim. Modernleşmek, Batılı gibi düşünüp/inanıp yaşamak gerçekten tek seçeneğimiz miydi? Geldiğimiz noktada dile getirilmesi bile … Devamını Oku