Kul Hakkı

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2007, Kasım Ayı 2007 OS, Okuyucu Soruları

Soru Birçok sohbetlerde Hocaefendilerden “Kul Hakkını ALLAH c.c. kesin kes affetmez” gibi sözlerle karşılaşabiliyoruz. Fakat Kur’an’da böyle bir şeye rastlamadım. Kütübü Sitte’de başlık olarak “Kul hakkı” diye bir baslığa şahsen rastlamadım. Bu konuya ışık tutabilirseniz memnun olurum. Cevap “Hukuk” sahasının “Hukukullah” ve “Hukukul ibad” şeklinde ikiye taksimi Kur’an ve Sünnet’te açıkça ifade edilmiş bir husus değildir. Bu taksim ulema tarafından Kur’an ve Sünnet nassları üzerindeki istikra faaliyetiyle ortaya çıkarılmıştır. Hukukullah, başta iman olmak üzere namaz, oruç, hacc … Devamını Oku

Selef ve Müteşabihat

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2007, Kasım Ayı 2007 OS, Okuyucu Soruları

Selef-i Salihin’in “müteşabihat” konusundaki tavrının ne olduğunu soran okuyuculara –fazla yer tutacağı için soru metinlerini zikretmeden– ortak bir cevap vermeye çalışayım: Müteşabihatın Sahabe (Allah hepsinden razı olsun) tarafından, sonraki asırlarda görüldüğü şekliyle münakaşa ve cidal konusu yapıldığını bilmiyoruz. Onlar nasslarda nasıl gelmişse öyle iman eder, ötesini soruşturmazdı. Dolayısıyla bu meselenin Ümmet-i Muhammed’in gündemine gelmesi Tabiun, ağırlıklı olarak da Teb-i Tabiin dönemine ve sonrasına tesadüf eder. İmam Ebû Hanîfe, “Doğu tarafından bize iki bid’at geldi: Cehm’in (Cehm b. … Devamını Oku

Amel-i Salih

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2007, Kasım Ayı 2007 OS, Okuyucu Soruları

Soru Salih amel, sıradan herkesin ulaşabileceği kaynaklarda sadece “yararlı faydalı işler” diye tercüme ediliyor ve başkaca da bir bilgi verilmiyor. Bu tarif yeterli midir? Değilse salih amel’den Rabbimizin muradı nedir? Cevap “Salih amel” kısaca, Allah Teala’nın rızasına uygun, kişinin kendisine ve/veya başkalarına faydası dokunan iş, fiil ve hareket demektir. Ulema, kelim-i tayyib (tevhid, tesbih, tehlil, tekbir) olmadan amel-i salih olmayacağını, niyet olmadan da bunların hiç birinin bulunmayacağını söyleyerek önemli bir noktaya parmak basmıştır. Niyetin sadece mü’min için … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-7

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Ve nihayet Kur’an’ın “Sen, sana bu Kitab’ın verileceğini ummazdın. O ancak Rabbinin bir rahmetidir…”(28 Kasas/86) “İşte sana da buyruğumuzla Cebrail’i gönderdik; sen önceden Kitap nedir, iman nedir bilmezdin…”(42 Şura/52) gibi ayetler, Hz. Muhammed’in böyle bir olayı yaşadığını yalanlamaktadır. Çünkü böyle bir olayı yaşasaydı, en azından peygamber olacağına ilişkin bilgisi ve beklentisi olurdu. Kur’an ise, böyle bir bilgisinin ve beklentisinin olmadığını söylemektedir. Önce Efendimiz (s.a.v)’in Kitap ve iman nedir bilmediğini ifade eden ayetten başlayalım: Bu ayet, Efendimiz (s.a.v)’in, … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-6

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bu kadar olağanüstü halleri yaşayan ve bilgi sahibi olan Hz. Peygamber Hira’da ilk vahye muhatab olduğunda neden şok oldu? Önceden bu halleri yaşayıp bazı bilgilere sahip birisi olarak bunu soğukkanlılıkla karşılaması gerekmez miydi? Efendimiz (s.a.v)’in Hira’da yaşadığı hadisenin etkisini uzun süre üzerinden atamaması, bir beşer olarak böyle olağanüstü bir durumu ilk kez yaşamış olmasındandı. Yoksa Efendimiz (s.a.v)’in Hira’da Cebrail (a.s) ile karşılaşmadan önce, sadık rüyalar vasıtasıyla vahiy olgusuna bir nevi hazırlık süreci giçirdiğini biliyoruz. Başta el-Buhârî ve … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-5

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Rahip Bahira olayının detaylarıyla ilgili itirazlara devam ediyoruz. En son “Ebû Tâlib bu olayı müşahede ettiği halde neden İslam’a girmedi?” sorusunda kalmıştık. Evet, sadece bu olayı değil, Efendimiz (s.a.v)’in hak peygamber olduğunu gösteren daha başka hususları da müşahede ettiği ve O’nun tebliğinin hak olduğunu bildiği halde Ebû Tâlib’e İslam’la şereflenmek nasip olmamıştır. Meselenin detayları Hadis ve Siyer kaynaklarından okunabilir. Burada sadece şu kadarını söyleyelim: Ebû Tâlib’in iman etmemesi Efendimiz (s.a.v)’in davetinin hakikatinden şüphe duymasından değil, gururundan ve … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-4

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Rahip Bahira olayının detaylarıyla ilgili itirazlara gelince; Efendimiz (s.a.v) niçin daha sonra bu olaydan hiç bahsetmemiştir? Efendimiz (s.a.v)’in mucizeleriyle ilgili rivayetlerin genel karakterine baktığımız zaman bu sorunun cevabını görürüz. Şöyle ki: Onun mucizelerini bize nakleden rivayetler hemen tamamen Sahabe gözlemi tarzında gelmiştir. Acaba doğrudan Efendimiz (s.a.v)’in mübarek ağzından menkul kaç adet mucize rivayeti bulabiliriz? Dolayısıyla Rahip Bahira olayının da sahabî gözlemi olarak nakledilmiş olmasında şaşılacak bir taraf olmadığı gibi, bu durumun, olayı nakleden rivayetlerin sıhhatine halel getirici … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-3

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Bir önceki yazıda ez-Zehebî’nin, hadisenin kaynaklarından olan el-Hâkim’in el-Müstedrek’indeki rivayet hakkında (metnindeki nekaret sebebiyle) “mevzu” ve “batıl” ifadelerini kullandığını belirtmiştim. Bilebildiğim kadarıyla ulemadan bu rivayet hakkında böyle bir ifade kullanan başka birisi yoktur. ez-Zehebî’nin söz konusu hükmü de ağırlıklı olarak rivayetin bir önceki yazıda belirttiğim münker kısmından kaynaklanıyor olmalıdır. Nitekim o, Târîhu’l-İslâm’da bu rivayete yer verdikten sonra, “Cidden münkerdir” der ve ardından, bu yazının konusunu teşkil eden itirazları –hemen hemen aynen– sıralar. İlerleyen yazılarda ele alacağım tenkitlerinden … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-2

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Mukaddime kabilinden olmak üzere konuya şu kaideyi hatırlatarak başlayalım: Herhangi bir rivayet tenkit konusu yapılacaksa önce senedine bakılır. Eğer sened itimada şayan ise metne geçilir. Sened itimada şayan değilse metin üzerinde durmaya da gerek yoktur. Zira metin bize ne kadar makul, doğru ve kabule şayan gelirse gelsin, şayet itimat edilecek bir senedden mahrum ise, ona “hadis” değeri atfetmek doğru değildir. Rahip Bahira hadisesi özeline gelince, bu konuda daha önce Arap aleminde de itirazcı yaklaşımlar bulunduğunu biliyoruz. Bunların … Devamını Oku

Rahip Bahira Olayı-1

Ebubekir Sifil2007, 2007 Yılı, Ekim 2007, Ekim Ayı 2007 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru Bir okuyucu, hepimizin bildiği Rahip Bahîra rivayetiyle ilgili olarak bir ilahiyat profesörünün yönelttiği aşağıdaki tenkitlerin durumunu soruyor: Peygamber ölünceye kadar bu yolculuk sırasında karşılaştığı olaylardan ve rahipten niçin hiç söz etmemiştir. Tüm bu bilgiler Hz. Muhammed’in son peygamber olacağını açıkça ortaya koyar ve Yahudisi, Rum’u, Papazı herkes bunu görüp kendisini teşhis ederken, onun çevresi, büyükleri, Mekke ve Medine’deki Kitap Ehli’nin neden hiç ilgisi ve bilgisi olmamıştır? Rivayette anlatılan olaylar ve durumlar kafilede bulunan insanların hiç mi … Devamını Oku