Bediüzzaman merhumun vefat tarihi, daha önce birkaç alimden naklettiğim “müceddit” tarifi esas alındığında bizi problemli bir durumla karşı karşıya bırakıyor. Zira hicrî 1379 (miladi 1960) tarihi bir yüzyılın ne bitimi, ne de başlangıcı olarak itibara alınmaya elverişli.
Ancak burada bir başka mesele daha var. Eğer vefat tarihi yüzyılın bitiminden hemen sonraya denk gelmediği için Bediüzzaman merhumun –mezkûr tarif doğrultusunda– mücedditler arasında sayılamayacağını söylemek doğruysa, aynı durum, daha önce ulema tarafından müceddit olarak zikredilen pek çok isim için de … Devamını Oku
Bediüzzaman Hakkında-2
Bir önceki yazıda belirttiğim hususlar meyanında da geçtiği gibi, ilgili hadisin, “her asırda bir tek müceddit geleceğini” ifade ettiğini söylemek zorlama olacaktır. Bu sebeple konu hakkında bir kısmından bir önceki yazıda iktibaslar yaptığım ulema, İmam eş-Şâfi’î’nin bile, kendisinde pek çok üstün özellik bulunmakla birlikte, mesela –iştigal sahasının dışında kalan– “cihad”, “yönetimde adaletle hükmetme” gibi özellikleri haiz olmadığı için, (Din’in bütün işlerini tecdid anlamında) mutlak olarak “asrının tek müceddidi” ünvanıyla tayin ve tesbit edilmesinin doğru olmayacağını söylemiştir.[1]Bkz. el-Münâvî, … Devamını Oku
Bediüzzaman Hakkında-1
Soru:
“Risale i nur hakkında Milli Gazetede’ki yazı dizinizi takip ettim; fakat tatmin olamadım veya anlayamadım. Sizce Bediüzzaman asrın müceddidi mi? Ehli sünnet bir yol sahibi bir zat mı? Kurduğu yol ehli necattan mı, yoksa bir mütefekkir mi ya da Bediüzzaman hz. leri vefat etti, şimdi asrımızın müceddi kim? gibi sorular kafamı kurcalıyor. İlla bir tarikata girmeli miyiz Bediüzzamanın toplamış olduğu virdleri çeken tarikatçi mi olur?”
Cevap:
Soruda yer alan hususları maddeler halende ele alacak olursak;
Bediüzzaman asrın müceddidi midir?
“Müceddit” nitelemesinin … Devamını Oku
Setr-i Avret Üzerinden Futbolu Konuşmak
Soru:
“Göbek diz arasını göstermek erkek erkeğe de haramsa erkeklerin -futbolcuların dizlerinin yukarısının açık olduğu- futbol karşılaşmalarını izlemesi caiz mi? Birçok dindar erkek futbol maçlarını izliyor. Bunu uyarmamak çok büyük bir vebal değil mi?”
Cevap:
Yukarıdaki soruya cevap olarak, “Evet, erkeklerin göbekle diz kapağı arasında kalan bölgeyi açması (zaruret halleri müstesna olmak üzere) haramdır. Burası erkeklerin avret mahallidir. Futbolcuların giydikleri şortlar da diz kapağına kadar uzanmadığı için kısa şortla oynanan futbol maçlarını izlemek caiz değildir” diyebilirdim. Meseleyi böyle kısa bir … Devamını Oku
Ümitsizlik Halinde İman
Soru:
“Bize okutulan (İmam Hatip Lisesi mezunuyum) “Kelam” kitabında; Mâtûridî’lerde ümitsizlik halinde yapılan tevbenin kabul gördüğü yazılıdır. Tabi bu o zamanlar gözüme çarpmış değildi… Acaba bu doğru mu? Bu konuda mümkünse geniş bir açıklama yapabilir misiniz?”
Cevap:
Soruda geçen “ümitsizlik hali”ni, ölüm meleğinin emaneti almaya geldiği ve kişinin, artık geri dönüş olmadığını kesin olarak anladığı an olarak değerlendiriyorum. Bu durumda bulunan bir kimse iman ederse bu imanın makbul olup olmadığı konusunda ulema arasında hayli tartışmalar ve ihtilaflar vuku bulmuştur. Ümitsizlik … Devamını Oku
Mizanda Amellerin Tartılması
Soru:
“Mizanda seyyiatın ağır gelmesiyle hasenatın ağır gelmesi arasında bir fark var mıdır? Sonuçta her iki durumda da günahların karşılığı olarak bir süre cehennem azabı görülmeyecek mi?”
Cevap:
Önce soruda geçen “mizan” üzerinde duralım: “Terazi” anlamındaki bu kelime Kur’an’da birçok yerde geçmektedir.[1]Mesela bkz. 7/el-A’râf, 8-9; 21/el-Enbiyâ, 47; 23/el-Mü’minûn, 102-3; 101/el-Kari’a, 106-9. jQuery(‘#footnote_plugin_tooltip_2386_8_1’).tooltip({ tip: ‘#footnote_plugin_tooltip_text_2386_8_1’, tipClass: ‘footnote_tooltip’, effect: ‘fade’, predelay: 0, fadeInSpeed: 200, delay: 400, fadeOutSpeed: 200, position: ‘top center’, relative: true, offset: [-7, 0], }); Ehl-i Sünnet, gerek Kur’an’da gerekse hadislerde[2]Bkz. … Devamını Oku
İslam Toplumunda Gayrimüslimler
Soru:Rasulullah Efendimiz ve halifeler döneminde İslam’ın haram kıldığı alanlarda gayri müslimlere kendi aralarında dahi olsa faaliyet izni verilmiş midir? Örnek olarak içki alımı satımı, içimi; kumarhane açımı, oynanması vs.”
Cevap:
Kur’an ve Sünnet tarafından vaz edilen birçok ilke doğrultusunda Müslümanlar’ın idaresinde bulunan (zimmî) Gayrimüslimler’e, kendi inançları uyarınca sürdürdükleri hayat tarzlarında herhangi bir şekilde müdahale edilmemiştir.
Genel bir politika olarak, zimmî vatandaşların iki sınırlamaya riayetle yükümlü tutulduklarını görüyoruz. Bunlardan birincisi, dinî, sosyal ve hukukî bir karışıklığa meydan vermemek için Müslümanlar’dan ayrı … Devamını Oku
Diyalog Faslında Kitab-ı Mukaddes Eleştirisi – 2 (Bir İbn Hazm Çalışması)
İbn Hazm ismi anıldığında zihnimizde ilk anda genellikle iki husus canlanır: İlki Zahiriyye‘dir. Kurucusu Dâvûd b. Ali olduğu halde, bu mezhebe katkıları sebebiyle İbn Hazm, onu çok aşan bir şöhrete ulaşmış, “Zâhiriyye” denince akla ilk gelen isim olmuştur. İkincisi ise onun “sivri dili”dir. Pek çok büyük imamı cerh etmesi, Fıkhî ihtilaflar sahasında bile keskin bir tavır takınışı gibi sebeplerle, kalemi, Haccac‘ın kılıcıyla birlikte anılmıştır.
Ne var ki İbn Hazm‘ın mahareti Hadis ve Fıkıh sahalarıyla sınırlı değildir. Dinler Tarihi … Devamını Oku
Rûhu’l-Beyân Tefsiri
Her ilim dalında kendisinden sonra gelenlere iz açıp yol gösteren, rehberlik ve kaynaklık eden çalışmalar vardır. Konuyu Tefsir sahasına inhisar ettirerek örneklendirecek olursak, ez-Zemahşerî‘nin el-Keşşâf‘ı, Fahruddîn er-Râzî‘nin Mefâtihu’l-Gayb‘ı ve Ebû Hayyân‘ın el-Bahru’l-Muhît‘inin dirayet tefsirleri, et-Taberî‘nin Câmi’u’l-Beyân‘ı ve İbn Kesîr‘in Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm‘inin rivayet tefsirleri üzerindeki etkisi malum ve müsellemdir. İşarî/Tasavvufî tefsirler arasında da –mütekaddimuna ait eserleri hariç tutarak söylersek– İsmail Hakkı Bursevî‘nin Rûhu’l-Beyân‘ı böyle bir özelliğe sahiptir. Kendisinden sonra kaleme alınmış birçok eserde Rûhu’l-Beyân‘ın izi ve etkisi vardır.
asır ricalinden … Devamını Oku
Diyalog Faslında Kitab-ı Mukaddes Eleştirisi (İzhâru’l-Hakk Çevirisi)
“Okuyucu Soruları” serisini geçen yıl biraz geç başlatmıştık; zorunlu olarak 2006’ya sarktı. Şu anda cevaplandırılmayı bekleyen sorular, daha fazlasını cevaplandırmaya zaman bırakmayacak nicelik ve nitelikte olduğundan, artık bu köşede cevaplandırılmak üzere –bu sene için– soru alamayacağımı belirtmek istiyorum. Zira böyle giderse bütün bir yılı sorulara cevap vererek geçirmem gerekecek. Bu durum bu köşenin karakter değiştirmesi anlamına gelir ki, sanırım bunu sizler de istemezsiniz…
Bu mülahazalarla “Okuyucu Soruları” serisine kısa bir ara verip, en azından masamın üzerinde biriken kitaplardan … Devamını Oku