Müteşabih Hadisler-2

Ebubekir Sifil2005, 2005 Yılı, Ekim 2005, Ekim Ayı 2005 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Pek çok kişiyi Allah Teala‘nın mahlukata benzetilmesi (teşbih) ve O’na, cisimlere mahsus özelliklerin atfedilmesi (tecsim) vartasına düşüren acelecilik, yüzeysellik ve şartlanmışlık, “keşfu’s-sâk” meselesinde de ne yazık ki yapacağını yapmış ve İbn Asâkir‘in, “Gördüğüm en hafızası geniş kişiydi” dediği Hadis hafızı Ebû Âmir el-Abderî gibi birisine, eğer rivayet doğruysa –68/el-Kalem, 42 ayetini tefsir sadedinde– inciğine vurarak, “İşte benim şu inciğim gibi bir incik” dedirtmiştir![1]Bkz. İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, LIII, 60. ez-Zehebî, İbn Asâkir tarafından “Bana ulaştığına göre…” ifadesiyle nakledildiği için bu rivayetin münkatı (senedi kesintili) … Continue reading

Başta el-Buhârî olmak üzere bazı Hadis imamlarının rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.v), uzun şefaat hadisi meyanında kıyamet günü Mü’minler‘e, Rabb‘lerini tanıyacakları bir alamet olup olmadığı sorulduğunda, “Sâk” veya bir başka varyantta “Sâk’ından açması” (veya “Sâk’ından açılması”) karşılığını vereceklerini, bunun üzerine “Sâk’ın açılacağı”nı haber vermiştir.[2]el-Buhârî, “Tevhîd”, 24; el-Hâkim, el-Müstedrek, IV, 582-3, 90; İbn Hibbân, el-İhsân, XVI, 377; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, IX, 357…

Hemen belirtelim ki bu, pek çok Hadis imamı tarafından, –kimi muhtasar olarak kimi de uzunca– nakledilmiş birçok varyantı bulunan bir rivayettir ve oldukça farklı lafızlarla gelmiştir. Rabb‘lerini tanıyacakları bir alamet bulunup bulunmadığı sorusuna Mü’minler‘in yukarıda naklettiğim ifadeler yanında, “Bize kendisini tanıttığında O’nu tanırız”[3]ed-Dârimî, “Rikâk”, 83; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, IX, 354; İbn Mende, el-Îmân, II, 794., “Rabbimiz tecelli ettiğinde biz O’nu tanırız”[4]Müslim, “İmân”, 299. veya sadece “Evet”[5]Müslim, “İmân”, 302; et-Tayâlîsî, el-Müsned, 289. tarzında cevap vereceklerinin nakledilmiş olması, bu rivayetin mana ile aktarıldığını bariz bir şekilde göstermektedir.

İmam el-Buhârî‘nin “sâk” kelimesini Allah Teala‘ya (“sâkuhû” tarzında) zamirle izafe eden varyantı kitabına almış olması, Allahu a’lem, mana ile rivayeti tecviz etmesindendir. Lafzın nakli konusunda daha hassas olduğunu bildiğimiz İmam Müslim‘in “sâk” kelimesini Allah Teala‘ya izafe eden herhangi bir varyant nakletmemiş olması burada altı çizilmesi gereken önemli bir noktadır. Bu sebepten olsa gerek, büyük Hadis hafızı Ebû Bekr b. el-Arabî, bu kelimenin Allah Teala‘ya (“sâkullah” tarzında) izafe edildiği ne sahih, ne de çürük bir rivayet bulunduğunu söylemiştir.[6]Ebû Bekr b. el-Arabî, el-Avâsım mine’l-Kavâsım, 222.

el-Buhârî‘nin aktardığı varyant, Sa’îd b. Ebî Hilâl isimli ravinin Zeyd b. Eslem‘den naklidir. “Sahîhu’l-Buhârî” üzerine “istihrac” çalışması yapmış olan el-İsmâ’îlî, el-Buhârî‘nin naklettiği bu ifadede nekaret (güvenilir ravilerin rivayetine aykırılık) olduğunu söylemiş, ardından aynı rivayeti, yine Zeyd b. Eslem‘den, ancak Hafs b. Meysere vasıtasıyla aktarmıştır (Müslim’in rivayetinde de böyledir) ki, orada, 68/el-Kalem, 42 ayetindeki lafzın aynısı yer almaktadır.[7]İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VIII, 664. el-İsmâ’îlî‘nin bu tesbiti son derece önemlidir. Zira aynı rivayeti Zeyd b. Eslem‘den sadece Hafs b. Meysere değil, Abdurrahman b. İshak[8]Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 16. ve Hişâm b. Sa’d[9]İbn Mende, el-Îmân, II, 797.da Kur’an‘daki ifadenin aynısı tarzında (izafetsiz olarak) aktarmıştır. Bu kelimeyi izafetli olarak nakleden ravi Sa’îd b. Ebî Hilâl, Yahya b. Ma’în, Ahmed b. Hanbel gibi büyük Hadis imamları tarafından tenkit edilmiş bir kişidir.

Devam edecek.

Not:

Pakistan depremi Ramazan’ınızın, orucunuzun, duanızın, infakınızın, kalp rikkatinizin bir parçası olsun.

Milli Gazete – 15 Ekim 2015

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bkz. İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, LIII, 60. ez-Zehebî, İbn Asâkir tarafından “Bana ulaştığına göre…” ifadesiyle nakledildiği için bu rivayetin münkatı (senedi kesintili) olduğunu söyler ve bu gibi sözlerin “sapık mücessime”ye ait olduğunun altını çizer. (Bkz. Tezkiretu’l-Huffâz, IV, 1274)
2 el-Buhârî, “Tevhîd”, 24; el-Hâkim, el-Müstedrek, IV, 582-3, 90; İbn Hibbân, el-İhsân, XVI, 377; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, IX, 357…
3 ed-Dârimî, “Rikâk”, 83; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, IX, 354; İbn Mende, el-Îmân, II, 794.
4 Müslim, “İmân”, 299.
5 Müslim, “İmân”, 302; et-Tayâlîsî, el-Müsned, 289.
6 Ebû Bekr b. el-Arabî, el-Avâsım mine’l-Kavâsım, 222.
7 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VIII, 664.
8 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 16.
9 İbn Mende, el-Îmân, II, 797.