Okuyucu Soruları-33 İbn Kuteybe

Ebubekir Sifil2003, 2003 Yılı, Aralık 2003, Aralık Ayı 2003 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Soru: “(…) “İbn-i Kuteybe ismindeki şahıs Ehl-i Sünnet midir? İhtilafu’l-Hadis ismindeki kitabı okunur mu? İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi eleştiriyor. Ayrıca İmam Buhari de İmam-ı Azam’ı neden eleştirmiştir?”

Cevap: İbn Kuteybe diye bilinen Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî, III/IX. asır alimlerindendir. İlimle iştigal ettiği ilk dönemlerde Mu’tezile‘ye ait meclislerde çokça bulunmuş, hatta mu’tezilenin ileri gelenlerinden el-Câhız‘dan ders almıştır. Ancak bilahare bu mezhebin görüşlerini terk etmiş ve Ehl-i Sünnet‘in yanında yer almıştır. Hatta hocası el-Câhız ile aralarında sert tartışmalar geçmiş, hocasını ağır ithamlarla eleştirmiştir. Ehl-i Sünnet‘e intikalinden sonra ünlü Hadis alimi İshak b. Râhûye‘nin de aralarında bulunduğu birçok kimseden ilim tahsil etmiştir. Bunun yanında Kur’an ilimleri ile de iştigal etmişse de, asıl birikimi Tarih, Edebiyat ve Şiir sahasında kendisini gösterir. 60 civarında eser yazdığı söylenmektedir.

İbn Kuteybe‘nin İmam Ebû Hanîfe ile ilgili menfi sözleri –bildiğim kadarıyla– Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs adlı eserinde geçmektedir. Hadis karşıtlarının, Hadis alimleriyle ilgili ithamlarını cevaplandırmak maksadıyla kaleme aldığı –okuyucu sorusunda İhtilâfu’l-Hadîs olarak zikredilen ve dilimize Hadîs Müdâfaası adıyla çevrilmiş bulunan– bu eserinde İmam Ebû Hanîfe‘yi de “Hadis karşıtları” arasında değerlendirip, Kur’an‘a ve hadislere muhalefetle itham etmiştir. (Hadis ilmiyle iştigal eden mütercimin bu noktada suskun kalmayı tercih etmesinin calib-i dikkat olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.)

Hemen belirtelim ki bu itham ve eleştirilerin kaynağı İbn Kuteybe değildir. O, bu konuda kendisine ulaşan birtakım malumatı herhangi bir kritiğe tabi tutmadan aktarmış ve İmam Ebû Hanîfe aleyhine kullanmıştır. İmam henüz hayattayken tedavüle sokulmuş bulunan bu malzeme, İmam‘ın vefatından sonra katlanarak büyümüş ve nihayet el-Hatîbu’l-Bağdâdî‘nin Târîhu Bağdâd‘ında gördüğümüz kemiyete ulaşmıştır. İbn Kuteybe‘nin aktardıkları ise bunların oldukça küçük bir bölümüdür.

Tarih boyunca bu ithamlara muhtelif alimler tarafından cevap verilmiştir. Bu sahadaki en son çalışmalar arasında el-Kevserî‘nin muhtelif eserlerini, özellikle de Te’nîbu’l-Hatîb‘ini, öğrencisi Abdülfettâh Ebû Gudde‘nin muhtelif eserlerini ve Zafer Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)’nin 20 küsür ciltlik muhalled eseri İ’lâu’s-Sünen‘ini (özellikle mukaddimelerini) zikredebiliriz.

Burada şu hususun da altını çizmemiz gerekiyor: İbn Kuteybe‘nin muhalif tavrı sadece Ehl-i re’y‘e yönelik değildir. Özellikle Cehmiyye ve Müşebbihe‘nin görüşlerine reddiye olarak kaleme aldığı el-İhtilâf fi’l-Lafz adlı eserinde (el-Kevserî ve daha başkaları tarafından neşredilmiştir) Ehl-i Hadis‘in kendi arasında fırkalara ayrılmasından ve birbirlerini tekfire varan tavırlarından şikâyet eder ki, mezkûr kitabın kaleme alınış maksadı da budur.

el-Kevserî‘nin de belirttiği gibi son eserlerinden olan bu kitabında İbn Kuteybe‘nin İmam Ebû Hanîfe karşıtı tavrının nisbeten itidalli bir noktaya geldiğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla bu eserinin –el-Kevserî merhumun ta’likatıyla birlikte– dilimize kazandırılması, İbn Kuteybe‘nin tavrındaki değişikliğin Arapça bilmeyenler tarafından da izlenmesine imkân verecektir.

Sorunun İmam el-Buhârî ile ilgili kısmına ise bir sonraki yazıda değinelim.

Milli Gazete – 20 Aralık 2003