Nüzul-i İsa (as) Meselesinde İtiraz Noktaları-2

Ebubekir Sifil[dosya], 2004, Gazete Yazıları, Nüzûl-i İsâ, Ocak 2004

Hz. İsa (a.s)’ın ruh ve bedeniyle göğe kaldırıldığı ve kıyamete yakın yeryüzüne ineceği inancına itiraz edenlerin ileri sürdüğü bir diğer gerekçe, “beklenen kurtarıcı” inancının diğer din ve inanç sistemlerinde de bulunmasıdır. İddiaya göre “nüzul-i İsa (a.s)” inancı, özellikle Yahudilik ve Hristiyanlık‘ta bulunan “kurtarıcı Mesih” inancının İslam‘a intikal etmiş bir versiyonu olmalıdır. Buna “delil” denemeyeceği açıktır; zira müddeayı tek başına isbatlayıcı özellikte değildir. İlk olarak herhangi bir inanç unsurunun başka din ve inanç sistemlerinde de bulunması, tek başına … Devamını Oku

Nüzul-i İsa (as) Meselesinde İtiraz Noktaları-1

Ebubekir Sifil[dosya], 2004, Gazete Yazıları, Nüzûl-i İsâ, Ocak 2004

Geçtiğimiz Cuma gecesi Kanal 7’deki bir program vasıtasıyla Ehl-i Sünnet‘in (hatta Ehl-i Sünnet dışındaki fırkaların ekseriyetinin) üzerinde birleştiği bir itikat ilkesi daha kitleler nezdinde “tartışılabilirler” arasına sokuldu. “Nereye gidiyoruz” demeyeceğim; zira İslam dünyasının son ikiyüz yıldır maruz bırakıldığı dönüşümün istikametinin neresi olduğu kimsenin meçhulü değil. Burada üzerinde durmayı tercih edeceğim husus, “nüzul-i İsa (a.s)” meselesine itiraz edenlerin ileri sürdüğü argümanların, bu inancı reddetmek için gerçek birer “delil” teşkil edip etmediği sorusunun cevabı olacak. Bunun için tartışmanın taraflarının … Devamını Oku

Okuyucu Soruları-3 Nüzul-i İsa (as) Meselesinin Değişik Veçheleri

Ebubekir Sifil[dosya], 2003, Ekim 2003, Gazete Yazıları, Nüzûl-i İsâ

Bu mesele pek çok bakımdan bir “turnusol kâğıdı” işlevi görüyor. Söz gelimi Sünnet‘in Kur’an‘ın beyanı ve hayata açılımı olduğunu savunur görüntüsü veren bazı çevrelerin, gerek Hz. İsa (a.s)’ın nüzulü meselesinde, gerekse daha başka konularda birden 180 derece dönerek tavır değiştirdiklerini ve ilgili hadisleri tevhin etmek için bütün maharetlerini ortaya döktüklerini görüyoruz. Tam “aleme ibret” bir durumdur bu. Diyelim ki nüzul-i İsa (a.s) meselesinde ilgili Kur’an ayetlerinin mantuk ve mefhumu ihtilaflı bir alan teşkil ediyor. Böyle bir durumda … Devamını Oku

Mehdi, Deccal, Nuzul-i İsa (as)

Ebubekir Sifil[dosya], 2003, Eylül 2003, Eylül Ayı 2003 OS, Gazete Yazıları, Nüzûl-i İsâ

Soru: Mehdi, Deccal, İsa’nın yeryüzüne ineceği vs. türünden şeylere inanmamak küfür müdür? Şafii diyor ki: Bunlara inanmayanlar tekfir edilemez. Çünkü bunların kesinliği yoktur. Sadece zandır. Mevdudi de bu anlamda açıklamalar yapıyor. Malum, Mehdi, İsa’nın ineceği vs. rivayetleri bir hayli çelişkili. İsa’nın nereye ineceği bile kesin belli değil bu rivayetlere göre. Cevap: Gerek Mehdi (a.s)’ın zuhuru ve Deccal‘in hurucu, gerekse Hz. İsa (a.s)’ın nüzulü, münferit rivayetler yanında genellikle “eşrâtu’s-sâ’a” (kıyamet alametleri) ile ilgili rivayetler meyanında aynı bağlam içinde … Devamını Oku

Sünnet ve Kültür

Ebubekir Sifil[dosya], 2003, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Nisan 2003

“Toplumsal kimlik” diye ifade edilen olgu, bir toplumu özgün kılan değerler bütününün hayata yansıyan şeklidir. Kimliğin hem yapı taşı, hem de göstergesi ise yine kendine mahsus bir kültür ve medeniyetin varlığıdır. “İslamlık” söz konusu olduğunda, toplumsal kimliği oluşturan unsurlara Sünnet’in en az Kur’an kadar kaynaklık ettiğini görmek için olaya “Sünnet-kültür ilişkisi” penceresinden bakmak gerekir. Sünnet konusunda sarf-ı mesai edenlerin, meselenin bu boyutunu bihakkın idrak ve izah edebilmesi için “kültür tarihçiliği” formasyonuna sahip olması bir elzemiyettir. “Bizim dışımızdakilere, … Devamını Oku

Ehl-i Sünnet’i Savunmak Sana Kaldıysa…

Ebubekir Sifil[dosya], 2003, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Mart 2003

1970 öncesi “Erbakancı” olduğunu ve telfik-i mezahibi savunan yazılar yazdığını, ancak daha sonra tevbe ederek siyaseti de, mezhepsizliği de bırakıp kurtulduğunu söyleyen yazara, bana iftira içeren ifadelerini tashih etmeden gazetesinde yayımlatması halinde ismini ifşa edeceğimi söylemiştim. Yazılarını olduğu gibi neşredip bana iftirasını “belge” haline getirdiği için adını açıklamakta bir beis görmüyorum: Bundan sonra kendisinden “müfteri” diye bahsedeceğim kişi, Türkiye Gazetesi’nde “Sohbet” köşesini yazan Mehmet Ali Demirbaş’tır. Hadis ilmi ile mübtedi seviyesinde iştigal edenlerin bile tanımına yabancı olmadığı … Devamını Oku

Bid’at ve Tekfir

Ebubekir Sifil[dosya], 2003, Bid'at, Fıkıh, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Ocak 2003, Şahışlar, Tekfir

Hamidullah hakkında kullanılan “sapık” nitelemesi, bazı görüşlerinin Ehl-i Sünnet’e aykırı olduğu anlamına geliyorsa buna bir diyeceğim yok. Ama devam eden yazılarda görüleceği gibi muhatabım bu kelimeye, bu anlamdan daha fazlasını yüklüyor. “Hamidullah hocanın Batı’da kaç insanın hidayetine vesile olduğu sorusunun cevabı bir yana…” CEVAP “Şahsen ben, onun bir tek kişinin hidayetine vesile olduğunu sanmıyorum. Diyelim ki bütün Avrupanın müslüman olmasına sebep oldu. Ama kendisi sapık veya kâfir ise bunun ne önemi olur ki? Edison dünyayı aydınlattı diyorlar. … Devamını Oku

Ehl-i Sünnet Kollektif Bir Çizgidir

Ebubekir Sifil[dosya], 2002, Ehl-i Sünnet, Ehl-i Sünnet, Eylül 2002, Gazete Yazıları, Konularına Göre

Ne kasdettiğimi hemen izah edeyim. Bu serinin ilk yazısında Ehl-i Sünnet çizginin, monoblok bir yapıyı ifade etmediğini arz etmiştim. Ehl-i Sünnet dediğimiz kitle, İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a)’nin el-Fıkhu’l-Ekber‘inde yer alan temel itikadî meselelerin hak olduğuna inanan Mü’minler’in oluşturduğu kitlenin ismidir. Zira bu eserde akidevî meselelerin tafsilatına inilmeden, temel ölçüler verilmiştir ve Ehl-i Sünnet’i oluşturan grupların her üçü de bu meselelerin hak olduğuna itikatta ortaktır. Peki tafsilata gidildikçe ortaya çıkan görüş ve anlayış farklılıklarını nasıl değerlendirmeliyiz? Ben … Devamını Oku

Netameli Bir Konu: Tasavvuf

Ebubekir Sifil[dosya], 2002, Ağustos 2002, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Tasavvuf, Tasavvuf Dosyası

Sıklıkla karşılaşılan bir sorudur: “Tasavvuf’a karşı mısın, değil misin?” Sorunun cevabı Tasavvuf’a karşı olmadığınızı ifade eder tarzda ise –dile getirilsin, getirilmesin– “Demek ki Vahdet-i Vücut’çu, şathiyyeci” ya da “Tevessül ve Rabıta şirkini onaylıyor”… gibi ithamlara muhatap oluyorsunuz. Tasavvuf’a karşı olduğunuz sonucu çıkarılabilecek bir cevap vermişseniz, bu sefer de “Vehhabîlik etkisinde, İbn Teymiyyeci” gibi kanaatlerin merkezine oturtuluyorsunuz. Yüzyıllardır mesele böyle bir gerilim atmosferinde ele alındığı için, karşıtlık bir türlü aşılamıyor. Oysa Tasavvuf’u bir ruh disiplini, amelde, yaşayışta ve … Devamını Oku

Vatikan Diyalogdan Ne Anlıyor?

Ebubekir Sifil[dosya], 2002, Ağustos 2002, Dinler Arası Diyalog, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Konularına Göre, Muharref Dinler

Geçen yazıda, Kilise’nin dogmatik yasası olan Lumen Gentium’dan ve şimdikinden bir önceki Papa’nın “diyalog”dan ne anlamamız gerektiğini beyan eden genelgesinden (Ad Gentes) bir bölüm zikretmiştim. Mezkûr Papa, bir diğer genelgesinde (Evangelii Nuntiandi) de, Hristiyan olmayan dinlerin, Hristiyanlığın Tanrı ile kurduğu sağlam ve canlı irtibatı kuramadığını söylemektedir. Şimdiki Papa II. John Paul’ün tutumu da elbette aynı istikamette olacaktır. 1979’da yayımladığı bir genelgede (Redemptor Hominis) şöyle demiştir: “… Biliyoruz ki inanç değiştirme, Tanrı’nın bir inayeti olan misyonla başlar ve … Devamını Oku