Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-7

Ebubekir Sifil2010, Eylül 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

Kadının dövülmesi meselesine noktayı koymadan önce hemen başa dönelim ve çarpıcı bir noktayı dikkatlere sunalım: Hoca, okumakta olduğunuz bu yazı serisinin hedeflediği yazılarının ilkinde “İslam’da bu vardır, şu yoktur” demenin usulü hakkında şunları söylüyor: “Üzerinde ittifak edilmiş inanç, ibadet ve hayat kuralları “İslam’da vardır”, bunlar için bir mümin “Bu İslam’da yok” diyemez. “Müctehidler, müfessirler, kelamcılar, sûfîler (ehliyet sahibi İslam alimleri) bir konuda farklı görüş, yorum, ictihad ileri sürmüş olurlarsa “göreceli olarak; yani filan alime, mezhebe, yoruma göre … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-6

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Eylül 2010, Eylül Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şahıslar, Said Nursi

Üstad merhumun ilmî çevrelerde “Bediüzzaman” olarak kabul edilip edilmediği sorusu, dönemindeki ilim ehli tarafından “emsalsiz, benzersiz, en üstün” olarak tavsif ve takdim edilip edilmediği anlamındaysa, bu noktada benim muttali olabildiğim şudur: Mustafa Sabri Efendi, Muhammed Zâhid el-Kevserî, Elmalılı Hamdi Efendi, Ermenekli Safvet Efendi, İskilipli Atıf Efendi gibi (Allah hepsine rahmet eylesin) dönemin ilim zirveleri arasında mutad veçhile mevcut olan seviyeli münasebet, Bediüzzaman merhum için de söz konusu olmuştur. Bediüzzaman da zikri geçen alimlerden bir alim olarak gerek … Devamını Oku

Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-6

Ebubekir Sifil2010, Eylül 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

Karaman hocanın, kadının dövülmesi meselesinde Atâ b. Ebî Rabâh’ın görüşünün tesbiti ve  bu görüş hakkında söylenenler konusundaki tutumu iki noktada ciddi biçimde problem arz ediyor: Atâ b. Ebî Rabâh’ın görüşünün, “Erkek, namusu lekeleyecek bir davranışta bulunmayan, yalnızca nâşize olan karısını dövemez, ancak ona karşı öfkesini ortaya koyabilir” tarzında kesin bir “adem-i cevaz” olarak takdimi doğru değildir. Bir önceki yazıda da gördüğümüz gibi burada ancak “kerahatli cevaz”dan bahsedilebilir. Hanımına 100 sopa vuracağı konusunda yemin etmiş olan Hz. Eyyûb … Devamını Oku

Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-5

Ebubekir Sifil2010, Eylül 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

Karaman hoca sözü kadının dövülmesi meselesine getirdiği yerde şöyle diyor: “Bazı davranış ve tavırları sebebiyle yoldan çıkma, hukuka baş kaldırma (nüşûz) belirtileri gösteren, böylece nâşize olması ihtimali beliren kadınlara karşı ne yapılacak, aile düzeni ve hukuku nasıl korunacaktır? Bu noktada Kur’ân-ı Kerîm vazifeyi ailenin reisi sıfatıyla önce kocaya vermektedir. Öngörülen tedbirlere başvurmasına rağmen koca düzeni sağlayamazsa ve ailenin dağılmasından korkulursa sıra hakemlere gelecektir. Ayette hukuka baş kaldıran, meşrû aile düzenini bozmaya kalkışan (nâşize) kadına karşı erkeğin yapabileceği … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-5

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Eylül 2010, Eylül Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şahıslar, Said Nursi

Üstad’a “Bediüzzaman” lakabının nasıl ve niçin verildiğine gelince; kendisi henüz 14-15 yaşlarındayken ilmî muhitlerde yaygın bir şöhrete nail olmuştu. Keskin zekâsı, dirayeti, ilmî kudreti ve müthiş hafızası, gittiği yerlere kendisinden önce ulaşırdı. Bu sebeple her gittiği yerde hemen ilmî meclisler kurulur ve bu şöhretin hak edilmiş olup olmadığını anlamak için ilim erbabınca bir anlamda imtihana çekilirdi. Bizzat kendisiyle uzun görüşmelerde bulunmuş olan merhum Eşref Edib, Üstad’ın biyografisini anlatırken şöyle diyor: “… Siirt uleması merak ettiler. Bir yere … Devamını Oku

Karaman Hocanın “Var”ları ve “Yok”ları – 4

Ebubekir Sifil2010, Eylül 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

Karaman hoca, “ayıklama” dediğim işleme “kadının dövülmesi” meselesiyle başlıyor ve konuya 4/en-Nisâ suresinin 34-35. ayetlerinin meallerini zikrederek giriyor: “Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılmasına bağlı olarak ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdır. Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. (Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol … Devamını Oku

Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-3

Ebubekir Sifil2010, Eylül 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

Karaman hocanın, çağımızda tartışma konusu haline getirilmiş birtakım hükümler hakkındaki tavrının büyük ölçüde mevcut modern anlayışın belirleyiciliğinde şekillendiği dikkat çekiyor. Modernizm karşıtı bir konumda bulunduğunu sıklıkla dile getiriyor olsa da, ele aldığı konulara yaklaşım biçiminde kendisini açıkça ele veren nokta, hocanın da modern çağın ağır psikolojik baskısını hissediyor oluşu. Bu söylediklerimin gerçeği yansıtmadığını düşünenlere, hocanın ilk yazıda zikrettiği, İngiltere’de çeşitli grupların katıldığı tartışma programı konusundaki değerlendirmeyi tekrar okumasını tavsiye edeceğim. O tartışmada –ki benzeri ortamlarda hemen hepimiz … Devamını Oku

Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-2

Ebubekir Sifil2010, Eylül 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

Maksada geçmeden önce bir nokta üzerinde duralım: Karaman hoca, seri yazısının giriş faslında bir tesbitte bulunuyor ki, buna katılmamak mümkün değil. Şöyle diyor hoca: “Her zaman ama özellikle Ramazan’da İslam medyanın gündemine giriyor. Bir kısmı müminlere hizmet, kendileri için de kazanç olsun diye erbabına İslam’ı anlattırmayı tercih ediyorlar ve onları rahatsız edecek, kafa karıştıracak, huzur bozacak davranışlardan ve konuları tartışma zeminine çekmekten uzak duruyorlar. Bir kısmı ise fırsat elvermişken İslam’ı veya ona ait gösterilen bazı konuları tartışma … Devamını Oku

Karaman Hocanın “Var”ları Ve “Yok”ları-1

Ebubekir Sifil2010, Ağustos 2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Şahıslar

“Modern dönemde Müslümanların karşı karşıya bulunduğu “en sinsi” problem nedir?” sorusuna değişik cevaplar verilebilir. Kanaat-i acizeme göre bu sorunun en doğru cevabı, “İslam hakkında konuşurken, hakim/modern/gayri fıtrî değer yargılarının, değerlendirme tarzlarının ve kavramların esas alınması” olmalı. Zira bu durumda İslam, “önceden verilmiş kararlar” ve “tartışma dışı ilan edilen doğrular ve yanlışlar” üzerinden değerlendirmeye alınıyor kaçınılmaz olarak. Bu meselenin ne kadar önemli olduğunu bu köşede değişik vesilelerle ve sık denebilecek aralıklarla vurgulamaya çalışıyoruz. Yazık ki gelişmeler haklılığımızı teyit … Devamını Oku

İmam Ebû Hanîfe Ve Hadis İmamları-3

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Ebû Hanîfe, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şahıslar, Temmuz Ayı 2010 OS

Bir önceki yazıda İmam Ebû Hanîfe’den rivayette bulunan ve Kütüb-i Sitte müelliflerine hocalık etmiş olan büyük muhaddislerin İmam Ebû Hanîfe’den rivayette bulunduğunu görmek için el-Mizzî’nin Tehzîbu’l-Kemâl’ine bakmanın yeterli olacağını söylemiştim. Keza Kütüb-i Sitte müelliflerinin onun rivayetlerine yer vermemiş olmasının “güven” meselesi olarak algılanmaması gerektiğini birkaç örnek üzerinden ifade etmeye çalışmıştım. İbn Hacer el-Askalânî’nin, Ta’cîlu’l-Menfa’a’sı konumuz açısından son derece önemli bir çalışmadır. Zira bu eserde 4 mezhep imamı tarafından rivayetleri alınmış olduğu halde Kütüb-i Sitte’de rivayetlerine yer verilmemiş … Devamını Oku