Zanla Hüküm Vermek

Ebubekir Sifil2015, Gazete Yazıları, Ocak 2015

Aslında bugün Fransa’da yaşanan hadiseleri yazacaktım. Ancak Vahdet hakkında özellikle sosyal medyada çıkan ve gittikçe yayılmakta olan şayia o yazının önüne geçti. Gerek çeşitle vasatlarda şahsıma iletilen “neler oluyor” soruları, gerekse vicdanım beni, konu hakkındaki düşüncelerimi kamuoyuyla paylaşmaya icbar etti. Bir yazarın yetkili/ilgili şahıslarla birebir görüşmek dururken yazdığı gazeteyi doğrudan ilgilendiren bu tarz meseleleri köşesine taşıması çok alışılmış birşey değil belki. Ama her konuda olduğu gibi “şeffaflık” ilkesinin bu konuda da bize rehberlik etmesi gerektiğini düşündüğüm için konuyu buradan dile getirmeyi uygun buldum.

“Paralel yapı” ithamını Yener Dönmez kardeşimle de telefonda görüştüm. Bunun doğru olmadığını, farklı bir “karalama kampanyası”nın söz konusu olduğunu dile getirdi. Hatta konu hakkında sosyal medya hesabından ve gazeteden açıklama yapacağını söyledi. Belki bu yazının çıktığı gün böyle bir açıklama yapmış olacak. Ama yine de ben düşüncelerimi olabildiğince açık bir şekilde burada dile getirme zarureti hissediyorum.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Ne ben, ne de ne Vahdet’te yazan insanlar gaybı biliyor; Vahdet’e “Paralel” ithamını yöneltenlerin de böyle bir ayrıcalığa sahip olmadığı aşikâr. Herkes kendince “karine” olduğunu düşündüğü birtakım verilerden hareket ediyor. Bilhassa “algı operasyonları”nın etkili olduğu, kitlelerin bu tarz operasyonlarla kolayca yönlendirildiği bu tarz toz-duman ortamlarda, zanla, tahminle hareket etmekten, hüküm vermekten şiddetle kaçınmak gerekir.

Dolayısıyla;

  • 1. Vahdet’e yöneltilen “Paralel” iddiası kesin bir şekilde ispatlan-a-madıkça “iftira” hükmündedir ve iftira etik bir problem olmasının ötesinde, “büyük günah”tır.
  • 2. Gerek şahsım, gerekse diğer birçok isim için, “Ehl-i Sünnet” çizginin temsil, müdafaa ve intişarı hassasiyeti dolayısıyla Vahdet’te yazmak söz konusu olmuştur. Burada bulunma sebebimiz budur. Cümle alem bilir ki Paralel yapıyla münasebet şöyle dursun, bu insanların tamamı başından beri Paralel yapının karşısında olduğunu her zaman ve zeminde açıkça ortaya koymuştur. Bu itibarla, yukarıdaki iddia ispatlan-a-madığı sürece bu kadar insanın “zan” altında bırakılmış olması da söz konusu olacaktır ki, bunun da diğeri gibi hem etik bir problem, hem de günah olduğu açıktır.
  • 3. Benim bu gazetenin finans kaynağı konusunda işin başında ilgilisine sorduğum sorular oldu. Aldığım cevabın Paralel yapıyla en küçük bir münasebeti yoktu. Eminim burada yazmayı kabul edin pek çok değerli insan için de aynı şey söz konusu olmuştur. Eğer bize bu cevabı veren adres bizi aldattıysa ve Paralel yapıyla ya da kimliğini bilmemizde sakınca bulunduğunu düşündüğü bir başka ihanet şebekesiyle en küçük bir irtibatı varsa kendisi de ihanet içindedir. Hem bizi, hem okuyucusunu aldattığı için yukarıdaki ithamlar aynıyla o adrese de yönelir.
  • 4. Bugün itibariyle Vahdet yönetimi Paralel ihanet şebekesiyle “en küçük” bir irtibatının dahi olmadığını, hiçbir yoruma mahal bırakmayacak netlikte deklare etti. Esasen bildiğim kadarıyla bugüne kadar Vahdet’te Paralel yapıyla irtibatı bulunduğu ithamlarını haklı çıkaracak ne bir haber, ne yorum, ne de yazı yer aldı. Ancak bu durum, kamuoyunu olduğu gibi şahsen beni de tatmin etmiyordu. Evet, ispat mükellefiyeti iddia edene düşer. Yani Vahdet’e paralel yapıyla irtibat ithamını kim(ler) yöneltiyorsa, ispat mükellefiyeti de on(lar)a aittir. Ancak bu temel ilke, Vahdet’i, söz konusu ithamlara rağmen hiçbir şey yokmuş gibi davranma sorumsuzluğuna itemezdi. İtmedi de.

Bu düşünceler ışığında ben, herkes için sıkıntı verici olan bu süreci kendi adıma sonlandırmak adına, Gazete yönetimini, gösterdiği açıkyüreklilik sebebiyle kutluyorum. Gazete yönetiminin bu “açık” deklarasyonuna rağmen mahut ithamı sosyal medya başta olmak üzere çeşitli platformlarda dile getirenler, ya iddialarını somut ve kesin delillerle ispat etmeli, ya da gazete yönetimi ve yazarlar başta olmak üzere ilgili herkesten ve kamuoyundan açıkça özür ve helallik dilemelidirler.

Vahdet Gazetesi 12 Ocak 2015