Bediüzzaman ve Risale-i Nur-5

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Eylül 2010, Eylül Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şahıslar, Said Nursi

Üstad’a “Bediüzzaman” lakabının nasıl ve niçin verildiğine gelince; kendisi henüz 14-15 yaşlarındayken ilmî muhitlerde yaygın bir şöhrete nail olmuştu. Keskin zekâsı, dirayeti, ilmî kudreti ve müthiş hafızası, gittiği yerlere kendisinden önce ulaşırdı. Bu sebeple her gittiği yerde hemen ilmî meclisler kurulur ve bu şöhretin hak edilmiş olup olmadığını anlamak için ilim erbabınca bir anlamda imtihana çekilirdi. Bizzat kendisiyle uzun görüşmelerde bulunmuş olan merhum Eşref Edib, Üstad’ın biyografisini anlatırken şöyle diyor: “… Siirt uleması merak ettiler. Bir yere … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-4

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Eylül 2010, Eylül Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bediüzzaman merhum etrafında 33 maddelik okuyucu sorusunun aynı sırayla cevapları şöyle: “Sait Nursiye, Bedüzzaman olarak nitelendirme nasıl ve kimler tarafından verilmiştir?” “Bediüzzaman”, “zamanında yaşayan insanlar arasında emsalsiz olan, bir benzeri olmayan, asrının yegânesi, yetenek ve kabiliyetleri bakımından çağında eşsiz olan…” gibi anlamlara gelen bir terkiptir. Arapçada “vahîdu asrihî”, “ferîdu dehrihî”, “yetîmetu’z-zemân”… gibi terkipler de bu anlamda kullanılır. İslam tarihinde bu lakapla anılan birçok isim bilinmektedir. İbn Asâkir’in hocaları arsında bulunan Ebû Ali Ahmed b. Sa’d b. Ali … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-3

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Eylül 2010, Eylül Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bediüzzaman merhum, Risale-i Nur ve Nurculuk diye bilinen hareket merkezli seri soruların cevabına geçmeden önce birkaç noktayı kısaca belirtmekte yarar görüyorum: Cumhuriyet sonrası ülkemizde görülmeye başlayan cemaat yapıları, İslamî hassasiyet sahibi dirayet ehli Osmanlı bakiyesi alim, salih ve fazıl zatların milletimizin aidiyetleriyle ilişkisini devam ettirmek ve kendine yabancılaşmasının önüne set çekmek maksadıyla ortaya koydukları samimi/ihlaslı ve fedakârane çalışmaların eseri olarak niteleyebiliriz. Aynı mübarek maksada yönelik gayretlerin semeresi olan bu yapıların, İslamî çalışmada birbirlerinin “rakibi” değil, “refiki” olması … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-2

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Ağustos 2010, Ağustos Ayı 2010 OS, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Geçen hafta bir kısmını verdiğim okuyucu sorusunun devamı şöyle: S-16) Mehmed Kırkıncı 1-7 Temmuz 2001 Tempo dergisinde Sait Nursi’den şöyle bahsediyor; “(Sait Nursi) daha ziyade İslam’ın ahkâm noktasına değil, iman noktasına yönelik yazmıştır. Daha o zamandan evlattan anaya hisse verilmesini tenkit etmiş, Kur’an’ın ahkâmından bazı şeylerde var tenkit ettiği.” Böyle bir durum var mı? Varsa bu yaklaşım doğru mudur? S–17) Risaleler Türkçeye çevrildiğinde dini hikayeler gibi bir kitap seviyesine dönüşüyor. Arapça, Osmanlıca ve Farsça yazılması onun gerçekten … Devamını Oku

Bediüzzaman ve Risale-i Nur-1

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Ağustos 2010, Ağustos Ayı 2010 OS, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: Selâmun âleykum hocam. Radikal, nurcu ve tasavvuf ehli arkadaşlarım var. Bazı konularda bilgilerimizi paylaşıyoruz ama anlaşamadığımız konular var. Bu konularda ise sıkıntı yaşadığımız temel mesele hepimizin ikna olacağı kaynak bilgilere sahip olmayışımızdır. Aşağıda sorduğum soruları her grubunda mütmaîn olabileceği kaynak delillerle cevaplarsanız büyük bir problemin çözülmesi ve kafalardaki şüphelerin gitmesi açısından faydalı ve hayırlı bir hizmet etmiş olacaksınız. Örneğin ayet, hadis-i şerif, peygamber hayatı, ashabın, tabiunun hayatı, tanınmış ve ehli sünnette ekol kabul edilen İslam alimlerinin … Devamını Oku

Bir Hadis

Ebubekir Sifil2010, Ağustos 2010, Ağustos Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları

Soru “Muhterem Hocam, Müslim Cennet 52 nolu Hadis-i Şerifte buyurulan, “Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediğim iki grup vardır; … diğeri de giyinmiş oldukları halde çıplak görünen ve öteki kadınları kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır…” hadisinde geçen “giyinik çıplaklar”dan ve özellikle “başları deve hörgücü gibi” olanlardan murad nedir? Yani bugün toplumun genelinde kadınların yaptıkları topuz bu ifadeye dahil olabilir mi? Bir de topuzlu saçlar ile kılınan namazların kabul edilmeyeceğine dair hadis-i şerif varid … Devamını Oku

İmam Ebû Hanîfe Ve Hadis İmamları-3

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Ebû Hanîfe, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şahıslar, Temmuz Ayı 2010 OS

Bir önceki yazıda İmam Ebû Hanîfe’den rivayette bulunan ve Kütüb-i Sitte müelliflerine hocalık etmiş olan büyük muhaddislerin İmam Ebû Hanîfe’den rivayette bulunduğunu görmek için el-Mizzî’nin Tehzîbu’l-Kemâl’ine bakmanın yeterli olacağını söylemiştim. Keza Kütüb-i Sitte müelliflerinin onun rivayetlerine yer vermemiş olmasının “güven” meselesi olarak algılanmaması gerektiğini birkaç örnek üzerinden ifade etmeye çalışmıştım. İbn Hacer el-Askalânî’nin, Ta’cîlu’l-Menfa’a’sı konumuz açısından son derece önemli bir çalışmadır. Zira bu eserde 4 mezhep imamı tarafından rivayetleri alınmış olduğu halde Kütüb-i Sitte’de rivayetlerine yer verilmemiş … Devamını Oku

Okuyucu Soruları 24 İmam Ebû Hanîfe Ve Hadis İmamları-2

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Ebû Hanîfe, Gazete Yazıları, Haziran 2010, Haziran Ayı 2010 OS, Okuyucu Soruları, Şahıslar

Kütüb-i Sitte müelliflerinin İmam Ebû Hanîfe’nin rivayetlerine yer vermemesinin son derece önemli teknik boyutları vardır. Böyle meselelerin herkes tarafından ve uluorta konuşulması büyük zararlara sebebiyet verir. Bizler, bütün mü’min kardeşlerimiz hakkında, ancak özellikle de bu ümmetin rehberleri olan o imamlar hakkında konuşurken, onların hemen yanı başımızda durduklarını farz ederek ve ağzımızdan onlar hakkında çıkan her sözün mahkeme-i kübrada mutlaka karşımıza dikileceğini bilerek konuşmalıyız. Belki sıradan bir insanın hakkına girmenin zararı kendimizle sınırlı kalır; ama o büyük insanların … Devamını Oku

İmam Ebû Hanîfe Ve Hadis İmamları-1

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Ebû Hanîfe, Gazete Yazıları, Haziran 2010, Haziran Ayı 2010 OS, Okuyucu Soruları, Şahıslar

Soru “Sayın hocam dün bir mesele oldu. Arkadaşın biri dedi ki, Kütüb-i Sitte müellifleri İmamı Azam’a güvenmedikleri için ondan hadis nakletmemişler. Bu konuyu biraz geniş şekilde izah ederseniz duacınız olurum.” Cevap İmam Ebû Hanîfe hakkında Hadis imamlarından bazılarının menfi bir kanaat taşıdığı doğrudur. Bunun sebepleri üzerinde ayrıntılı olarak durmak gerekir. Şimdilik şu kadarını söyleyelim: Bu menfi kanaat, İmam Ebû Hanîfe hakkında “bizzat” gözlemlenmiş ve tecrübe edilmiş “gerçeklere” değil, ya birtakım yanlış anlamalara veya önyargılara dayanmaktadır. Kütüb-i Sitte … Devamını Oku

Cemaat Psikolojisi, Cariyeliğin Mahiyeti-4

Ebubekir Sifil2010, 2010 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2010, Haziran Ayı 2010 OS, Okuyucu Soruları

Okuyucu sorusunun ikinci kısmı, “Mahmud Efendi”, “Süleyman Efendi” gibi somut isimler üzerinden sorulmuştu. Adı zikredilen zatların, bu Din’e, bu Ümmet’e son derece büyük hizmetleri olan kimseler olarak bilinmesi ve hürmette kusur edilmemesi gerekir. Halkımızın bu gibi güzel insanlarla münasebeti, onların kılavuzluklarından azami istifadeye gayret etmek şeklinde olmalıdır. Özellikle Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekildiği dönemden itibaren ulema ve suleha bu Ümmet’e yol gösteren kandiller olarak son derece kritik bir misyon üstlenmiştir. “Bu alimdir, öbürü mürşiddir” gibi –tabir yerindeyse– “üstad … Devamını Oku