Muhterem Başkan; Yakın geçmişte İran’a gerçekleştirdiğiniz ziyaret hayli konuşuldu. Twitter hesabınızdan yaptığınız açıklamalara bakılırsa aldığınız olumsuz tepkiler, kendinizi savunma ihtiyacı hissettirecek kadar yoğun… Makamınız, ağırlığını, Türkiye’deki Müslümanları temsil konumunda bulunuyor olmanızdan alıyor. Bu büyük bir sorumluluğun ifadesidir ve hiç şüphesiz bu sorumluluk, uhrevî açıdan, Diyanet İşleri Başkanı’nın idarî hiyerarşideki sorumluluğundan daha ağırdır… İran’ın “Ümmet’in birliği/vahdet” temalı her faaliyetinin “Ümmet’in maslahatını temin” amacından ziyade Ümmet’in birliğini daha da parçalamaya dönük “stratejik” bir anlam ve niyet taşıdığını ve münhasıran … Devamını Oku
Abdullah b. Sebe’
Hz. Osman (r.a) döneminde Müslüman olmuş görünen bu Yemen yahudisi, üçüncü halifenin şehit edilişiyle başlayan ve İslam tarihinde silinmez izler bırakan “fitne” sürecinin baş aktörlerinden birisi, hatta belki birincisidir. Rafızîlik ideolojisinin temel- lerini, ilk olarak bu zatın propaganda ettiği fikirlerde buluyoruz. Bu bakımdan Abdullah b. Sebe’i tanımadan Râfızîliği tanımak ve anlamak mümkün değildir. Râfızîliğe karakterini veren en temel unsurlar onun temelini attığı binanın yapıtaşlarıdır. Tıpkı Hristiyanlığın kurucusu Pavlus (St. Paul) gibi o da döneminde ortaya çıkan gelişmeleri, … Devamını Oku
Uydurma Hadis Saplantısı
13/a- Birtakım mütevatir hadislerin uydurma olduğunu iddia eden yazarın, bu konuda örnek olarak gösterdiği riva- yetler hakkındaki cevabi değerlendirmelerim konusuna girerken “İmamlar Kureyştendir” hadisi hakkında yazar şunları söylüyor: “Bu hadisin mevzû veya zayıf addedilebilmesi için onun birtakım kaynaklarda mevzû veya zayıf olduğunun söylenmesi şart değildir. Kendi kendine bir hüküm vermek- ten korkan ve herşeyi eski ulemanın eserlerine göre çözmeyi adet edinen gelenekselci/muhafazakâr eğilim böyle birşeyi şart koşabilir. Ancak bu şart bizi bağlamaz. (….) “Benim bu hadisin mevzû … Devamını Oku
Din’i Kimden Öğrenmeli?
Ümmet olarak belki de en önemli problemimiz, dini, temelden arızalı yaklaşımlardan (Şiilik, Modernizm, Vehhabılik), mütefekkirlerden (Cemil Meriç, Aliya lzzetbegoviç, …) ya da mühtedilerden (Muhammed Esed, Roger Garaudy, Martin Lings, Rene Guenon, Fritjof Schuon … ) öğrenmekte bir beis görmeyen, hatta bunu “ayrıcalık” sayma zaafıyla malul oluşumuz. Ya da böyle yapmaya mecbur bırakılmış olmamız. Oysa bunların kimi “yapı-bozucu etki yapıyor; kimi “yetersiz” kalıyor/bırakıyor. Bu kaynakların hangisinden beslenirsek beslenelim, bir şeyler yanlış gidiyor, birşeyler aksıyor. Çünkü alt yapımız yok; çünkü alt yapı inşa eden “yerli alimler kadromuz” ve onları yetiştirecek olan müesseselerimiz yok. Kim olursa … Devamını Oku
#3AralıkDünyaEngellilerGünü Vesilesiyle
İslam, dünyanın bir “imtihan yurdu” olduğu gerçeğini hayatın temeline yerleştiren bir din olarak, özellikle irademiz dışında başımıza gelenleri bu çerçevede değerlendirmemizi ister. Ve böyle olduğu için İslam, insanların “engelliler” ve “normal insanlar” gibi yapay, gayri tabii ve “yanlış” sınıflandırılmasını onaylamaz. Hayata ve insana bu zaviyeden bakan Müslüman toplumlarda, bugün “engelli” denerek kategorize edilen, daha doğrusu “etiketlenen” insanlarla ilgili ayrı, farklı değerlendirmelere rastlanmıyor oluşunun ebebi budur. Sahabe neslinden başlayarak hiçbir dönemde insanların, bedensel özellikleri dolayısıyla örtülü ya da açık biçimde ayrıştırıldığını göremezsiniz. İlgili kaynaklarda hayatlarını ayrı bir hayranlıkla okuduğumuz sahabîlerin önemlice bir kısmının bugün “engelli” diye anılan … Devamını Oku
Ehl-i Sünnet Müslümanlığın Kendisidir
Ehl-i sünnet anlayışına yönelik yapılan itirazların asıl amacı sizce nedir? Sahabe asrından sonra İslam fütuhatı genişlemeye başladı. Farklı kültürlerden ve dinlerden kitleler halinde İslam’a girişler başladı. Bir taraftan farklı kültürler ve dinlerin, bir taraftan içerideki bir takım arızalı anlayışların, yapıların etkisi ile Sahabe Asrı’nın sonlarına doğru sahabenin hiç görmediği, duymadığı bir takım fikirler, görüşler duyulmaya, görülmeye başlandı. Dolayısıyla Ehl-i sünnet dışı, Ehl-i sünnet’e aykırı fikirlerin, görüşlerin tarihi o zaman dilimine kadar gider. O zaman, sahabenin genç kuşağı hayattaydı … Devamını Oku
Seçim Dolaysıyla Son Olarak
İttihat Terakki’nin kurucularından İbrahim Temo, anılarında ilginç bir itirafta bulunur: “…dedim ki: Yahu, biz toplanıp hasbihal ediyoruz ve dertleşiyoruz, Osmanlı idaresini, başımızda bulunan bu istibdad belasını tenkid edip duruyoruz. Ya birgün Abdülhamid insafa gelir, tuttuğu yolun çıkmaz bir sokak olduğunu anlar ve etrafındaki muzır mikropları temizleyerek “buyurun efendiler, bu idare arabasının dizginlerini elinize vereyim; geliniz ıslahata başlayınız, vatanı kurtarınız” derse? Biz yalnız kuru bir tenkidle vakit geçirdiğimiz için bir hazırlığımız, ciddi bir programımız yoktur. Vatana dönüşümüzde iş … Devamını Oku
Muharrem Ayının Özellikleri
Adı “hürmetli kılınmış” anlamına gelen bu mübarek ay, kendine has bir kısım özelliklere sahiptir. Bunları şöyle özetleyebiliriz: Haram aylardandır. Ramazan orucundan sonraki en efdal orucun bu ayda tutulan oruç olduğu (Müslim), Aşure günü tutulan orucun geride bırakılan senenin günahlarına keffaret olabileceği (Tirmizî) rivayet edilmiştir. Önceki ve sonraki ulemadan birçoğu, Ramazan’dan sonraki en efdal ayın Muharrem olduğu görüşündedir. Bu doğrultuda rivayet de mevcuttur. Tabiun’dan Ebû Osmân en-Nehdî, Sahabe’nin, üç 10 güne ayrı bir ehemmiyet verdiğini söylemiştir: Ramazan’ın son … Devamını Oku
Irdâ’u’l-Kebîr
Hollanda devleti bir kısım Suriyeli sığınmacıları kabul etme kararı almış. Hollanda’dan bana ulaşan bir kardeşimiz, devletin, kimsesiz Suriyeli çocukları bakıcı ailelere dağıtma kararı aldığını söyledi ve şöyle sordu: “Buradaki Müslüman aileler olarak bizler, gayrimüslimlerin eline düşmesin diye bu çocukların tamamını almaya karar verdik. Aksi takdirde Hristiyan, ya da eşcinsel ailelere verilecekler. Küçük çocuklar için şimdilik bir problem yok. Onları aile ortamına rahatlıkla alabiliriz. Ama ergenlik çağına yaklaşmış veya ulaşmış olanları nasıl yapalım? Mahremiyet ölçülerini zedelemeden bu konuda … Devamını Oku
Ebubekir Sifil | Kişisel Web Sayfası
Aşağıda orijinal haliyle okuyacağınız mektup Doğu Türkistan’dan.. Takdime, yoruma, izaha gerek bırakmayacak kadar açık anlatıyor Çin zulmünü. Hasbünallâhu ve ni’me’l-Vekîl. Esselamu aleyküm Ebubekir Sifil hocam… Sizin Doğu Türkistan davasına sahiplenmeniz biz Doğu Türkistanlılar için gurur verici. Bunun için size çok minnettarız. Allah sizden razı olsun. Size Doğu Türkistandan gelen bir mektubu göndermek istedim… Doğu Türkistandan mektup. Kim büyüktür: Allah mı yoksa Komünist Parti mi? – Kim büyüktür: Allah mı yoksa Komünist Parti mi? – Anneme, silahlı bir … Devamını Oku