İki Hadis-1

Ebubekir Sifil2011, 2011 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2011, Haziran Ayı 2011 OS, Okuyucu Soruları

Soru

Ben bir hadis işittim; Salebe adında bir sahabi cihada giden bir arkadaşının hanımına kötü gözle bakmış… Hadis uzun..  En sonunda Cebrail Peygamber aleyhisselam efendimize gelerek onun affedildiğini bildiriyor. Daha sonra bu sahabe Peygamber efendimiz namaz kılarken heyecandan ölüyor. Peygamber efendimiz onun cenazesinde çok melek olduğu için ayakuçlarına basmak zorunda kalıyor diye bir hadis. Bu hadis sahih midir? Benim anlayamadığım melekler olduğu zaman bizim ayakuçlarımıza basmamız bir şeyi değiştirir mi, yani onlar bizim bulunduğumuz yere geldiğinde bir sıkışma olur mu?

İkincisi;  güneş battığı zaman, güneşin secde etmeye gittiğini ifade eden hadisler duyuyoruz; bunlara nasıl mana vermeliyiz?

Cevap

Soruda işaret edilen ilk rivayet, kaynaklarda birbirine yakın lafızlarla yer almıştır ve hayli uzundur. Detaylarına girmeden şu kadarını kaydetmiş olalım: Efendimiz (s.a.v), zaman zaman hizmetlerini gören, çocukluktan gençliğe yeni geçmiş –Ensar’dan– Sa’lebe b. Abdirrahman isimli delikanlıyı bir yere göndermişti. Delikanlı yolda giderken gözü, yıkanmakta olan bir hanıma ilişti. Ancak hemen arkasından, bu durumun vahiyle Efendimiz (s.a.v)’e bildirilebileceğini düşündü. Korkusundan geri dönemedi ve dağlara kaçtı. 40 gün geri dönmedi. Sonunda Cebrail (a.s) gelerek Efendimiz (s.a.v)’e onun yerini ve durumunu bildirdi. Efendimiz (s.a.v), Hz. Ömer ve Hz. Selmân (r.anhuma)’yı gönderdi. Onlar, bir çoban vasıtasıyla son derece pişman ve korku içindeki Sa’lebe’nin yerini öğrendiler ve kendisini Medine’ye getirdiler. Medine’de hastalandı ve çok geçmeden bağışlandığını bildiren haberi alır almaz vefat etti.

Araştırabildiğim kadarıyla kaynaklarda olay ana hatlarıyla bu şekilde yer almaktadır.[1]Bkz. Ebû Nu’aym, Hilyetu’l-Evliyâ, (Mansûr b. Ammâr’ın tercemesinde), IX, 329 vd.; el-Harâitî, İ’tilâlu’l-Kulûb, III, 138 vd.; İbn Kudâme el-Makdisî, … Continue reading İbn Hacer bu rivayeti zikrettikten sonra şöyle der: “İbn Mende bu rivayeti muhtasar olarak zikrettikten sonra, “(senedindeki) Mansûr (b. Ammâr) bu rivayetin naklinde tek kalmıştır ve o zayıf bir ravidir” demiştir. Ben derim ki: Mansûr’un bu rivayeti aldığı kişi (babası)[2]el-Harâitî’nin bir önceki dipnotta zikrettiğim eserinde bu ifade hatalı olarak “Ebi’l-Münkedir” şeklinde geçmektedir. ondan daha zayıftır…”[3]İbn Hacer, el-İsâbe, (Sa’lebe b. Abdirrahmân (r.a)’ın tercemesinde), I, 405.

İbn Hacer’in muhtemelen sadece İbn Mende’nin zikrettiği senede münhasır olarak söyledikleri üzerine biz de şunları ekleyelim: Senedde yer alan el-Münkedir b. Muhammed b. el-Münkedir, hadis tenkitçileri tarafından taz’if edilmiş ve hakkında “Bir şey değildir”, “kuvvetli değildir”, “salih bir kimseydi, ama hadisten anlamazdı, hatası çok biriydi”, “güvenilir değildir…” gibi ifadeler kullanılmış bir ravidir.[4]İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, X, 281.

Devam edecek.

Milli Gazete – 19 Haziran 2011

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bkz. Ebû Nu’aym, Hilyetu’l-Evliyâ, (Mansûr b. Ammâr’ın tercemesinde), IX, 329 vd.; el-Harâitî, İ’tilâlu’l-Kulûb, III, 138 vd.; İbn Kudâme el-Makdisî, et-Tevvâbîn, 79.
2 el-Harâitî’nin bir önceki dipnotta zikrettiğim eserinde bu ifade hatalı olarak “Ebi’l-Münkedir” şeklinde geçmektedir.
3 İbn Hacer, el-İsâbe, (Sa’lebe b. Abdirrahmân (r.a)’ın tercemesinde), I, 405.
4 İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, X, 281.