Uluslar arası sistemde sözünüzün geçmesi tek bir şeye bağlı: Güç! Onu oluşturmak için gerekli olan ilk unsur ise “irade”! Evet, dünyada sözü geçen, başkaları tarafından dikkate alınma, hesaba katılma ihtiyacı hissedilen bir güç haline gelmenin ilk ve en önemli şartı irade. Onu ortaya koyabilmek için gerçekçi zeminlere ihtiyaç var. Bu noktada aidiyetler merkezî önem taşıyor. Osmanlı’dan kalan boşluk üzerine inşa edilen modern Türkiye projesinin, dünya ölçeğinde tepki ve tavırları hesaba katılan bir ülke oluşturmak için gerçek anlamda … Devamını Oku
Mezhepsiz Müslümanlık ve Bid’at Ehlinin İmameti-4
Telfik meselesindeki ihtilafın neye teflik deneceği noktasındaki bakış açısı farklılığına dayandığını bir önceki yazıda görmüştük. Rıhle’nin birkaç gün sonra –birleştirilmiş iki sayı halinde– çıkacak olan yeni sayısında konuyla ilgili bol miktarda malumat yer alıyor., Konuyla ilgilenenleri o sayıya havale ederek okuyucu sorusunun geri kalan kısımlarına dönelim: Kendisini herhangi bir mezheple mukayyet hissetmeyen kimseler Ehl-i Sünnet olarak tavsif edilebilir mi? Doğrusu kişiyi Ehl-i Sünnet çerçeveye dahil eden itikadî hususların herhangi birisini reddetmedikçe kimse Ehl-i Sünnet çerçevenin dışına çıkmaz. … Devamını Oku
“Dünyadan Kopmak” Mı, “Kendi Dünyasını İnşa Etmek” Mi?
“Dünyadan kopmak”, “dünyanın gerisine düşmek”, “dünyaya açılmak”, “dünyayla bütünleşmek”… Bütün bu cümlelerin içinde geçen “dünya” neresidir? Afrika mı, Latin Amerika mı, Asya bozkırları mı, Avustralya mı? Tabii ki hiçbiri değil. Ya da “öncelikle” bunlar değil. O halde neresi? Elbette Avrupa ve Amerika’nın temsil ettiği “Batı”! Dünyayı Batı’dan ibaret sayınca, öyle olduğunu söyleyenlerin telkinlerini sorgusuz sualsiz kabul edince, oradan gelen her şey “dünya”dan geldiği için “evrensel” olma özelliğini de kendiliğinden kazanmış oluyor. Orada üretilen ve tedavüle sokulan her … Devamını Oku
Mezhepsiz Müslümanlık ve Bid’at Ehlinin İmameti-3
Telfik kısaca, herhangi bir konuda birden fazla mezhebin ictihadını, sonuçta ortaya çıkan amel herhangi bir mezhebin ictihadıyla örtüşmeyecek şekilde birleştirmektir. Telfiki bu şekilde tarif etmemizin sebebi, ifta usulünü ilgilendiren bir husustur ki şudur: Avam bir meselede amel ederken iltizam ettiği mezhebin ictihadlarının dışına çıkabilir mi? “Avamın mezhebi müftisinin mezhebidir” sözü, avamın mezhep iltizamının herhangi bir pratik anlam ifade etmediğini anlatmaktadır. Zira avam hangi görüşün iltizam ettiği mezhebin müfta bih kavli olduğunu zaten bilmez. O, müftisine soracak, müfti … Devamını Oku
Mealler ve Gerçekler
Rıhle’nin 4. sayısında bir miktar üzerinde durmuştuk. Dr. Serdar Demirel kardeşim de son derece isabetli tesbitler eşliğinde Vakit’teki köşesinde değinmiş son yazısında.[1]http://darulhikme.org.tr/?sf=haber&haberid=322&ktg=18. Ülkemizde meal meselesi –hayli bolartılmış da olsa– bir “imkân” olarak görülme sınırını çoktan aşmış, ciddi bir “tehlike” oluşturmaya başlamıştır. Meal yazarlarının gerekçelerine bakın: Diğerlerinin meallerinin şu veya bu noktalarda eksiklik/yetersizlik/arıza ile malul olduğu hemen hepsinin ortak tesbiti. Mevcut meallerin Kur’an’ın şiirsel/lirik üslubunu yansıtmadığı gerekçesiyle kaleme alınmış “manzum meal” bile mevcut. Yazılan her meal yeni bir mealin … Devamını Oku