Hollanda devleti bir kısım Suriyeli sığınmacıları kabul etme kararı almış. Hollanda’dan bana ulaşan bir kardeşimiz, devletin, kimsesiz Suriyeli çocukları bakıcı ailelere dağıtma kararı aldığını söyledi ve şöyle sordu:
“Buradaki Müslüman aileler olarak bizler, gayrimüslimlerin eline düşmesin diye bu çocukların tamamını almaya karar verdik. Aksi takdirde Hristiyan, ya da eşcinsel ailelere verilecekler. Küçük çocuklar için şimdilik bir problem yok. Onları aile ortamına rahatlıkla alabiliriz. Ama ergenlik çağına yaklaşmış veya ulaşmış olanları nasıl yapalım? Mahremiyet ölçülerini zedelemeden bu konuda nasıl hareket etmemiz gerekir?”
Onlara verdiğim cevabı burada kamuoyuyla paylaşmak istiyorum
“Eğer Hollanda devletinin sunduğu tek seçenek söz konusu çocukların ailelere verilmesi ise, -yurt, barınma evi vb. gibi- başka bir seçeneğe razı olmuyorsa, yapılacak tek şey, süt akrabalığı tesis ederek bu çocukların Müslüman ailelerde kalmasını sağlamaktır.
“Bu konuda Dört Mezheb’in ictihadı açık: Büyük çocuğun emmesiyle süt akrabalığı sabit olmaz. Dolayısıyla bu maksadı gerçekleştirmek için Zahirî mezhebinin ictihadıyla amel etmek durumundayız.
Bu mezhep, Hz. Aişe (r.ahna) validemizin rivayet ve ictihadını esas alarak büyüklerin emmesiyle de süt akrabalığının tahakkuk edeceği görüşünü benimsemiştir. Başta İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel ve Müslim olmak üzere pek çok imamın naklettiği bir rivayete göre Sahabe’den Ebû Huzeyfe (r.a)’ın Sâlim isimli bir evlatlığı vardı. Zaman geçtikçe Sâlim büyüdü ve ergenlik çağına ulaştı. Ebû Huzeyfe (r.a), evlâtlığının, hanımımın yanına öz oğlu gibi rahatça girip çıkmasından rahatsızlık duymaya başladı.
Bunun üzerine hanımı Sehle bt. Süheyl (r.anha), Efendimiz (s.a.v)’e gelerek durumu anlattı. Efendimiz (s.a.v) de Sâlim (r.a)’ı emzirmesini, böylece onun süt annesi olacağını ve aralarındaki namahremliğin kalkacağını söyledi.[1]Bkz. Müslim, el-Muvatta, “Radâ”, 2; Müsnedu’ş-Şâfi’î (es-Sindî tertibi), II, 45-6; Ahmed b. Hanbel, VI, 228; Müslim, “Radâ”, 26-31…
Dipnotta belirttiğim yerde İmam Mâlik, Hz. Aişe (r.ahna) validemizin kızkardeşi Hz. Ümmü Külsüm (r.anha)’ya ve yeğenlerine, yanlarına girmesini istedikleri erkekleri emzirmelerini tavsiye ettiğini, böylece mahremiyet probleminin ortadan kalkacağını söylediğini kaydeder.
İbn Hazm; Hz. Ali (r.a), ez-Zührî, Atâ b. Ebî Rabâh ve el-Leys b. Sa’d’ın da, süt akrabalığının tahakkuku için sütü küçükken emmenin şart olmadığı, bilakis yetişkinin emmesiyle de süt akrabalığının meydana geleceği görüşünde olduklarını kaydeder.[2]İbn Hazm, el-Muhallâ, X, 19-20.
Usul-i İfta kaynaklarımızda, zaruret, ihtiyaç, şiddetli sıkıntı, umum belvâ… gibi durumlarda başka mezhebin kavliyle fetva verilebileceği açıkça belirtilmektedir.[3]Bkz. Muhammed Takî Osmânî, Usûlü’l-İftâ, 202 vd.Üzerinde durduğumuz mesele, hiç şüphesiz şahsî zaruret, sıkıntı vb. durumlarını çok aşan bir çerçeve ve öneme sahiptir. Bir tek çocuğun dahi Gayrimüslim olarak yetiştirilmesine sebebiyet vermek yahut göz yummak, altından kalkılamayacak bir vebali müstelzim iken, bir neslin bu şekilde kaybedilmesini önlemekten daha mühim ne olabilir? Dolayısıyla bu meselede, şazz olarak telakki edilmiş olsa bile Hz. Aişe (r.ahna) validemizin ve yukarıda adı geçen diğer müctehidlerin kavlini esas alan İbn Hazm’ın görüşüyle, bir başka deyişle Zahirî mezhebinin ictihadıyla amel etmekte bir beis yoktur diye düşünüyorum.
Bu hüküm, sadece bu durum içindir; genelleştirilmemelidir.
Vallâhu a’lem.
Tetimme:
Yetişkin insanın süt emmesi, bir kısım gayrimüslimlerin saptırdığı şekilde, erkeğin, doğrudan kadının göğsünden emmesi tarzında olmaz. Kadın sütünü bir bardağa, fincana… sağması, erkeğin de onu o kaptan içmesi şeklinde olur.
Fotoğraf: © usnews [4]Editör