Modernitenin bizi dört bir yandan kuşattığı bir dünyada yaşıyoruz. Bilhassa İslamî ilimleri ilgilendiren alanlarda, müşahede ettiğimiz boyut ve mahiyetteki “okuma faaliyeti”nin de modern dayatmalardan birisi olarak görülmesi, dolayısıyla “sakınılması” gereken bir eylem olduğunu bilmemiz gerekiyor. Evet, her mahfilden her saniye “okuyun” telkinine muhatap olan bir topluma “bu telkin hakkında ihtiyatlı olun” çağrısı yapmak “beyhude” bir çaba; bunu biliyorum. Ama bunun hayatî bir mesele olduğuna dair inancım, beni bu konuda suskun davranmaktan alıkoyuyor. “İnsanlara “kitap okumayın” demektense, seçici … Devamını Oku
Hocaefendi’nin Açıklaması
İHH önderliğindeki “Filistin’e Yardım” girişimine İsrail’in müdahalesi, gerek tarzı, gerekse neticeleri dolayısıyla çok konuşulacak; bu kesin. Bu olayın kısa vadedeki etki ve yankıları yanında uzun vadeli etki ve yankıları da olacak şüphesiz. Olay henüz sıcaklığını muhafaza ettiğinden, konu hakkındaki her sözün, her tepkinin “refleksif” bir yanı var. İlk anda gösterilen tepkilerde her zaman “kurgu dışı”, “tabii” bir boyut vardır. Dolayısıyla Hocaefendi’nin açıklamasını biraz da bu çerçeveden değerlendirmek gerekir. Dünyanın –İsrail ve Amerika dışında– neredeyse tamamının ortak tepki … Devamını Oku
Mülk Kimin?
Müslümanlar olarak özellikle son bir iki yüzyıldır din-dünya ilişkisine bakışımızda temelli değişiklikler meydana geldi. Önceleri dünyaya ancak “ahiretin tarlası” olduğu için kıymet verirken, şimdilerde dünyayı ahiretin önüne geçirdiğimizi gösteren tavır ve davranışlar içindeyiz. Müslüman elbette dünyaya hükmetmeli, güzel yaşamalı, güzel yaşatmalı. Ama nereden gelip nereye gittiğini, yanında ne götürdüğünü asla hatırdan çıkarmamalı. Dilimiz “lehü’l-mülk” diyor. Yani mülk O’nun. Bir de dönüp kalbimize soralım, o ne diyor? “Gelişme ve kalkınma yolunda ilerlemek”, “dünya ile bütünleşmek”, “evrensel standartları yakalamak” … Devamını Oku
İstanbul’da İki Önemli Etkinlik
İlki ESAM (Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar merkezi) tarafından 19.’su düzenlenen ve Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi. Kongreye 15’ten fazla ülkeden 150 civarında temsilcinin iştirakiyle icra edilen kongrede İslam coğrafyasının belli başlı bölgelerinden kanaat ve cemaat önderleri, ilim ve siyaset adamları katıldı. Kongre, mezkûr isimlere sadece birbirleriyle görüşme konusunda değil, aynı zamanda ortak arzu, problem ve tesbitlerini dile getirme konusunda da önemli bir imkân sunuyor 19. kez. Toplam 3 gün (27-29 Haziran) süren kongrede tebliğler sunuldu, müzakereler ve değerlendirmeler … Devamını Oku
Rotamız Dünya Yükümüz Ağır
İslam dünyası iki türlü işgale muhatap durumda: Toprak işgali ve zihniyet işgali. Bunlardan ilki gözle görülür sonuçlar doğurduğu için tepki görmesi kolay oluyor. Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da… fiilî işgalle birlikte sergilenen vahşet konusunda dünyanın büyük bir kısmı “üç maymunlar”ı oynasa da, İslam dünyası –sivil halk düzeyinde– artık daha hızlı tepki verir duruma geldi. Sadece “hızlı tepki vermek” mi? Değil elbette. İslam dünyasında, küresel sisteme “bir şekilde” eklemlenmiş yönetimlerin aksine sivil halk daha bir öne çıkabilir … Devamını Oku
Cemaat Psikolojisi, Cariyeliğin Mahiyeti-3
Bir önceki yazıyı, iki türlü cariyelik statüsü olduğunu, bunlardan birincisinin “hizmetçi cariyelik” olduğunu belirterek bitirmiştik. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz hocanın ifadesiyle “İslam Hukukundaki cariyelerin çoğunluğu asrımızdaki işçi kadınlar veya evlere gelen hizmetçi kadınlar gibidirler. Değişen sadece isimleridir. Yani her cariye ile illa da karı koca münasebeti akla gelmemelidir. Başkalarının hanımı bulunan veya sadece efendisinin evindeki hizmetleri görmekle mükellef olan cariyelerin sayısı, belli şartlar çerçevesinde karı koca hayatı yaşanılan cariyelere nisbetle en az on katıdır. Bugün hizmetli kadınlar … Devamını Oku
İki Yanlış Bir Doğru Etmiyor
Ahir zamanda Müslümanların yaşadığı savrulma büyük ölçüde kendisini “dünyevîleşme” olarak ortaya koyuyor. Uluslar arası sistemin yerel yansımaları İslamî oluşumlar özelinde “yeni arayışlar” tarzında tezahür ederken, aslında sistemin meşruiyetinin tescilinden başka bir işe yaramıyor. “Dârihim mâ dümte fî dârihim, ardihim mâ dümte fî ardihim” (Onların toprağında olduğun sürece, kendileriyle iyi geçin, durumu idare et ve onların hoşnutluğunu kazanmaya bak) sözünde ifadesini bulan tavrı benimseyen kesim, bir süre sonra mankurtlaşıyor, “ev sahipleri”nin tarafına geçiyor ve kardeşlerinin karşısına dikiliyor. Savrulmanın … Devamını Oku
İzmir Programı
Cumartesi akşamı Dokuzeylül İlahiyat öğrenci derneği İFDER’in davetlisi olarak fakültenin konferans salonunda bir konuşma yaptım. Bu sezon belirlediğimiz başlık “21. Yüzyılda Müslümanların Fikrî Problemleri” oldu. Yıl içinde gittiğim hemen her yerde 21. yüzyılda genel olarak İslam Dünyası’nda, özel olarak da ülkemizde Müslümanların yaşadığı zihniyet problemlerini konuştuk, konuşuyoruz. Benim için gerçekten çok bereketli, hasılası bol bir seyahat oldu. Program geç sayılabilecek bir saatte (21.00) başladığı ve salon da bundan ancak 10-15 dakika önce açılabildiği halde ağırlığını öğrenci arkadaşların … Devamını Oku
Cemaat Psikolojisi, Cariyeliğin Mahiyeti-2
Cariyelik ve kölelik meselesi, modern zamanlarda adeta bir utanç vesilesi gibi karşılanan hususların başında geliyor. Müslümanlar kendi inançlarından, kaynaklarından, geçmişlerinden… hasılı “kimliklerinden” öylesine uzaklaştırılmış, öylesine yabancılaştırılmış durumda ki, herhangi bir “çağdaş” mahfil tarafından tenkit bağlamında gündeme getirilen herhangi İslamî bir meseleyi refleksif olarak “geçmişi suçlama” psikolojisiyle karşılıyoruz! İnsaflı gayrimüslimlerin gösterdiği sağduyu ve tarafsızlığı biz kendi geçmişimize ve kimlik unsurlarımıza gösteremiyoruz. Hakikat ne yazık ki bu! Endonezya ve Cava’da 17 yıl devlet görevlisi olarak çalışmış, bir ara Müslüman … Devamını Oku
Görüntüye Aldanmak
Teknolojinin geldiği nokta gerçekten ürküntü verici. “Teknolojinin geldiği nokta neresidir?” sorusuna gerçek anlamda cevap verebilenler, ancak onu üretenlerdir. Dolayısıyla yazıya giriş cümlesi, teknolojinin hangi noktalara geldiğini çok iyi bildiğimizi –en azından benim çok iyi bildiğimi– göstermese de hüküm/gerçek değişmiyor. Çünkü onunla gerçek anlamda neler yapılabileceğini –dediğim gibi– ancak onu üretenlerden başkasının bilmiyor oluşu dahi gelinen noktanın “ürküntü verici” olduğunu söylemek için fazlasıyla yeterli. Bir video görüntüsüyle gündeme oturan Deniz Baykal olayı vesilesiyle bir okuyucudan gelen mesaj şöyle: … Devamını Oku