Bundan kısa bir süre önce Vatikan tarafından başlatılan dinlerarası diyalog modası çerçevesinde ülkemizde icra edilen faaliyetler gündemdeyken diyalog sürecine ilke olarak “evet” diyebilmek için birtakım şartlar bulunması gerektiğini söylemiş ve bu konuyla ilgili birkaç yazı yazmıştım. Özellikle Marmara depreminin ardından bölgede başlayan misyonerlik faaliyetlerinin, kısa bir zaman içinde ülkenin neredeyse bütününde mantar gibi zuhur etmeye başladığı görülen “kiliseleşme” faaliyetlerine evrilmesine şaşıranlar veya diyaloga evet derken kiliseleşmeyi yadırgayanlar varsa akıllarından şüphe etsinler… Yeryüzündeki dinleri “İslam ve diğerleri” (veya … Devamını Oku
Tarihsellik ve Hermenötik
Geçen yazıda hermenötik ve tarihselciliğin Kur’an bağlamında kaçınılmaz olarak şu iki sonuçtan birine varacağını söylemiştim: 1) Kişi kendisini Allah Teala’nın yerine koyabilir, 2) Kur’an Allah kelamı değildir. Bu hususlardan ilki, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun kabul edilmesi halinde söz konusu olacaktır. Böyle bir kabul ise, kişinin vahye “iman” ettiğinin ifadesi olacağından, hermenötik ile temel bir çatışma oluşturur. Zira vahye inanan insan, Kur’an’ın –haşa– her türlü müdahaleye açık ve maruz bir “kadavra” değil, varlığın tümü için bir “hidayet” kaynağı, … Devamını Oku
Kur’an ve Tarihsellik
Kur’an “vahiy” midir, insan ürünü müdür? Böyle bir sorunun bir Müslüman için “saçma” olmaktan öte, “hakaret” olarak algılanmasının doğal olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Çünkü mesele temelde bir “iman” meselesidir ve vahiy kaynaklı olduğuna iman eden bir kimse için Kur’an ile herhangi beşerî bir metin arasındaki fark –teşbihte hata görülmesin–, insan ile Allah Teala arasındaki fark gibidir. Burada ikinci bir soru daha sorarak, başlığın yazı ile tektabukunu biraz daha açık hale getirelim: Kur’an’ın vahiy olduğuna iman eden bir … Devamını Oku
İslam Modernistleri ve Dinlerin Birliği Meselesi
Değişik vesilelerle birçok kere vurguladığımız gibi İslam Modenistleri, –yaptıkları tesbitler arasında büyük oranda benzerlikler veya aynîlikler bulunmakla birlikte– tek tek fertler olarak çözüm önerileri noktasında önemli görüş ayrılıkları içindedirler. Bu, Modernizm’in kısa sayılabilecek geçmişinde böyle olduğu gibi, günümüzde de böyledir. Kur’an’ın sükût ettiği hususlarda Sünnet’e başvurulması gerektiğini söyleyenlerden, bu durumda içtihad kurumunun devreye girmesi gerektiğini, hatta Kur’anın normatif özellikteki ayetlerinin bağlayıcı olmadığı tezini savunanlara; Sünnet’i toptan tarihsel görme eğiliminde olanlardan, elimizdeki Sünnet malzemesinin yeni bir bakış açısıyla … Devamını Oku