İnsanları “kurtuluşa” çağıran ve Kilise dışında kurtuluş olmadığını bir “dogma” olarak kabul ve ilan eden Hristiyan misyonerlerinin, neden sadece Hristiyan olmayanlarla değil, aynı zamanda Hristiyan mezhepleriyle de diyalog arayışında olduğu anlaşılmaz bir mesele değil. Zira Hristiyan mezheplerinin kendi aralarında yüzyıllardır çözüme kavuşturulamayan “öze müteallik” anlaşmazlıklar mevcut. Meşhur 30 Yıl Savaşları’ndan günümüzde bile devam eden mezhep çatışmalarına kadar pek çok manzara Hristiyanlığın durumunu zorlaştıran son derece önemli bir problem oluşturuyor. Hristiyanlar Müslümanlar’ı ve Hristiyan olmayan diğer toplulukları acaba … Devamını Oku
Vatikan Diyalogdan Ne Anlıyor?
Geçen yazıda, Kilise’nin dogmatik yasası olan Lumen Gentium’dan ve şimdikinden bir önceki Papa’nın “diyalog”dan ne anlamamız gerektiğini beyan eden genelgesinden (Ad Gentes) bir bölüm zikretmiştim. Mezkûr Papa, bir diğer genelgesinde (Evangelii Nuntiandi) de, Hristiyan olmayan dinlerin, Hristiyanlığın Tanrı ile kurduğu sağlam ve canlı irtibatı kuramadığını söylemektedir. Şimdiki Papa II. John Paul’ün tutumu da elbette aynı istikamette olacaktır. 1979’da yayımladığı bir genelgede (Redemptor Hominis) şöyle demiştir: “… Biliyoruz ki inanç değiştirme, Tanrı’nın bir inayeti olan misyonla başlar ve … Devamını Oku
“Diyalog”dan “Misyon”a
Bundan kısa bir süre önce Vatikan tarafından başlatılan dinlerarası diyalog modası çerçevesinde ülkemizde icra edilen faaliyetler gündemdeyken diyalog sürecine ilke olarak “evet” diyebilmek için birtakım şartlar bulunması gerektiğini söylemiş ve bu konuyla ilgili birkaç yazı yazmıştım. Özellikle Marmara depreminin ardından bölgede başlayan misyonerlik faaliyetlerinin, kısa bir zaman içinde ülkenin neredeyse bütününde mantar gibi zuhur etmeye başladığı görülen “kiliseleşme” faaliyetlerine evrilmesine şaşıranlar veya diyaloga evet derken kiliseleşmeyi yadırgayanlar varsa akıllarından şüphe etsinler… Yeryüzündeki dinleri “İslam ve diğerleri” (veya … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – X (İ’tebirû Yâ Uli’l-Elbâb)
“Siz Allah’ınız Rabb’in oğullarısınız…” (14/1) “(…) Rab, bütün bu milletleri önünüzden kovacak, ve sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak; sınırınız çölden, ve Libnan (Lübnan)’dan, ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine (Akdeniz) kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak; Allahınız Rab, size söylediği gibi, dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır.” (Tesniye, 11/23-25) “Allah’ın Rab, mülk olarak almak için gitmekte olduğun diyara seni götüreceği, ve senin önünden çok milletleri (…) senden … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – VIIII (Tevrat’a Göre İsrailoğulları’nın Taşkınlıkları)
İsrailoğulları’nın bizzat Tevrat’ta anlatılan taşkınlıklarına son birkaç örnek vererek “Ehl-i Kitap ve Tahrif”in Hristiyanlık ayağına geçeceğim. Ancak şunu belirtmem gerekiyor: Burada zikrettiğim hususlar sadece örnek kabilindendir. Ne Tevrat’ta vuku bulan tarhifat ve İsrailoğulları’nın Tevrat’ta zikredilen taşkınlıkları, ne de Hristiyanlar’ın İncil üzerinde gerçekleştirdikleri –ileride zikredeceğim– tasarruflar böyle bir yazının çerçevesine sığdırılabilir. Son bir nokta daha: Bana ayrılan bu köşenin hacmi ne yazık ki yazıların boyutunu daha geniş tutmamı engelliyor. Bu sebeple yazıları –aslında benim de pek hoşlanmadığım şekilde– … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – VIII (Tevrat’a Göre İsrailoğulları’nın Taşkınlıkları)
Hz. Musa Sina dağında ikinci kez On Emir’i ve daha pek çok hükmü aldıktan sonra (ilkinde On Emir’in yazılı olduğu taş levhaları, İsrailoğulları’nın buzağıya taptığını görünce sinirlenerek atıp kırmıştı) İsrailoğulları ile birlikte Sina’dan hareket ettiler. Üç gün yol aldıktan sonra bir istirahat yerinde konakladılar. Rabb’in emirlerini tutmamaları halinde başlarına gelecek belalar daha önce bildirildiği halde (bak. Levililer, 26/14 vd.) burada da “kalın enselilikleri” tuttu: “Ve onların arasında olan karışık halkın iştahları çok arttı, ve İsrailoğulları da yine … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – VII (Tevrat’a Göre İsrailoğulları’nın Taşkınlıkları)
Hz. Musa Tevrat’ı almak üzere Tur’a gittiğinde İsrailoğulları ile sözleşmişti. Ancak sözlerine sadık kalmadılar ve altından bir buzağı yaparak ona tapınmaya başladılar. Tevrat bu buzağıyı Hz. Harun’un yaptığını söylerse de, gerçekte buzağıyı yaparak İsrailoğulları’nın ona tapınmasını sağlayan kişi Sâmirî’dir. (20/Tâ-Hâ, 85) Dolayısıyla burada Tevrat’ın bir başka tahrifi söz konusudur. Hz. Harun ise bu şirke mani olmak istemişti; ancak kendisini ölümle tehdit ederek dinlememişlerdi. (7/el-A’râf, 150) Esasen İsrailoğulları Nil nehrinden kurtulduktan sonra yola devam ettiklerinde, pagan (puta tapan) … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – VI (Tevrat’a Göre İsrailoğulları’nın Taşkınlıkları)
İsrailoğulları Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkıp Firavun’un zulmünden uzaklaşmışlardı. Ancak Firavun onları takip etti. Onun, ordusuyla arkalarından geldiğini gören İsrailoğulları’nın, kendilerini esaretten ve zulümden kurtaran Hz. Musa’ya tepkileri şu oldu: “Ve Firavun yaklaştı, ve İsrailoğulları gözlerini kaldırdılar, ve işte, Mısırlılar arkalarından yürüyorlardı; ve çok korktular ve İsrailoğulları Rabb’e feryat ettiler. Ve Musa’ya dediler: Mısır’da kabirler bulunmadığı için mi çölde ölmek üzere bizi getirdin? Bizi Mısır’dan çıkarmakla bize ettiğin bu nedir? Mısır’da sana: Bırak bizi, Mısırlılar’a kulluk edelim … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – V (Muharef Tevrat’tan Tahrif Örnekleri)
“… Ve Yakub yalnız başına kaldı; ve seher sökünceye kadar bir adam onunla güreşti. Ve onu yenmediğini görünce, uyluğunun başına dokundu, ve onunla güreşirken Yakub’un uyluk başı incidi. Ve dedi: Bırak gideyim, çünkü seher vakti oluyor. Ve dedi: Beni mübarek kılmadıkça seni bırakmam. Ve ona dedi: Adın nedir? Ve o dedi: Yakub. Ve dedi: Artık sana Yakub değil, ancak İsrail (“Allah ile uğraşan” yahut “Allah’ın uğraştığı”) denilecek çünkü Allah ile ve insanlarla uğraşıp yendin. Ve Yakub sorup … Devamını Oku
Ehl-i Kitap ve Tahrif – IV (Muharef Tevrat’tan Tahrif Örnekleri)
“Allah gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah’ın ruhu suların yüzü üzerinde hareket ediyordu.” (Tekvin, 1/1-2) “Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım. (…) Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu, Allah’ın suretinde yarattı.” (1/26-27) “Allah adamı yarattığı günde onu Allah benzeyişinde yaptı.” (5/1) “Ve Allah yaptığı işi yedinci günde bitirdi; ve yaptığı bütün işten yedinci günde istirahat etti. (…) çünkü Allah yaratıp yaptığı bütün işten … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2