Selçuk isimli okuyucu sormuş: “Ebu Bekir Bey, “Düşüncelerinizden etkilenen bazı insanların, insanları Kur’an ve meallerini okumaya davet eden bizleri sapkın düşünceli olarak ilan edip iftira ettiklerini bilmenizi istedim. Ve sorumlu olduğunuzu düşünüp bu maili size göndermeye karar verdim. Samimiyetime inanıp inanmamanız sizin meselenizdir. “Meal, insanların Kur’an’ın kendi mesajlarında anlayabilmesi için yapılmış bir eylemdir ve bir alimin Kur’an’ı arapça okuyup dinleyenin kendi diline çevirerek izah etmesi de mealdir. “Meal okunmasını önerenler dışlandığına göre ortaya koyduğunuz çözüm nedir? Bu … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-24
S–25) Risalelerde bariz hatalardan örnekler var mı? Örnek verebilir misiniz? Beşer elinden çıkmış her eserde hata bulunması normal, hatta kaçınılmazdır. Dört mezhep imamının bile bizzat talebeleri veya mezheplerine mensup ulema tarafından hatalı olduğu söylenmiş ictihadları vardır. Hatta –hepsine selam olsun– peygamberlerden dahi “zelle” denen küçük sürçmeler sadır olduğu Akaid kitaplarımızda kaydedilen hususlardandır. Şu kadar var ki, onların geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmıştır. Dolayısıyla tıpkı beşer elinden çıkmış diğer eserler hakkında gibi Risale-i Nur’un da hatadan tamamen … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-23
S–24) Sait Nursinin Ateizme karşı ehli kitapla birlikte hareket etmeliyiz demesi ne kadar tutarlı bir anlayıştır? Bildiğimiz kadarıyla komünizm ve ateizmi de başlatanlar ehli kitaptır. Öyle ise bu konu nasıl değerlendirilmelidir? Kur’an-ı Kerim’in Ehl-i Kitab’ı birtakım konularda diğer gayrimüslimlerden ayrı tuttuğu malumdur. Müslümanlar için onların iffetli kadınlarıyla evliliğin ve kestiklerini yemenin caiz olması bu durumun somut yansımalarıdır. Ancak bu “ayrıcalık” durumunun “hukukî” sahayla sınırlı olduğuna dikkat etmek gerekir. Ehl-i Kitap ile Müslümanların, sırf onların Ehl-i Kitap olması … Devamını Oku
Ehl-i Sünnet’in Sahabe Telakkisi
Ehl-i Sünnet’in her konuda olduğu gibi Sahabe konusundaki tutumu da açık ve nettir. Bu konuda herhangi bir problem yok. Problem, şu veya bu kesimin/kimsenin Ehl-i Sünnet’in kabullerine aykırı düşen söz ve iddialarının halk üzerinde hemen şüphe ve tereddütlere yol açması, “bizim bu konudaki inancımız nasıl olmalıdır” türünden soru işaretlerine vücut vermesidir. Oysa normal olan, bu ümmetin avamının dahi itikadî konularda kale gibi sağlam/sarsılmaz bir bilinç ve teslimiyet durumunda olmasıdır. Ehl-i Sünnet, Sahabe’nin tamamını “udul” kabul eder. Bunun … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-22
Bediüzzaman’ın siyasete bakışı konusunda geçen iki yazıda aktardıklarımdan hareketle şunu söylemek mümkün: Kendisi siyasete bizzat karışmak istemediği, hatta mesafeli durduğu gibi, talebelerinin de aynı şekilde hareket etmesini istemektedir. Ancak önemle belirtelim ki, buradaki “siyasete karışmak”tan kasıt, siyasî faaliyetlere girmek, özellikle de “seçilme” mevkiinde olmaktır. Yoksa Bediüzzaman’ın siyasetle ve siyasetçilerle hiçbir şekilde ilişki ve irtibat kurulmamasını istediği şeklinde bir sonuç çıkarmak yanlış olacaktır. Bilhassa CHP zihniyeti söz konusu olduğunda son derece tavırlı ve tepkili iken, DP iktidarında ilişkilerin … Devamını Oku
Meallerin Dünyası
Bin dört yüz yıldır bu ümmet Kur’an-ı Kerim’le ilişkisini İslamî ilimler ve İslam alimleri üzerinden kurmuş. “Meal” olgusunun dünyamıza girmediği o uzun zaman dilimi içinde bu ümmetin Kur’an’la sağlıklı irtibat kuramadığını ya da Kur’an’dan kopuk yaşadığını söylemek mümkün olmadığına göre, biraz frene basıp duralım ve şu sorunun cevabını arayalım: Meal olgusunu bilmeyen önceki nesiller ne yaptılar da Kur’an’la irtibat problemi yaşamadılar ve her hal-u kârda bizimkinden kavi olduğunda şüphe bulunmayan bir imana sahip oldular? Bütünüyle din tasavvurunu … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-20
S–22) Abdülhamit ve Sait Nursi, yaşantıları göz önünde bulundurulup kıyaslandığında üstünlük bakımından hangisi daha üstün olabilir? Neden? Bunun yanlış sorulmuş bir soru olduğunu düşünüyorum. Bizler o insanların hangisinin Allah indinde daha üstün olduğunu tayin ve tesbit mevkiinde değiliz. Herhangi bir hadisede birinin haklı, diğerinin haksız olduğunu –zahir-i hale bakarak– söyleyebiliriz. Ama birinin diğerinden üstün olduğunu söylemek bize düşmez. S–23) Sait Nursinin siyaset konusundaki açıklaması doğru bir açıklama mıdır? Kastedilen nedir? Günümüzdeki siyasetten uzak durma manasında anlaşılıp uğraşılmaması … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-19
Bediüzzaman da tıpkı dönemindeki ulemanın çoğunluğu gibi, “hürriyet, adalet, müsavat” sloganları eşliğinde Sultan Abdülhamid aleyhdarlığı yapmayı “İslam’ın gereği” olarak görüyor ve bu çerçevede hareket ediyordu. Bir evvelki yazıda Risale-i Nur’dan naklettiğim pasajlar onun meseleye bakışını kendi ifadeleriyle net biçimde ortaya koymaktadır. Muhterem Kadir Mısıroğlu bu olayı şöyle veriyor: “Rahmetli Celâlettin Öktem hocadan dinlediğime nazaran, II. Meşrûtiyet arifesinde İstanbul’a gelen Said-i Nursî merhum o zaman Dârulfünûn’a tahsis edilmiş olan Zeyneb Kâmil Konağı’nda bir konferans vermiş. Bu konferansta Sultan … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-18
S–21) 2. Abdülhamit Sait Nursi’yi deli diye tutuklatmış mıdır? Böyle bir olay varsa nedeni nedir? Bediüzzaman bu hadiseye şöyle değinir: “Bitlis vilayetine tâbi Nurs köyünde doğan ben; talebe hayatımda rastgelen âlimlerle mücadele ederek, ilmî münakaşalarla karşıma çıkanları inayet-i İlahiye ile mağlub ede ede İstanbul’a kadar geldim. İstanbul’da bu âfetli şöhret içinde mücadele ederek nihayet rakiblerimin ifsadatıyla merhum Sultan Abdülhamid’in emriyle tımarhaneye kadar sürüklendim. “[1]Şualar, 495 (Ondördüncü Şua, Gençlik Rehberi’nin küçük bir haşiyesi). Divan-ı Harb-i Örfi’nin eski baskılarından … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-17
S–19) Cevşenül kebir Hadis-i Şerif midir? Kutubu sitte’de geçiyor mu? Cevşene bakış açımız nasıl olmalıdır? Cevşen hakkında daha önce sorulan bir soruya verdiğim cevapta şöyle demiştim: “(…) Cevşen’e gelince, Bediüzzaman merhumun bu duanın tevatüren nakledildiğini söylediğine rastlamadım. Evet o bu duayı bir vird gibi hem kendisi okumuş, hem de okunmasını tavsiye etmiştir. Ancak tevatür iddiasına –dediğim gibi– muttali değilim. Bu duanın özellikle Ahmed Ziyauddîn Gümüşhânevî hazretleri tarafından Mecmû’atu’l-Ahzâb isimli evrad ve ezkâr mecmuasına alınmasından sonra ülkemizde yaygınlık … Devamını Oku