S–11) Risalelerdeki bazı bilgileri reddetmek ve kabul etmemek itikadi açıdan tehlike yaratır mı? Bu sorunun cevabı, reddedilen bilginin mahiyetine bağlıdır. Risalelerde dile getirilen temel imanî meselelerden ve itikadî umdelerden birinin reddi, doğrudan imanın aslına halel getireceğinden, elbette itikadî açıdan tehlike teşkil eder. Risalelerin ihtiva ettiği –özellikle de fer’iyyata ait– bilgi, yorum ve istinbatların, ehil kimseler tarafından hüsn-i niyet ve ilmî gerekçelerle, edep ve ahlak ölçüleri içinde tartışma konusu yapılmasına gelince, itikadî açıdan tehlike teşkil etmesi şöyle dursun, … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-11
Risale-i Nur’un ilham ile yazdırılması meselesinde Bediüzzaman merhumun ne söylediğini birkaç örnek üzerinden görelim: “Gayet muhlis bir kardeşimizin mektubunda, bir ihtiyar âlim ve vaizin, Risale-i Nur’a zarar verecek vaziyette bulunması; benim gibi binler kusurları bulunan bir bîçarenin, ehemmiyetli mazerete binaen, bir sünneti terkettiğim bahanesiyle şahsımı çürütüp, Risale-i Nur’a ilişmek istemiş. “Evvelâ: Hem o zât, hem sizler biliniz ki: Ben, Risale-i Nur’un hizmetkârıyım ve o dükkânın bir dellâlıyım. Risale-i Nur ise, Arş-ı A’zama bağlı olan Kur’an-ı Azîmüşşan ile … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-10
S–10) Risalelerdeki bilgilerin tümü kayıtsız şartsız doğru mudur? Öncelikle Bediüzzaman merhumun ve Risale-i Nur’un ilmî hassasiyet saiki ve istikametin muhafazası endişesi ile incelenmesi/değerlendirilmesi ile daha başlangıçta eseri ve müellifi sırf tenkit ve gözden düşürmek maksadıyla yola çıkmayı birbirinden ayırt etmemiz gerektiğini belirtelim. Her iki davranış da sahibini, eserde ve müellifte birtakım hatalar bulunduğu neticesine götürebilir. Ama bunlardan ilki sahibine sevap ve muhataba istiğfar vesilesi olurken, diğeri –muhataba bir zarar vermez ama– sahibinin boynuna vebal olarak dolanır. Sorunun … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-9
S–9) Risale-i Nurlar için ben onları kendim değil ilham olarak yazıyorum demesi ve bundan ötürü Risalelere Kur’an mesabesinde bakılması nasıl bir durumdur? Bir olgu olarak “ilham”ın hakikatini teslim etmekle birlikte, bizim Akaid ve Usul-i Fıkıh kaynaklarımızda onun bir “bilgi/hüküm kaynağı” olarak değerlendirilmediğini bilmemiz gerekir. Bilindiği gibi Usul-i Fıkıh’da, bilgi/hüküm kaynakları (edille-i şer’iyye), “aslî” ve “fer’î” olarak iki kategoriye ayrılmıştır. Kitap. Sünnet, İcma ve Kıyas “aslî” bilgi/hüküm kaynaklarını teşkil ederken, –mezhepler arasında ihtilaflı bir alanı oluşturan– İstihsan, Mesalih-i … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-8
S–7) Osmanlının yıkılışında etkisi var ise sonuçta hayır ve şer manasında açılan bir kapı vardır ki Sait Nursi bu durumun neresindedir? Yani şer ise kendisine vebal, hayır ise kendisine sevap mahiyetinde bir kazanç var mı? Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Daha önce de belirttiğim gibi, o dönemde sadece Bediüzzaman merhum değil, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Akif gibi kalburüstü pek çok isim Sultan II. Abdülhamid hana muhalif tutum takınmış, onun, Osmanlı’yı ayakta tutmak için çırpınmayla geçen 33 yıllık … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-6
Üstad merhumun ilmî çevrelerde “Bediüzzaman” olarak kabul edilip edilmediği sorusu, dönemindeki ilim ehli tarafından “emsalsiz, benzersiz, en üstün” olarak tavsif ve takdim edilip edilmediği anlamındaysa, bu noktada benim muttali olabildiğim şudur: Mustafa Sabri Efendi, Muhammed Zâhid el-Kevserî, Elmalılı Hamdi Efendi, Ermenekli Safvet Efendi, İskilipli Atıf Efendi gibi (Allah hepsine rahmet eylesin) dönemin ilim zirveleri arasında mutad veçhile mevcut olan seviyeli münasebet, Bediüzzaman merhum için de söz konusu olmuştur. Bediüzzaman da zikri geçen alimlerden bir alim olarak gerek … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-5
Üstad’a “Bediüzzaman” lakabının nasıl ve niçin verildiğine gelince; kendisi henüz 14-15 yaşlarındayken ilmî muhitlerde yaygın bir şöhrete nail olmuştu. Keskin zekâsı, dirayeti, ilmî kudreti ve müthiş hafızası, gittiği yerlere kendisinden önce ulaşırdı. Bu sebeple her gittiği yerde hemen ilmî meclisler kurulur ve bu şöhretin hak edilmiş olup olmadığını anlamak için ilim erbabınca bir anlamda imtihana çekilirdi. Bizzat kendisiyle uzun görüşmelerde bulunmuş olan merhum Eşref Edib, Üstad’ın biyografisini anlatırken şöyle diyor: “… Siirt uleması merak ettiler. Bir yere … Devamını Oku
Hangi Bediüzzaman?
Bediüzzaman merhumun fikirlerinin ve duruşunun, onun çizgisini devam ettirdiğini söyleyenler tarafından tartışmasız biçimde tesbit ve hayata intikal edildiğini söyleyebilir miyiz? Ben bu sorunun cevabının “hayır” olduğunu düşünenlerdenim. Aralarında derin görüş ayrılıkları bulunan ve hepsi de kendisini Bediüzzaman merhuma nisbet eden birçok grubun mevcudiyeti yukarıdaki sorunun cevabının olumlu verilmesini engelleyen en önemli olgu. Bugünlerde Nurcu kesimin hangi partiyi desteklemesi gerektiği, daha doğrusu Nurculuğun hangi partinin desteklenmesini gerektirdiği meselesinde –benim internet medyası vasıtasıyla muttali olduğum– bir tartışma yaşanıyor. Mehmet … Devamını Oku
Bediüzzaman Hakkında-5 (Mustafa Sabri Efendi ve “Tuhfetu’r-Reddiyye”)
Bediüzzaman merhum hakkındaki okuyucu sorusunu vesile edinerek bu yazıda önemli gördüğüm bir husus üzerinde duracağım: (Zaman zaman bu noktayla ilgili aldığım sorulara da cevap olsun.) Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhumun, Bediüzzaman merhum aleyhine bir risale yazdığı ve kendisini şiddetli bir şekilde eleştirdiği, öteden beri dile getirilen bir iddia. İnternette de bu risaleden alıntılanan bazı pasajların tedavülde bulunduğu, ilgilenenlerin malumu. Kısa bir süre önce aslını elde edip okuma imkânı bulduğum, takvim yaprağı ölçülerinde ve kapağından son sayfasına kadar … Devamını Oku
Bediüzzaman Hakkında-4
Okuyucu sorusunda yer alan diğer alt başlıklar ve cevaplarına gelince; (Bediüzzaman) Ehli sünnet bir yol sahibi bir zat mı? Bu soruya kısaca “evet” diyerek geçmeyi tercih edeceğim. Zira bu “evet”in içini doldurmak için ayrıntıya girmeye hem gerek, hem de yer yok. Bu babda onun Ehl-i Sünnet’i “Ehl-i Hak” olarak tavsif ettiğini belirtmek, zikredilebilecek delillerin tamamının yerine geçecektir. Kurduğu yol ehli necattan mı? Bu soruyu, “Bir kimse Risale-i Nur’lar’ı okuyarak kurtuluşa ulaşabilir mi?” tarzında anlamak doğruysa, icmalen “evet” … Devamını Oku