Muhtelif Meseleler-2

Ebubekir Sifil2007, Gazete Yazıları, Şubat 2007

Soru

S.A Hocam; İslam ve Yeni Çağ adlı eserinizin yanlış hatırlamıyorsam 3. cildinde işlediğiniz bir yazıda Hz. Muaz (ra) ile ilgili, ictihada temel kabul edilen hadisi işlerken “Kuranda yoksa sünnete rucu ederiz” şeklinde manalandırma yapmışsınız. Nesefi’nin usulünün kıyas bölümünde bu hadis incelenirken “Peygamberimiz Kuranda yoksa dememiş Kuranda bulamazsan demiştir. Eğer yoksa deseydi ‘Kuranda hiçbir şeyi eksik bırakmadık’ ayeti ile çakışırdı” (çatışırdı olacak) denmektedir. Meşhur olan ifade şekli “Kuranda yoksa” bu bağlamda kullanılmalı mı?

Cevap

Öncelikle Hadis konusundaki titizliği sebebiyle soru sahibi kardeşimize teşekkür edelim…

Bahse konu hadisin lafızlarına gelince, eğer sadece “Kur’an’da/Sünnet’te bulamazsan” lafzıyla gelmiş olsaydı mezkûr itiraz geçerli olurdu. Ancak birçok varyantı, “Kur’an’da/Sünnet’te yoksa…” lafzıyla gelmiştir[1]et-Tirmizî, “Ahkâm”, 3; Ahmad b. Hanbel, V, 230, 6, 42; ed-Dârimî, “Mukaddime”, 20; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, XX, 170; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, … Continue reading Dolayısıyla mezkûr itiraz, rivayetin bu lafızlarla gelen varyantı için geçerli değildir.

Soru

Görevimiz gereği vakit ezanlarını okuyoruz. Ramazan’da imsak vakti ezan okurken Diyanet takvimine itibarla okuduk. Fakat fecri sadık gözükmüyordu. Hala karanlık vardı. Diyanetin vakit tayinlerinde bir sorun var mı?

Aynı mesele akşam namazının çıkış vakti için de geçerli. İmamı azam hz.lerine göre beyazlığın kaybolması akşam vaktinin çıkması iken biz yatsı ezanını okuduğumuzda beyazlık çoktan yok oluyor. Hatta yıldızlar görünüyor. Yani beyazlığın kaybolma anından çok sonra ezan okuyoruz. Acaba Diyanet hissi ufuka değil de hakiki ufuka mı itibar ediyor da biz bilmiyoruz? Zira bizim gözümüz hissi ufuku görüyor. Acaba problem bizim algılamamızda mı?

Tahtavi Merakı’l-felah haşiyesinde hissi ufuka itibar edilir diyor. Diyanet teleskoplarla hakiki mi hissi mi ufuka itibar ediyor? Bir kişi hissi ufuka itibarla bugün Diyanet takvimine muhalefet ediyorum dese, Diyanetin kesin isabetli vakit tayin ettiğini kabul ederek o kişiye yanıldığını söyleyebilir miyiz?

Cevap

Sabah namazının vaktinin “fecr-i sadık”la birlikte girdiği malumdur. Hanefî mezhebi dışındaki üç mezhebe göre Sabah namazını, fecr-i sadık doğduğu anda, ortalık henüz alaca karanlık iken kılmak (“tağlîs”) müstehaptır. Hanefî mezhebinde ise alaca karanlığın dağıldığı ve havanın, atılan okun düştüğü yer görülecek kadar aydınlandığı zaman kılmak (“isfâr”) müstehaptır.

Akşam namazının vaktine gelince, batı tarafındaki beyazlığın kaybolmasıyla sona erer. et-Tahtâvî’nin söylediği şudur: Hakiki ufku tesbitin zorluğu dolayısıyla hissî ufka itibar edilir. Teklif, vüs’at miktarıncadır. Hatta minarede bulunan kimse hakiki ufku gördüğü için güneşin battığını oradan görmedikçe iftar edemez; ama yerde bulunanlar hissi ufka itibar ederek iftar ederler.[2]et-Tahtâvî, Hâşiyuetu Merâkı’l-Felâh, 141.

Diyanet’in uygulaması da –bildiğim kadarıyla– bu söylenenlerden farklı değildir. Havanın kapalı olduğu zamanlarda ve özellikle büyük şehirlerde sabah ve akşam şafaklarını tesbit etmenin zorluğu malumdur. Dolayısıyla saatin esas alınmasında, yani Diyanet’in uygulamasının izlenmesinde fayda vardır. Vallahu a’lem.

Milli Gazete – 18 Şubat 2007

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 et-Tirmizî, “Ahkâm”, 3; Ahmad b. Hanbel, V, 230, 6, 42; ed-Dârimî, “Mukaddime”, 20; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, XX, 170; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, V, 358; VII, 13; Abd b. Humeyd, el-Müsned (Müntehab), 72.
2 et-Tahtâvî, Hâşiyuetu Merâkı’l-Felâh, 141.