Refah Toplumları ve Terör

Ebubekir Sifil2011, Gazete Yazıları, Temmuz 2011

Terörün temelinde ekonomik gerekçeler bulunduğu, yoksulluğun, adaletsizliğin ortadan kaldırılması durumunda terörün de kendiliğinden biteceği şeklindeki tesbit meşhurdur. Bunun tartışmaya son derece açık bir “ezber tesbit” olduğu, Norveç’teki olaylar vesilesiyle bir kere daha anlaşılmış olmalı.

“İslam Dünyası” denen coğrafyada Afganistan gibi, Somali gibi pek çok ülke halkı yoksulluk sınırının altında yaşadığı halde buralarda eline silah alıp okuldaki arkadaşlarını/öğretmenlerini tarayan, yaşadığı şehre dehşet saçıp binaları havaya uçuran tiplere rastlanmıyor. Buralarda “kendi halkına/insanına” yönelik ve “içeriden kaynaklanan” terör olaylarına rastlamak neredeyse imkânsızdır.

Elbette buralarda da asayiş olayları yaşanır, bu çerçevede istenmeyen hadiseler vuku bulur. Ama bu, dilimize yerleşmiş bulunan “terör” kelimesinin ifade ettiği vehametin muhtevasına ve boyutlarına hiçbir zaman ulaşmaz…

Bu ülkelerde rastlanan ve dezenformasyon maksadıyla adına “terör” denen hadiselerin hemen tamamı ya dış kaynaklıdır veya dış işgale karşı yürütülen direniş hareketleridir. Gazze’ye bakın mesela. Son derece olumsuz şartlarda yaşayan, yeterince ilaç ve su dahi bulamayan bu insanların birbirlerine saldırdığını duydunuz mu hiç?.. (Hamas-Elfetih gerginliğinin çok farklı bir izahı olduğu için burada onu söz konusu etmiyorum.)

Bizim gibi “geri kaldığı kabul ettirilmiş” toplumlara “ileri toplumlar”, “refah toplumları” olarak lanse edilen ve örnek gösterilen toplumlarda asayiş ya da terör olaylarının “kayda değer” oranda yaşanmadığı ezberinin, özellikle son çeyrek asırda “kayda değer” oranda yükseliş gösteren ırkçı akımların faaliyetleri sebebiyle kocaman bir fiyasko olduğu artık iyice anlaşılmış bulunuyor. Avrupa’da yükselen ırkçı akımların ne kadar yıkıcı olabildiği, bu son alay sebebiyle bir kere daha görüldü.

Problem bununla kalsa iyi. Küresel ekonominin üzerine oturduğu dengelerin çatırdamaya başlamasıyla birlikte, dünyanın kaynaklarını sömürerek semirmiş, başkalarının sefaleti üzerine kirli bir refah inşa etmiş bulunan mücrim Batı toplumları geleceklerinden endişeye düştüğünde siz asıl seyredin gümbürtüyü. Dünyanın hangi bölgesine hangi gerekçelerle saldırmaya başlayacaklar, tahmin etmek zor değil. Unutmayın, iki Dünya Savaşı hediye ettiler dünyaya onlar!..

Yeni nesiller de içinden geçmekte olduğumuz süreçte bunun örneklerini fiilen yaşayarak müşahede etme şansına sahip oldu. Dünyanın azmanlarının ağızlarından salyalar akıtarak yıllardır Afganistan’da eşinmesinin sebebi ne ola ki?! Yan Irak’ta olup bitenler!..

Geldiğimiz noktada müslümanlaar tarafından cevaplandırılması gereken belki en önemli soru şu:

Norveç’teki hadisenin failinin fundamentalist bir Hristiyan olduğunun anlaşılmasıyla rahat bir nefes mi almalıyız, yoksa böyle bir durum karşısında rahat bir nefes alma ihtiyacı hisseden ruh durumunu mu sorgulamalıyız öncelikle?

Milli Gazete – 25 Temmuz 2011