Tevrat ve İncil’deki Nur-4

Ebubekir Sifil2006, 2006 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2006, Haziran Ayı 2006 OS, Okuyucu Soruları

Bir önceki yazının sonunda zikrettiğim soru, günümüzde Ehl-i Kitab’a bakışta önemli arızalar doğuran bir meseleye müteallik olduğu için son derece önemli. Kur’an nazil olduğunda Tevrat ve İncil çoktan tahrife uğramıştır. Öyleyse Kur’an’ın, Tevrat ve İncil ehlini bu iki kitapla amel etmeye daveti nasıl açıklanabilir?

Gerçi Tevrat ve İncil’deki tahrifin “lafız”dan ziyade “yorum”da olduğunu söyleyenler de var. Ama eldeki Tevrat ve İncil nüshaları arasındaki somut farklılıklar bile tek başına bu iddianın çok da gerçekçi olmadığını ortaya koymaktadır. Onun için yukarıdaki sorunun cevabıyla iştigal ederken bu iddiayı dikkate almayacağım.

Bu sorunun cevabı birkaç vecihten verilebilir:

  1. Hz. İsa (a.s) İsrailoğulları’na gönderilmiş bir peygamberdir (3/Âl-i İmrân, 48-9) ve bir önceki yazıda belirtildiği üzere O, Tevrat’ın bazı hükümlerini nesh etmiştir. Şu halde Tevrat ehlinin Tevrat ile hükmetmesi gerçek anlamda ancak Hz. İsa (a.s)’a ittibaları ile mümkün olacaktır.

Bu meseleyi konuşurken çoğu zaman zihnimizde “Yahudilik” ve “Hristiyanlık” adlı iki farklı din canlanır ki, bu, Pavlus Hristiyanlığı marifetiyle oluşturulmuş bir manzaranın ürünüdür. Aslında Hz. İsa (a.s) da tıpkı kendisinden önceki Hz. Dâvûd, Hz, Süleyman, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya gibi (hepsine selam olsun) bir İsrailoğulları peygamberidir ve O’nun mesajı ile diğerlerininki arasında –bazı ahkâmın değişmesi dışında– herhangi bir farklılık yoktur.

O halde Tevrat ehlinin Tevrat ile ve İncil ehlinin İncil ile hükmetmesi demek, esasında her iki topluluğun da İncil ile hükmetmesi demektir. Zira İsrailoğulları’na Tevrat ahkâmı konusundaki nihaî talimat İncil’dedir.

  1. 5/el-Mâide, 47 ayetinde müstakil olarak İncil ehlinin İncil ile hükmetmesinin istenmesine gelince, burada da İncil’in tahrife uğramamış halinin kastedildiğinde şüphe yoktur. Zira İncil’in orijinal metninde Kur’an’ın haber verdiği nihaî hakikat mevcuttur. “Hatırla ki, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim; benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim” demişti” (61/es-Saff, 6) ayetinden de net olarak anlaşılacağı üzere Hz. İsa (a.s), kendisinden sonra gelecek peygamberi (s.a.v) müjdelemekle, kendi ümmetini o peygambere imana ve kendisini tasdike yönlendirmiştir. Dolayısıyla İncil ehlinin İncil ile hükmetmesi demek –Elmalılı merhumun tabiriyle–, bu kitaptaki “tasdik”, “hidayet” ve “mev’ıza” ile hükmetmesi demektir. Biz bu üç hususa “ihbar”ı da ekleyebiliriz ki, esasen “tasdik” maddesinde mündemiç olan bu husus konumuz bakımından ayrıca zikredilmesi, vurgulanması gereken önemli bir durumu ön plana çıkarmaktadır. İncil ehlinin İncil’in tasdik ettiğini tasdik etmesi, “geriye dönük” bir eylemi anlatmaktadır ki, “Tevrat’ı tasdik”ten ibarettir. İncil’in haber verdiğine iman ise ileriye dönük bir durumu anlatır: Kur’an’a ve Efendimiz (s.a.v)’e iman.
  2. Bunun “dolaylı” bir istidlal olduğunu düşünebilecekler için Kur’an’da bu hususun daha doğrudan ifadelerle yer aldığını hatırlatmak yerinde olur. 5/el-Mâide 68. ayette Ehl-i Kitab’ın iman mükellefiyetinin çerçevesi şöyle çiziliyor: “De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz.”

Burada dikkat çekici olan şudur ki, Ehl-i Kitab’ın tahrife uğramamış Tevrat ve İncil’i bihakkın uygulaması ile yetinilmemekte, “Allah Teala’nın indirdiği” bir başka vahiy grubu da onların iman ve icra mükellefiyetleri arasına dahil edilmektedir ki, bunun Kur’an olduğunda şüphe yoktur.

  1. Nihayet Tevrat ve İncil’in neresinin ne şekilde/miktarda tahrife uğradığı Yahudi ve Hristiyan din adamlarının/alimlerinin malumu olmak gerekir. Tevrat bağlamında Samiri Tevratı’nın Yahudi Tevratı’ndan farklılık arz ettiği noktalar ve “Kumran yazmaları” arasında tesbit edilen Tevrat nüshası diyebileceğimiz metinler, İncil bağlamında da Kilise tarafından “apokrif” ilan edilen İncil nüshaları hakikate ulaşmak isteyenler için elbette önemli verilerdir.

Devam edecek.

Milli Gazete – 25 Haziran 2006