Bir önceki yazıyı et-Tirmizî’nin “hasen-garib” tabirindeki “garib”e kısaca değinerek bitirmiştik. et-Tirmizî bu terimi, “isnadında itham edilmiş ravi bulunmayan, metni şazz olmayan ve birden fazla yoldan nakledilmiş hadisler”i anlatmak için kullandığını es-Sünen‘in sonundaki İlel kısmında tasrih etmektedir. Buradaki “itham edilmemiş” ifadesi üzerindeki mülahazalardan çıkan sonuca göre bu ifade sadece “yalancılıkla itham”ı değil, aynı zamanda “gaflet ve fıskla itham”ı da anlatır. Onun bu tanımının sahih hadis için de geçerli olup olmadığı da bir bahs-i diğer olmakla birlikte burada bizi … Devamını Oku
Usul-i Hadis Mülahazaları-2
Öncelikle belirteyim ki, Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları isimli çalışmasına değindiğim 31 Ağustos tarihli yazı, özel olarak bu çalışmayı konu edinmediği için, sadece bir paragraf içinde ve çok kısa olarak bir-iki noktaya temas etmiştim. Yıldırım’ın mezkûr çalışması hakkında genel bir değerlendirme yapılacak olursa şunlar söylenebilir: İlk bakışta yoğun bir emek mahsulü olduğu hemen anlaşılan kitap, önyargıdan uzak, mutedil bir üslupla kaleme alınmış. Özellikle Tasavvuf söz konusu olduğunda akla gelen tartışmalı konularda keskin … Devamını Oku
Usul-i Hadis Mülahazaları-1
Bundan tam 2 ay önce (31 Ağustos) bu köşede Tasavvuf konusunda bir yazı yazmıştım. Son kısmında Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları adlı çalışmasına kısaca değindiğim Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım, bir süre önce mail kutuma şöyle bir not gönderdi: “Muhterem E. Sifil, “31 Ağustos 2002 tarihli (Milli Gazete) “Netameli bir konu: Tasavvuf” yazınızı okudum ve çalışmamla ilgili genel mülahazalarınızı gِördüm. Teşekkür ederim. Mülahazalarınızı şöyle değerlendirebiliriz: Takdir edersiniz ki Tevessül konusu spesifik bir konu, biz ise çalışmamızda onun … Devamını Oku
Yeni Arayışlar, Teknik Arızalar
Kimi zaman vahyin, Sahabe’den bazılarının –özellikle de Hz. Ömer (r.a)’in– öngörüsü doğrultusunda –hatta onların kullandıkları ifadelerle– inmiş olmasından hareketle Sahabe’nin, somut olay karşısında vahyin ne tarzda ineceğini kestirebildiğini genelleme yaparak söylemek mümkün müdür? Eğer bu konudaki rivayetlere güveniyorsak –ki durum onu gösteriyor–, herhangi bir sahabînin, “Şu konuda şöyle bir vahiy inecek” şeklinde bir “önsezide” bulunduğunu gösteren herhangi bir veri bulunduğundan ben haberdar değilim. Bence olay şudur: Sahabî, herhangi bir olay karşısında görüşünü dile getirmiş ve akabinde onun … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-3
Din’in, Peygamber’in rehberliğinde ama artık O’nun fizik varlığı olmaksızın yaşanmaya başladığı ilk dönem Sahabe dönemidir. Bu dönemin, Din’i Peygamber’den telakki eden ilk neslin, yani ilk İslam toplumunun kendi ayakları üstünde durma tecrübesini yansıtması dolayısıyla ayrı bir önemi haiz bulunduğu muhakkaktır. Klasik usullerin temellerinin “beşer tecrübesi” bağlamında ilk referansını Sahabe kuşağının oluşturmasının esprisi burada yatmaktadır. Zahid el-Kevserî şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v), ashabını Din’de fıkıh sahibi yapmış ve kendilerini istinbat yöntemleri konusunda eğitmişti. Hatta daha kendisi hayattayken Sahabe’den … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-3
Din’in, Peygamber’in rehberliğinde ama artık O’nun fizik varlığı olmaksızın yaşanmaya başladığı ilk dönem Sahabe dönemidir. Bu dönemin, Din’i Peygamber’den telakki eden ilk neslin, yani ilk İslam toplumunun kendi ayakları üstünde durma tecrübesini yansıtması dolayısıyla ayrı bir önemi haiz bulunduğu muhakkaktır. Klasik usullerin temellerinin “beşer tecrübesi” bağlamında ilk referansını Sahabe kuşağının oluşturmasının esprisi burada yatmaktadır. Zahid el-Kevserî şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v), ashabını Din’de fıkıh sahibi yapmış ve kendilerini istinbat yöntemleri konusunda eğitmişti. Hatta daha kendisi hayattayken Sahabe’den … Devamını Oku
Ulemanın “Usul” Çalışmalarını Nasıl Algılamalı?-2
Burada varoluşsal bir “bütün”den söz ettiğimiz için Kur’an Sünnet’e ve Hz. Peygamber (s.a.v) sonrası ilmî ve/dolayısıyla metodolojik faaliyetlere aşkın, bu ikisi de Kur’an’ı içkindir demek durumundayız. Yahya b. Ebî Kesîr’in “Sünnet Kitab’a hakim konumdadır” ve İmam el-Evzâ’î’nin, “Kur’an’ın Sünnet’e ihtiyacı, Sünnet’in Kur’an’a ihtiyacından daha fazladır” (ed-Dârimî, Mukaddime, 49; İbn Abdilberr, Câmi’u Beyâni’l-İlm, 563-4) tarzındaki sözlerini ve İmam eş-Şâfi’î’nin tebliğ sahibi tarafından nakledilen sözünü (“Ümmet’in söylediklerinin tamamı Sünnet’in, Sünnet’in tamamı da Kur’an’ın şerhidir. Kur’an’ın tamamı ise Yüce Allah’ın … Devamını Oku
Şimdi Hermenötik Zamanı-2
Dr. Mustafa Öztürk’ün bir önceki yazıda kısa alıntılarla özetlemeye çalıştığım tebliğinden hareketle bugün hermenötik konusunu irdelemek istiyorum. Herşeyden önce Kur’an’ı nasıl tanımladığımızın burada merkezi bir yer tuttuğunu tesbit etmeliyiz. Hatta bundan da önce şu temel “mesele”yi gündeme almak gerekiyor: Nasıl bir Allah’a iman ediyoruz? Eğer mutlak kudret sahibi, ilmiyle bütün zaman ve mekânları kuşatan, mutlak hikmet ve adalet sahibi bir Yaratıcı’dan söz ediyorsak, insanlığı son kez dalaletten hidayete sevk etmek üzere gönderdiği ve sadece “göndermek”le de yetinmeyip, … Devamını Oku
Şimdi Hermenötik Zamanı-1
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tertip ettiği Birinci İhtisas Toplantısında hermenötik konusunu cesurca ele alan tebliğinde Dr. Mustafa Öztürk, “Kur’an’ı anlama ve yorumlama sorunu, her zaman olduğu gibi güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir sorun olarak karşımızda durmaktadır” diyor. “Kur’an’ın ne dediği, hatta ne demek istediğinin gayet açık olduğu ve yapılması gereken tek şeyin Allah’ın adeta bir prospektüs tarzında beyan ettiği emir ve yasaklarına gore hareket etmek olduğu” tezine karşı, “Biz, Allah’ın doğrudan doğruya miladi yedinci yüzyılın Arap Yarımadası’nda yaşayan … Devamını Oku
DİB İstişare Toplantısının Yeni Oturumu
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha önce düzenlediği “Güncel Dinî Meseleler İstişare Toplantısı”nda alınan “ihtisas komisyonları oluşturma” kararının ilk somut adımı 2-6 Ekim tarihlerinde atıldı. Güncel Dinî Meseleler Birinci İhtisas Toplantısı’nın konusu Kur’an ve Hadislerin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Yöntem Meselesi olarak belirlenmişti. Başkanlığın, klasik anlama yöntemleri yanında yeni yöntem arayışlarının da önünün açılmasına zemin hazırlığı mahiyeti taşıdığını düşündüğüm bu faaliyeti, önceki toplantı üzerinde dururken de belirttiğim gibi önemsenmesi gereken bir düşüncenin ürünü. Toplantı hakkında söylenebileceklere geçmeden önce bir noktayı … Devamını Oku