İlk yazımı, bu yıl biraz uzun süren aradan sonra köşemde yeniden yer almanın hazzını sizinle paylaşmaya ayırmak zaman ve yer israfı olacağından, sadece “hoş bulduk” demekle yetineceğim. Bu zaman zarfında yurt içinden ve dışından, telefonla arayarak veya e-mail göndererek “Yazılarınızı göremiyoruz; yoksa bitti mi?” diyen gönül dostlarına müteşekkirim. Elbette bitmedi. Kendimi bu kadar rahat ifade edebildiğim bu köşeyi kolay bırakır mıyım?!
Bir süre önce Konya‘dan arayan ve öğretmen olduğunu belirten bir kardeşim, ez-Zebîdî‘nin Tecrid-i Sarîh‘ini yeniden tercüme ettiğini söyleyerek, çalışmasını göndermek için adresimi istemişti; verdim. Çeviri 15-20 gün kadar önce elime geçti. Şöyle bir karıştırıp masamın üstüne bıraktım. Doğrusu eserin çevirmeni beni ilk aradığında da, eseri elime ilk alışım esnasında da aklımdan, “Keşke böyle bir eseri çevirmeyi –hem de mevcut bir çeviri, hatta şerh varken– göze alacak kadar özgüven ve vakit sahibi birisi, mesaisini daha özgün bir esere harcasaydı” diye geçmedi değil.
Ama birkaç gün önce kitabı ciddiyetle incelediğimde, çeviri sahibine büyük bir haksızlık ettiğimi anladım. Her şeyden önce çeviri kemal-i ciddiyetle yapılmış; son derece başarılı. Her iki dile vukufiyet ve üslup çok iyi. Okuyucuyu yönlendiren çapraz atıflar, hadislerin tahrici ve en az bunlar kadar önemlisi, gerekli yerlerde yapılan izahat Tecrid-i Sarîh‘e adeta yeni bir hüviyet kazandırmış. Kitabın sonunda verilen ayrıntılı konu fihristiyle yetinilmeyip, yine ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış olan alfabetik konu fihristi de istifadeyi kolaylaştıran bir diğer önemli bir husus.
Hz. Peygamber (s.a.v)‘in hadislerinin, günümüzde bizzat Hadis ilmi ile iştigalden ekmek yiyen bir kısım çevreler tarafından zedelenmeye, gözden düşürülmeye çalışıldığını biliyoruz. Böyle bir ortamda Hadis ilmine ve alimlerine bu denli saygılı tavrı dolayısıyla muhterem Abdullah Feyzi Kocaer‘i ayrıca tebrik etmek gerekiyor.
Çevirinin kapağında görülen “Kütüb-i Sitte Serisi” ibaresinden ve çalışmanın en son sayfasında mütercimin halen Sahîhu Müslim muhtasarının çevirisi üzerinde çalıştığının zikrediliyor olmasından hareketle, acaba özgün bir Kütüb-i Sitte ihtisarı mı geliyor? diye sormaktan kendimi alamadım.
Zaman darlığından şikâyetin moda olduğu modern çağda Sahîhu’l-Buhârî‘yi tam metinden baştan sona okumak çoğu kimsen için imkânsız gibi bir şey. Abdullah Feyzi Kocaer‘in bu çalışması zamansızlıktan şikâyet edenlerin elinde gerekçe bırakmayacak cinsten. Kimi hadislere modernist/rasyonalist yaklaşımlarla getirilen itirazlar bulunduğunu biliyoruz. Mütercim Kocaer tarafından bu türlü hadisler hakkında yapılan açıklamalar –genellikle kısa tutulmuş olsa da– son derece yerinde. Bu yeni Tecrid tercümesi mutlaka görülmesi gereken bir çalışma. Muhterem mütercimi ve yayınevini tekrar tebrik ediyorum.
İrtibat için:
Kelebek yayınları, tel: 0332.342 09 90
Milli Gazete – 2 Eylül 2003