Üçaylar ve Bid’at Anlayışlar

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Temmuz 2008

Dilimizde “Üçaylar” olarak ifade edilen zaman dilimini bir kere daha idrak ediyoruz. Bunu vesile edinerek Üçaylar etrafında cereyan eden tartışmalara, hatalı anlayışlara ve yanlış uygulamalara kısaca değinmek istiyorum.

  1. Receb ayı girdiğinde Efendimiz (s.a.v)’in farklı/özellikli bir zaman dilimini idrak etme hassasiyetiyle hareket ettiği bilinmektedir. Bir rivayette Şaban ayında oruç tutmaya özen gösterdiği, sebebi sorulduğunda da şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Şaban, Receb ile Ramazan arasında (kaldığı için) insanların gafil davrandığı bir aydır. (Oysa) bu ayda ameller Alemlerin Rabbi’ne yükseltilir. Ben de amelimin, oruçluyken yükselmesini arzu ediyorum.”[1]İbn Ebî Şeybe, Ebû Davud, en-Nesâî (es-Sünenu’l-Kübrâ’da), İbn Huzeyme ve daha başkaları rivayet etmiş, İbn Huzeyme sahih olduğunu belirtmiştir. Bu ifadede, Receb ayı ile Ramazan ayının faziletlerinin zaten malum olduğu örtülü biçimde anlatılmış olmaktadır. Aksi takdirde Şaban ayının o ikisinin arasında kalan ve insanların gafletine gelen bir ay olduğunun söylenmesinin bir anlamı olmaz.

Yine Efendimiz (s.a.v)’in, Receb ayı girdiğinde, “Allah’ım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” diye dua ettiği rivayet edilmiştir.[2]İmam Ahmed ve daha başkaları tarafından rivayet edilmiştir; zayıftır.

Bununla birlikte, İbn Hacer’in de Tebyînu’l-Aceb’de belirttiği gibi Receb ayının ve bu ayda oruç tutmanın fazileti ile ilgili sahih bir rivayet yoktur. Bu konudaki rivayetlerin bir kısmı zayıf, bir kısmı da mevzudur.

  1. Şaban ayına gelince, Efendimiz (s.a.v)’e, bazı kimselerin Receb ayında oruç tuttuğu haber verilince, “Şaban’da ne yapıyorlar?”[3]Abdürrezzâk ve daha başkaları rivayet etmiştir. İbn Hacer bu rivayeti, Tebyînu’l-Aceb’de nakletmiş ve hakkında herhangi bir şey söylememiştir. buyurarak Şaban ayında tutulacak orucun daha faziletli olduğunu ima etmiştir.

Yine Hz. Aişe (r.anha) validemizden, Efendimiz (s.a.v)’in Şaban ayında tuttuğu orucu –Ramazan dışında– başka hiçbir ayda tutmadığını, bu ayı, az bir kısmı müstesna olarak tamamen oruçla geçirdiğini veya tamamında oruç tuttuğunu söylediği nakledilmiştir.[4]el-Buhârî, Müslim. Efendimiz (s.a.v)’in Şaban ayında tuttuğu oruç hakkında ulemanın farklı değerlendirmeleri de olmuştur. Detay için şerhlere bakılmalıdır.

Konuyla ilgili başka rivayetler de mevcut ise de, yazıyı fazla uzatmış olmamak için onlara değinmeyeceğim.

Mübarek gecelerin/kandillerin sıkça yer almış olması da Üçaylar’a ayrı bir ehemmiyet verilmesi sonucunu doğurmuştur. Kültürümüzde mesela “haram aylar”a Üçaylar kadar hassasiyet gösterilmemesinde belki de en önemli sebeplerinden biri budur. (Bir diğer sebep de hiç şüphesiz Üçaylar’ın Ramazan’la taçlanacak bir süreç olmasıdır.) Kandil gecesi diye bilinen gecelerin faziletleri konusu da üzerinde ayrıca durulmayı hak edecek önemdedir. (Bu hususta geniş bilgi için www.ebubekirsifil.com adresinden “makaleler” bölümüne bakılabilir.)

Üçaylar diye ifade ettiğimiz zaman diliminin iki uç değerlendirmenin konusu olduğu görülmektedir. Bunlardan birisine göre Üçaylar, gecesi namazla, gündüzü oruçla geçirilmesi gereken bir zaman dilimidir. Bu anlayışta olanlar, bu zaman diliminde tutulacak oruçlara ve kılınacak namazlara abartılı mükâfatlar verileceğini anlatan birtakım rivayetleri, sıhhat durumlarına bakmadan esas ittihaz ederler.

Şüphesiz bu algının içinde ibadet coşkusu vardır; dinî hassasiyet vardır. Ama her şeyi yeri yerinde ve usulüne uygun yapmak gerekir. Evet Üçaylar, kandil geceleri ve bu zaman dilimlerinde yapılacak ibadetlere ilişkin olarak hiç rivayet/uygulama yoktur demek doğru değildir. Ama bunların genellikle bir kısmı zayıf, bir kısmı uydurma rivayetlere dayandığını hatırdan çıkarmamak, dolayısıyla amel ederken bu noktanın farkında olmak gerekir. İlgili amel ve uygulamaların “zayıf hadisle amellerin faziletleri konusunda amel edilebilir” ilkesine dayandığı unutulmamalıdır.

Bir diğer uç algı da Üçaylar’ı ve Üçaylar etrafında oluşmuş bulunan uygulama ve anlayışları “bid’at” olarak kategorize edenlere aittir. Bu anlayışı benimseyenler Üçaylar’ın dinî herhangi bir temele dayalı olmadığını, hatta –Kadir gecesi dışındaki diğer kandiller de dahil olmak üzere– bir yığın bid’at ve hurafenin işlenmesine sebebiyet vermesi dolayısıyla tamamen terk edilmesi gerektiğini söylerler.

Doğrusu, bu ikisi arasındaki mutedil çizgiyi benimsemek ve biri ifrat, öbürü tefrit olarak nitelendirilebilecek bid’at tutumlardan uzak durmaktır. Üçaylar’ı ve kandilleri ihya amacıyla yapılan ibadetleri farz veya sünnet seviyesinde görmek ve yapmayanları kınamak da, “bid’at” olduğunu söyleyerek yapanları itham edip bu zaman dilimlerini sıradanlaştırmak da doğru değildir. Halk arasında yanlış anlayış ve uygulamalar bulunabilir; önemli olan bunları doğru değerlendirip doğruya ulaşma vesilesi kılmaktır.

Üçaylar alem-i İslam’a hayırlar, bereketler getirsin.

Milli Gazete – 5 Temmuz 2008

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 İbn Ebî Şeybe, Ebû Davud, en-Nesâî (es-Sünenu’l-Kübrâ’da), İbn Huzeyme ve daha başkaları rivayet etmiş, İbn Huzeyme sahih olduğunu belirtmiştir.
2 İmam Ahmed ve daha başkaları tarafından rivayet edilmiştir; zayıftır.
3 Abdürrezzâk ve daha başkaları rivayet etmiştir. İbn Hacer bu rivayeti, Tebyînu’l-Aceb’de nakletmiş ve hakkında herhangi bir şey söylememiştir.
4 el-Buhârî, Müslim. Efendimiz (s.a.v)’in Şaban ayında tuttuğu oruç hakkında ulemanın farklı değerlendirmeleri de olmuştur. Detay için şerhlere bakılmalıdır.