Tevessül Meselesinde Doğru Tavır – 2

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Eğer “tevessül“ü “sebeplere sarılma”nın bir çeşidi olarak görürsek –ki aslında ona bundan başka bir anlam yüklemek doğru değildir– meselenin o kadar büyütülecek bir yanı olmadığı anlaşılacaktır. Savaşırken düşmanı öldürmek için silah kullanmak, aslında fiilen silah ve mermiyle tevessülden başka bir şey değildir. Gerçekte öldüren Allah Teala olduğu halde, hatta “(O gün) onları siz öldürmediniz; fakat onları Allah öldürdü. (Ey Resulüm! Düşmana ok) attığın zaman sen atmadın; fakat Allah attı” mealindeki 8/el-Enfâl, 17 ayetinde düşmanı öldüren şeyi atanın … Devamını Oku

Tevessül Meselesinde Doğru Tavır – 1

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bazı okuyuculara “zait” gibi görünse de, öncelikle bir noktayı vurgulamak istiyorum: Ehl-i Sünnet itikadı, onu paylaşanlar için üzerinde hareket edilmesi gereken en gerekli, belirgin ve işlevsel zemindir. (Bunu söylerken bazı okuyucuların aklından, “Burada “Ehl-i Sünnet” yerine “İslam” denmesi gerekmez miydi?” sorusunun geçtiğini hissedebiliyorum. Ama gerek İslam‘da fırkalaşma hareketlerinin boy gösterdiği ilk dönemler, gerekse günümüz ortamı, “birden fazla İslam” anlayışının bulunabileceği yorumuna gerekçe teşkil eden oluşumları işaret etmektedir. Ehl-i Sünnet ise, Sahabe‘nin Efendimiz (s.a.v)’den ahz ederek özümsediği “hedy“i … Devamını Oku

Tevessül/İstimdat Meselesinde Bazı İtirazlar

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Salı günkü “Evliyadan İstimdat” başlıklı yazım üzerine iki okuyucudan e-posta iletisi aldım. Niyetim “Okuyucu Soruları” serisini “seri” olarak bitirmekti. Ancak bu meselenin nezaketi, üzerinde biraz durmamızı gerektiriyor. Bugün bu iletileri zikredecek, Cumartesi gününden itibaren de inşaallah cevap vereceğim. Birinci ileti: “Evliyadan istimdat isimli yazınızı üzüntü ile okudum. Okurunuzun sorusu aynen (…) şeklindedir. (Mesajın burasında Salı günü zikrettiğim okuyucu sorusunun metni zikredilmiş.) “Okurun aktardığı kıssada örneği verilen bir istane, istimdat, tevessül her neyse şirk değil de nedir? Siz … Devamını Oku

Evliyadan İstimdat

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: “Ebul Hasan-ı Harkani hazretleri, sefere çıkan talebelerine, “Sıkıştığınız zaman benden yardım isteyin” buyurur. Eşkıya talebeleri yakalar. Allahü Teâlâ’ya duâ ederlerse de, kurtulamazlar. Bir talebe “Ya Ebel Hasan imdat” der. O talebeyi eşkıya göremez. Diğerlerinin nesi varsa alırlar. Seferden dönünce hocalarına, “Biz Allah’tan yardım istedik, kurtulamadık. Fakat şu arkadaş, sizden yardım isteyince kurtuldu. Bunun hikmeti nedir?” derler. O da “Allahü Teâlâ günahkârların duâsını kabul etmez. Bu talebe, benden yardım isteyince, onun duâsını Allahü Teâlâ bana duyurdu. Ben … Devamını Oku

Muhtelif Meseleler – 13

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Ekim 2004, Ekim Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: “Ente” ve “hu” zamirleri müfred müzekkerdir, enti ve hıye zamirleri ise müfred müennestir. Allah erkek ve dişilikten münezzehtir. Amenna. Lakin Allah c.c kendi zatı hakkında kelam-ı kadiminde, müzekker zamirini istimal ediyor. Misal “Allahu la ilahe”deki müzekker “hu” zamirini kendisi için istimal etmiştir; “La ilahe illa ente”de ki “ente” müzekker zamirini Yunus a.s’ın lisanıyla kendisi için istimal etmiştir. Kendisi sıfat-ı nakıseden münezzeh iken neden müzekker zamirleri kendisi için istimal etmiştir, o erkek ve dişilikten münezzeh değil midir?” … Devamını Oku

İcma ve İçtihad

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Eylül 2004, Eylül Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru.1: Eimme-i erbaanın fer-i bir mesele üzerinde ittifak etmesinden icma teşekkül eder mi, yoksa aynı asırdaki diğer müçtehitlerin ittifakına da ihtiyaç var mıdır icmaın teşekkülü için? Bir müçtehidin kendi içtihadından feragat edip icmaın ortak görüşüne katılması gerekir mi? Katılmazsa nisa suresindeki müminlerin yolundan ayrılanlar fırkasına mı dahil olur? Yoksa kendisi icmaa katılmazsa, o feri olan mesele zaten bir müçtehit muhalefet etti diye icma olmaktan çıkar mı? Eimme-i isna aşeriye ehl-i sünnet midir? Cevap.1: Dört mezhep imamının herhangi … Devamını Oku

Ehl-i Sünnet Tek Mezhep Mi?

Ebubekir Sifil[dosya], 2004, 2004 Yılı, Ehl-i Sünnet, Eylül 2004, Eylül Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru.1: Ehl-i sünneti hassa ve ehl-i sünneti amme tabirleri geçiyor. Bunlar ne demektir? Ehl-i Sünnet tek itikad değil midir? Ehl-i Sünnet de mi ikiye inkısam etmiştir? Bazı kütüb-ü diniyyede “Ehl-i Sünnet’in Eş’ari ve Maturidi namında iki mezhebi vardır demek yanlıştır O zaman Ehl-i Sünnet mezhebi bölünmüş demektir. Oysa ki Ehl-i Sünnet tek itikat mezhebidir. Eş’ari ve Maturidi’ye gelince, bunlar Ehl-i Sünnet mezhebinin iki imamıdır. Yoksa Eş’ari ve Maturidi mezhepleri diye ayırmak hatadır. Böyle mezhepler yoktur. Mezhep tektir. … Devamını Oku

Hadisler ve Mezhep

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Eylül 2004, Eylül Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru.1: Size göre hadisler haram ve helal belirler mi? Hadis metinlerinin sayısı üzerinde bütün İslam aleminde olamaz belki ama Sünni dünyada ittifak var mı? Kudsi hadislere inanıyor musunuz? Cevap.1: “Zayıf hadis” (ki “mevzu hadis” de zayıf hadisler başlığı altında ele alınır) dışında kalan (yani “sahih” ve “hasen” kategorisine giren) hadislerle helal–haram hükmü sabit olur. Usul kitaplarında Sünnet‘in Kur’an‘ı beyan tarzları üzerinde uzun boylu durulmuştur. Sünnet‘le (yani hadislerle) helal–haram hükmünün sabit olması, Kur’an‘ın Hz. Peygamber (s.a.v)’e verdiği “beyan” … Devamını Oku

Hadisler ve İçtihad – 3

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Eylül 2004, Eylül Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Usul-i Hadis ilmine göre Efendimiz (s.a.v)’in kavil ve fiilinin tearuzu halinde hangisinin tercih edileceği sorusunun cevabına gelince, bu da yanlış bir soru. Zira Kavlî Sünnet ile Fiilî Sünnet tearuz ettiğinde hangisinin tercih edileceği problemiyle Usul-i Hadis ilmi değil, Usul-i Fıkıh ilmi ilgilenir. Bu soruyu doğru sorulmuş kabul ederek meselenin Usul-i Fıkıh merkezli cevabına gelecek olursak, öncelikle belirtmek gerekir ki, deliller arasındaki tearuz babında söz konusu edilen, sadece fiil ile kavlin tearuzu değildir. Emirle nehyin, isbatla nefyin, fiille … Devamını Oku

Hadisler ve İçtihad (2)

Ebubekir Sifil2004, 2004 Yılı, Eylül 2004, Eylül Ayı 2004 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bir müçtehid, işitmediği bir hadise aykırı içtihadda bulunduğu zaman, hadisten haberdar olmadığı için sorumlu olmaz. “Hakim içtihad edip de isabet ettiği zaman iki, hata ettiği zaman bir sevap alır” mealindeki hadis, bu hususu da kapsamına alır. Dolayısıyla hadise aykırı içtihadda bulunan müçtehid, yanıldığı, hata ettiği halde, içtihadının karşılığı olarak yine sevap alacaktır. Çünkü “içtihad” Din’de övülmüş, terğib edilmiş bir faaliyettir. “Böyle bir olay fiilen vuku bulmuş mudur? ” sorusuna cevap olarak ilgili kaynaklarda yaygın olarak verilen bir … Devamını Oku